Psiko traducir inglés
211 traducción paralela
Bir doktorun yazdıklarını okumuştum bir keresinde, psiko-birşeyler.
I read somewhere about a kind of doctor, a psycho-something.
- Psiko-loloji.
Psycho-lology.
Bence sorun psiko-anestezi.
I believe it's a case of psycho-anesthesia.
Daha bir sürü psiko bir şeyler işte.
All sort of psycho-something-or-other, you know.
Gerçekten de en önemli bölüm psiko-teknik yeterlilik sınavı mı?
Is the aptitude test really the most important part?
Psiko-teknik yeterlilik sınavı.
The aptitude test.
Bana psiko seramik olduğumu söyledi.
He said I'm a psycho ceramic.
Jeckel banyomdaki herife neden ateş ettiğimi sordu ki bütün o olanlar sadece bir psiko-testten ibaretmiş bu arada.
Jeckel asked why I shot the individual in my bathroom when the whole thing was just a psycho-test
Madem bizi gemimize göndermeniz imkansız, o zaman bir psiko-trikoderli teknisyenimizi aşağı ışınlatalım.
Since you find it impossible to let us go back to our ship, I can beam down a technician with a psycho-tricorder.
Bir psiko-trikoderli teknisyeni aşağıya ışınla.
Beam down a technician with a psycho-tricorder.
Psiko-trikoderin etkin olması için özel bir alan gerekiyor.
The psycho-tricorder requires privacy to be effective.
Psiko-kardiyogramımı dahi bilmiyorsunuz.
You don ´ t even know my psycho-cardiogram.
İnsanlar, psiko-kardiyogramları tam bir uyum içinde olmadıkça, sevişmezler.
On earth people don ´ t make love unless their psycho-cardiograms are in perfect confluence.
Psiko-kardiyogramlarımız sevişmeye uygunsa, o zaman bir tane heyecan yaratıcı hap alırız.
On earth when our psycho-cardiograms are in harmony for lovemaking we take an exaltation transference pill.
Haplara ve psiko-kardiyogramlara gücü yetmeyen fakirlerin haricinde.
Except the poor who can ´ t afford the pill or psycho-cardiograms.
Kararsız kaldığı için psiko-simülatör testinde kaldı.
He failed a psycho-simulator test. All it takes is a split second of indecision.
O psiko-teknik sınavla... ona yardım etmemiş olsaydın, asla çalıştığı işe sahip olmayacaktı.
If you hadn't helped him with that psycho-technical exam, he would never have got his job.
Projenin ilerleyişine hız vermek için programı psiko-medikal ve psiko-sosyal testlerle genişletmemiz gerekiyor.
To hasten the project's progress we should widen the program of physiologico-medical and psychologico-social tests.
Psiko-somatik mi yoksa fiziksel mi?
Psychosomatic or physical?
Spengler Psiko Kinetik Enerji ölçümü yaptı.
Spengler took PKE valences that buried the needle.
Diyelimki bu çikolata New York'daki normal psiko kinetik enerjinin tümü.
Say this Twinkie depicts the normal amount of psychokinetic energy...
Psiko... pat?
Oh, uh, cat-astrophysicist?
Bu "psiko-fenomen" konusuna inanmam.
I don't believe in this "psycho-phenomenen."
Caltech Üniversitesinde Psiko-Sibernetik bölümünde profesör.
A professor of psycho-cybernetics at Caltech University.
Sen ve şu psiko-zırva, saçmalıktan başka bir şey değilsiniz.
You and this psycho-babble are full of shit.
Psiko-reaktif bir madde.
A psycho-reactive substance.
- Bu bir psiko-magneterik plazma.
Psychomagnotheric plasma. It affects behavior.
Bu gece burada toplandık çünkü Psiko-magneterik bir madde şehri altından kaplamakta.
Mr. Mayor, we're here tonight because a psychomagnotheric slime flow of immense proportions is building up beneath the city.
- Psiko ne?
Psycho-what?
- Psiko-magneterik.
Psychomagnotheric.
Gücünü psiko-magneretik bir balçık nehrinden alıyor. Ve orada içinde kötü ruhlar olan başka tablolar da var mı?
And are there any other paintings in the museum with bad spirits in them?
PSIKO IV BAŞLANGIÇ Başla!
You're on.
Saat dörtte başarılı bir psiko-analist olan Dr. Lerner'ın ofisine girdim.
'And at four o'clock, I entered the office of Dr Lerner, 'Vicki's psychoanalyst.
Yani, bu geceden sonra, her başı boş psiko serseriyle birlikte, her ne istiyorsak yapabileceğiz, değil mi?
What does it matter? After tonight, with every psycho punk loose we can do whatever we want, right?
Demek istiyorum ki, bazı psiko-fiziksel ihtiyaçlarımıza karşı... o bir çözüm sağlıyor...
I mean, she's taken certain psycho-physical needs to heart... she's proposing a solution...
Psiko-davranış çalışmalarımız için seri katillerle görüşmeler yapıyoruz.
We're interviewing all serial killers now in custody for a psycho-behavioural profile.
Psiko kendisiydi.
He was the psycho.
Kurucularımızın psiko-seksüel eğilimlerine gelince birbilerine çok ama çok yakındılar diyelim, yeter.
As to the psycho-sexual bent of our founders, let's just say that they were very, very close.
Ne olması gerekiyordu, bir çeşit psiko drama mı?
What is this supposed to be, some sort of psycho-drama?
Richie devlet tarafından sosyal görevliler, psikiyatrlar tarafından büyütüldü... ve buna zorlandı, hımm, psiko - kölelik.
Richie has practically been raised by the state ; the social workers, psychiatrists... forcing him into this, um, psycho-servitude.
Sen de dahil olmak üzere bay psiko s * ktğm analisti?
Including you, Mr. Psycho-fucking-analyst?
Yarbay Riker'ın kariyeri için endişelenmeni Danışman Troi'un ukala psiko zırvalarını dinlemeni Data'nın akılsızca insanlığı keşfetmesine katılmanı.
You worrying about Commander Riker's career, listening to Counselor Trot's pedantic psychobabble, indulging Data in his witless exploration of humanity.
Sonraki Psiko-Kinetik silahımız olarak Ken'i kullanmamızın ilginç olabileceğini düşünüyorum.
I think it might be interesting to use Ken as our next Psycho-Kinetic weapon.
Benim Psiko-Güç'ümle bu plan başarısız olmayacak.
It will not fail as long as I train him with my Psycho-Power.
Benim Psiko-Güç'üm Interpol'deki biri tarafından tespit edilemez.
My Psycho-Power can`t be identified by anyone on Interpol.
Benim Psiko-Güç'üme direnmenin hiç bir faydası yok.
It`s no use trying to resist my Psycho-Power.
Psiko-Güç mü?
Psycho-Power?
Psiko-Güç'ümle rekabetinin anılarını canlandırmama izin ver
Let me boost your memories of your rivalry with my Psycho-Power.
Psiko-sosyal davranışçılıktan mezun oldum ben.
I graduated in psychosocial behaviour.
Bir psiko-davranışsal araştırmada yer almaya ne dersiniz?
Would you be interested in partaking in some psycho-behavioral research?
Eşiyle psiko - seksüel bir oyun oynamamı istedi?
Right.