Propaganda traducir inglés
1,062 traducción paralela
Otto, bu genç adam yeterince uzun yaşarsa propaganda bölümümüzde çok işimize yarayabilir.
- Splendid? Otto, if this young man lives long enough, he could be very useful to our propaganda department.
Senin için bir propaganda zaferi.
For you it is a propaganda victory.
Aracın gizli bölmesinde propaganda dergisi buldular.
They found propaganda hidden in the frame.
Çünkü karşı ateş açarsak, onlara, bize karşı kullanmaları için yeni propaganda malzemesi vereceğiz ve savaş isteyen Komünistlerin ekmeğine yağ süreceğiz. Böylece Rusya, Çin'in imdadına yetişip yönetimi ele geçirebilecek.
Because if we fire back, we give them new propaganda to use against us, and play into the hands of Communists, who want us to start a real war so that Russia can come to China's rescue and in that way take her over.
Yeni boykot ve propaganda silahlarını kullanarak imha etmek için San Pablo'yu seçtiler.
They have singled out San Pablo for destruction, using their new weapons of boycott and propaganda.
Böyle arkadaşça davranılması, propagandalarına karşı hassas kılmıyor mu?
Doesn't fraternizing make you susceptible to their propaganda?
Uzmanlıklarımdan birisi silahlar ise bir diğeri de askeri propaganda.
One of my specialisations is weapons, and another, military propaganda.
Bence Almanlar savaşı kaybedeceklerini anladıkları zaman propagandayla korkutmaya çalıştılar.
I think that when the Germans were losing the war, they tried a propaganda scare.
Daha önce doğru olmayan haberler yayınlanmış olsa da burada bulunan füzenin Almanların son savaşta kullandıkları bir propaganda silahı olduğuna inanılmaktadır.
In spite of incorrect news stories published earlier, the missile found here is believed to be a German propaganda weapon of the last war.
Açlık ve cehalet müfrit propagandadır!
Hunger... And illiteracy... are extremist propaganda!
Explint'in desteğiyle bu propaganda makinesini kullanacağım.
With Explint's support, by using its propaganda machine.
Ücretli propaganda.
Paid propaganda.
Çünkü saçma sapan müttefik propagandasına kanmıştın!
That is because that you were taken in by that verdammte Allied propaganda!
Az önce halka, sabah propagandası programını dağıttım.
"I just laid the morning propaganda programs on the people."
Varsh'ın şimdiki planı, insanları Birleşik Devletler'e karşı ayaklandırarak masum Amerikalı'ların ciddi suçlar ile suçlanmalarını sağlayıp tutuklatmak sonra da propagandasını dünyaya yaymak için göstermelik mahkemelerde yargılamak.
Varsh now plans to stir up feeling against the United States by arresting and charging some innocent American with a serious crime, and then staging a propaganda show trial for the world.
Kuro, anti-Amerikan propagandasını UCR başkanı Leon Vadis'i sarsmak için halkına empoze ediyor.
Kuro has been bombarding his people with vicious anti-American propaganda in order to discredit the UCR's premier, Leon Vados.
Güzel, öyleyse Bay Kuro'ya yaptığı en büyük anti-Amerikan propaganda silahını vermeye hazırız.
Good, then we're all set to give Mr. Kuro the most anti-American propaganda weapon he's ever had.
Bu yaratıcı propagandayı kullanabilirim.
This is the kind of creative propaganda I can use.
Ülkemi seviyorum, şanlı başbakanımızı seviyorum Bakan Kuro'nun propagandasını seviyorum.
I love my country, I love our glorious premier, I love Propaganda Minister Kuro.
- Bu duygusuz yavan bir propaganda.
- It's dull, bald propaganda.
Bu bir propaganda.
You've been listening to propaganda.
Propagandayla ilgilenmiyorum.
I'm not very interested in propaganda.
Gençlerimizi bu tür propagandalardan korumak zorundayız.
We have to protect our youth from this type of propaganda.
Almanların propaganda yaymasına imkân sağlıyordu.
It allowed the Germans to spread propaganda.
Alman propagandasının ırkla ilgili ön yargılarında son derece açık ve sık sık Alman disiplininin ve yapısının "Fransız pisliği" ni temizlemek için gerekli vasıfları olduğunu ima ettiğini insan bu raporlardan anlıyordu.
One gets the impression from such reports that German propaganda was quite open in its racial prejudice, and often implied that German discipline and structure were necessary qualities to clean up what was considered to be "the French mess."
