Punching traducir inglés
1,320 traducción paralela
Biri bu kapıya yumruk mu attı?
Somebody been punching this door?
Hayatımdaki değişiklikler birdenbire karşıma çıkar.
Change has a way of just walking up and punching me in the face.
Deli gibi bakınıp kendi göğsünü yumruklayarak.
Punching yourself in the chest looking all mad and shit.
Sola yürüyor ve sağıyla vuruyor, Justin.
He leading left and punching right, Justin.
Görünmez düşmanlara yumruk sallamanın anlamı yok.
No point punching things you can't see.
"Bu köşede..." "... heyecan verici ağır sıklet boksörü,... " "...
In this corner the sensational heavyweight slugger from Fort Benning, Georgia who is punching a path to the top of the division.
"... sert yumruklu, deneyimli isim... " "... Kuzey Bergen, New Jersey'den... "
the power-punching veteran from North Bergen, New Jersey
Kocamı tekrar kum torbasına çeviremeyeceksin.
You are not gonna make my husband your punching bag all over again.
"Braddock her iki eliyle de yumruk atıyor."
Braddock punching well with both hands now.
" Braddock yumruklarına devam ediyor.
Braddock keeps punching.
"Baer vurmaya devam ediyor!"
Baer keeps on punching!
Herkes bu tarz bir takıma katılmayı amaçlar kimse PW'yi kurtaramaz biliyorsun bunu
Everyone thinks you will be there, punching bag on the team there. Nobody said it goes with the Pee Wee.
- Punching Pilate.
- Punching Pilate! L
Şey, Punching Pilate'deyken ne yapıyordun?
Well, what did you do when you were in Punching Pilate?
Gece uykusu kaçacak, camı çerçeveyi indirecek... yatağında hüngür hüngür ağlayacak... ya da yatağını ıslatacak olan ben değilim.
I mean, I'm not gonna be the one staying up late at night, you know, punching a hole through the window or crying myself to sleep or wetting my bed.
Hesap makinesinde rakamları yumruklarken Lureen'i görmelisin!
You should see Lureen punching numbers in her adding machine.
Bu gece size hatırlatıcı olsun. Onu bir boks torbası gibi kullandığını hatırladığında. Tamam mı?
Let this night be a reminder to you... when you think about using her... as a punching bag.
Belki de savcının tıbbi iddiasında delikler açarak çürütmeye çalışmakla yetinmemeliyiz.
Maybe we shouldn't just try to invalidate the prosecution's case by punching holes in the medical approach.
Evin annesi... -... işte çalışmaya başlamayacaksa. - Ütüyü sen yaparsan olabilir.
Unless Mother here wants to start punching in at the shop.
Delik zımbalayan yarak.
( man ) Hole-punching prick.
Kulüpten çocuklar yabancıyı dövüyorlar, tekmeliyorlar ve yumrukluyorlardı.
Guys from our circle were beating up the stranger, kicking and punching him.
Bütün burada oturacağına yüzünde rüzgarı hissetmek istemez misin?
Wouldn't you rather feel the wind in your face than just sit here punching buttons all day?
Ayrıca Araplardan da hoşlanmam.
I don't like Arabs either! Stop punching, dammit!
Ben üç yıldan fazla büyükbaş hayvan damgalıyorum, Bay LaHaye.
I've been punching cattle over three years, Mr. LaHaye.
Ne yani, Pittsburg'da bir saati delen bir adamın bir tür gizli süper güçleri olduğuna inanması mı bekliyor?
so he expects a guy punching a clock in pittsburgh to believe he has some kind of latent superpower?
Bu ara bilgin olsun, şu anda bir ineği yumrukluyorum.
Oh, and FYI, I'm punching a cow right now.
Ve o zamana kadar, adam da yeni karısını yumruk torbası olarak kullanmaya devam eder.
And in the meantime, he can just keep using her as a punching bag. Sara, I was there...
Bu Kelly denen adamı kum torbası niyetine mi kullandınız?
You boys used this Kelly guy as a punching bag.
Birisi, onu kum torbası olarak kullanmış.
Somebody used him as a punching bag.
Hazır yemek lokantalarında vardiya kartına giriş-çıkış bastığını sanmıyorum.
I don't see you punching a time clock at the Geneva branch of Kentucky Fried Chicken.
Eğer birinin suratını yumruklamak sizi rahatlatacaksa... ben buna gönüllü olurum.
If punching somebody in the nose would help... I volunteer one that's well broke in.
25 yaş fark ile Dennis yine zor işlerin peşinde koşuyor ama çok aşık olduklarını söylüyor.
"With an age gap of a quarter of a century, " Dennis is clearly punching above his weight again "but insists they are very much in love."
- Artık zaman kartı mı basıyoruz?
What? Are we punching time cards now?
Neredeyse adamı bir güzel yumruklayacaktım.
It was all I could do to stop from punching him.
Peki, senin gibi bir adam nasıl sevdiği kadının kafasını delebiliyor?
How's a brother like you go from loving a woman to punching her skull in?
8. sınıf öğrencisinin kız arkadaşını yumruklaması gibi.
they act negatively toward it. Like an eighth-grade boy punching a girl.
Gerçekten mi? O küçük p.çleri görmelisiniz. Bütün gün çığlık atıp birbirlerini yumruklarlar.
You oughta see these little bastards screaming and punching each other all day long.
Tuğla bir duvara vurmak gibiydi.
Ow! It was like punching a brick wall.
Ne yapıyorsunuz arka tarafta, Mastürbasyon mu?
What are you guys doing, punching the clown back here?
- Eğer sana vuracağımı düşünüyorsan, tamamıyla yanılıyorsun.
- If you think I'm above punching you, you are totally wrong.
Sonra da yüzüme vurmaya başladı, yüzümü mahvetti.
And then he started punching me in the face and destroyed it.
Bak, tekrar yumruk atmaya da başladın.
See, you're punching people.
Tamam, öyleyse, sen ne zaman susarsan ben de sana vurmayı o zaman bırakırım.
Okay, and I'll stop punching you when you shut up!
Öyle bir gösterirdimki yeri öperdim.
Me punching you and you hitting the floor.
Sen bana vurmuyorsun.
You not punching me.
Yumruklaşmaya, kendini beğenmeye kabalığa teşvik eder.
It encourages punching, boastfulness, and rudeness to hos.
"Yumruklamak, demektir" de.
Say it means punching.
Bunun için kavga etmeleri lazım. Dava etsinler.
This needs punching up.
- Atlıyorum.
- l'm punching out.
Hayalarına yumruk atmaya başlıyorum.
But I'll start punching your nuts.
Bir kum torbası...
- A punching bag?