Paris'teki ofislerimizde aynı zamanda bir de propaganda departmanımız vardı.
In our offices in Paris, we also had a propaganda department.
Yavaş yavaş insanlar bunun bir propaganda olduğunu fark etmeye başladılar. Hükümetin bir siyaset yürüttüğünü gördüklerinden bunu kendi aralarında düşmanla işbirliği olarak yorumladılar.
Little by little, people began to realize it was propaganda, and to see that the government was practicing a policy, which they themselves called collaboration with the enemy.
Ama bu propaganda pek çok yeni dönmeler üzerinde hâlâ etkili oluyor.
But this propaganda still won over many new converts.
Mesela, La Ville Dorée gibileri propaganda değildi ama diğerleri öyleydi.
Some, like La Ville Dorée, weren't propaganda, others were.
Le Juif Suss gibi filmler güpe güz propagandaydı.
Films like Le Juif Suss were pure propaganda.
Kelimenin tam anlamıyla insanlar bunun sıradan bir propaganda olduğunu çok kısa zaman içinde fark etmeye başladılar.
But people very quickly began to realize that it was just typical propaganda, in the worst sense of the word.
Kapıldığınız propagandanın ateşiyle, bana karşı nasıl yumuşak olduğunuzu unutmuşsunuz Avdotya Romanovna!
You seem to have forgotten, Avdotya Romanovna, how you softened to me in the heat of propaganda.
Bize karşı propaganda yapmak için seni kullanıyor.
He uses you to make a big propaganda against us.
Hayatının 50 yılını gerçekleri senin istediğin yönde saptıran bir propaganda aracı geliştirmek için harcamışsın bir kere...
You've spent 50 years evolving a propaganda system that'll change the truth it into what you want to hear
Örgütün bu propaganda masraflarını karşılamak için iyi para kazanıyor olmalı.
Your organisation must be making a lot of money to pay for all this publicity.
Kızıl propaganda seni zehirlemiş.
You are poisoned by the red propaganda.
Kızıl propaganda seni de zehirlemiş!
Also you are poisoned by the red propaganda!
Katolik Kilise de Kızıl propagandan zehirlenmiş midir sizce?
Is the Catholic Church also poisoned by the red propaganda?
Propaganda materyallerini saklamak için yoldaşlarımızın evlerine geri dönüyorduk.
We were returning propaganda material to the houses of comrades, in order to hide it.
Keçi olmasa propagandadan içeri giremezdiniz.
If it wasn't for the goat You couldn't get in here for propaganda.
Girişim mi yoksa Mattei için propaganda mı?
Attempt, or propaganda for Mattei?
Propaganda.
Propaganda.
Sadece propaganda.
Pure propaganda.
Göring, ertesi gün propaganda bakanlığında bir basın toplantısı düzenledi.
Goering gave a conference in the Ministry of the Propaganda.
Goebbels o sırada propaganda bakanıydı. Ama o gün Hitler'le birlikteydi. Zira Göring kendisinden nefret eder ve fırsatını bulursa, onuda aradan çıkarmaktan çekinmezdi.
Goebbels was Minister of the Propaganda, but it had been with Hitler, therefore Goering detestava it e could have grasped the chance of if exempting of it, being in Berlin.
Gizli oylama yöntemi tehdit, sahtecilik ve benzeri yöntemlerle bir araç haline getirilmişti.
Now, the management for the threat, propaganda, fake and fraud it was functioning wonderfully.
Çelimsiz propaganda bakanı Joseph Goebbels'e, siyasi kulislerde "zehirli cüce" lakabı takılmıştı.
Josef Goebbels, the small one Minister of the Propaganda, to who they called "dwarfed poisonous".
Lehler'in zulmünden kaçan Alman mülteciler propaganda filmlerindeydi.
Refugee German counted histories of the Polish brutality.
Alman propaganda filmleri İngilizler'i kafaları karışık ve kararsız lanse etmeye çalışıyordu.
. that it cannot be portraied, the reason can still prevail. The Atualidades German had tried to show distracted Great-Britain, still without certezas.
Babam propaganda konusunda ustaydı.
My father was one master of the propaganda.
Naziler, Temmuz ve Ağustos aylarında mültecilerin içler acısı halini gösteren propaganda filmleri yayınladılar.
Later, I caught the stand of the baby e we cross the border with the children. The nazista propaganda it filmed them until a exhaustion for Atualidades of the Cinema during July and August.