English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ P ] / Put

Put traducir inglés

223,259 traducción paralela
Şu salatalıkları yerleştirmem lazım.
A break... I... I gotta put these cucumbers out.
Ben sadece ikinci makarona koyacağım.
I'm just gonna put in the second reel.
Sen alırsın, güvenli bir yere koyarsın Çünkü bunlar bizim yemek biletleri olabilir.
You take it, you put it in a safe place because these could be our meal tickets.
Aşağı koy, Yoksa seni uçuracağım Kafa boynunu temizle.
Put it down, or I'll blow your head clean off your neck.
Onu kasamın içine koymak istiyorum.
I wanna put it in my safe.
Mick, silahını indir!
Mick, put that gun down!
Silahını bırak!
You put down your goddamn gun!
Beni perişanlığımdan kurtar.
Put me out of my misery.
Süt ve kurabiye de mi koydun?
And you put out milk and cookies?
Manny uyurken yatağına yavru domuz koydum.
Manny is taking a nap, so I put a pig-a-let in the bed!
Yani bir uyarı asmaya gerek duymadık. Medeniyetten dolayı hani.
I mean, we didn't really feel the need to put it up on a sign because, you know, civilization.
Aklına koyduğun her şeyi yapabileceğine inanıyorum.
I believe you can do anything you put your mind to.
Kolombiya'da yaşlı adamlar postalara bağırmaya başladığında onları bir sahil kordonuna koyup gelgitin gerçekleşmesini bekleriz.
In Colombia, when the old man starts yelling at the mail, we put them on a sandbar and wait for the tide to come in.
Moruklar! Takma dişlerinizi takın, beni dışarı çıkartıyorsunuz.
All right, you old bags, put your teeth in, you're taking me out.
Hayatımı dolaplara adamış durumdayım dedene takıntılıyım ve üzerine gecelik giydirdiğim bir vücut yastığıyla yatıyorum.
Okay, that was very cool, but you should know that I have dedicated my life to closets, I am obsessed with your grandfather, and I sleep with a body pillow that I put a nightgown on.
Kafalarını kesip bir çuvala koyun ve emniyette tutun.
Cut off their heads, put them in a sack and keep them safe.
- Neden? Niye bütün gücümü...
Why not put all of my effort into...
Bu özelliklere sahip olduğuma inanıyorsan kılıcını bırak.
If you believe me to be these things, then put down your sword.
- Kılcını bırak.
Put down your sword.
Kılıcını bırak.
Put down your sword.
- Lord Uhtred komutayı bana verdi.
Lord Uhtred put me in command.
- Hayır Hild, indir kılıcını!
No, Hild, put down your sword!
Kılıcı hemen bırak!
Put it down now!
Yere koyun.
Put him down.
Korkunç ve barbarca öldürülmüş majeste.
Most horribly and barbarously put to death, sire.
Bunları nereye koyayım?
Where shall I put them?
Ayrıca mutlaka enerjik bir şekilde söyle.
And when you say it, make sure you put a little pizzazz in it.
Tam tişörte yazmalık :
You should put that on a shirt.
Bunu tatmanızı istiyorum.
I want you to put this in your mouths...
Vestiyere de koyabilirdin.
Could have just put it in the coat room.
John, baksana. Crema catalana'yı bırak da bize bir şeyler çal.
Hey, John, why don't you put that crema catalana down and play us a tune, man?
- Telefonunu kaldır.
Put your phone away.
Enerjini yansıtmaya çalış.
Like, you know, put some energy in it.
Adam kıçına diş fırçası sokmuş.
This guy put a toothbrush in his butt.
Niye kıçına diş fırçası sokmuş?
Why'd he put a toothbrush in his butt?
Hayır, kıçına elektrikli diş fırçası sokmuş.
No, he put an electric toothbrush in his butt.
- Onu da koleksiyonuna ekleyecek misin?
You're not gonna put the toothbrush in the collection, are you?
- Tekrar desteye ekle.
Okay, put that back in the deck.
Bunu onun üzerine koyalım.
All righty. Put that on top of there.
Denise, elbiseni giy. Yemekte güzel gözükürsün.
Denise, put on your dress so you can look nice for dinner.
Sosa yabani havuç koydun mu?
You didn't put no parsnips in that dressing, did you?
Bir restoran fotoğrafımı duvara astı.
This one restaurant even put my photo up on the wall.
Bir restoran fotoğrafını duvara asmış, Michelle'in gönlü açıklamaya elvermemiş.
And this one restaurant even put her photo on the wall, but she didn't have the heart to tell them!
Çok fazla kakao koydun.
You put too much of the powder in there.
Tamam, ismimizi yazdıralım.
Okay, let's put our name down for it.
Şu anda kirada oturuyorum. Yunus şeklinde tezgâha binlerce dolar dökmek istemiyorum.
I'm renting right now, and I just don't want to put a couple thousand dollars into a dolphin-shaped countertop.
Banyona yeşimden kertenkele yaparız, güzel olur.
We can put a lizard into the countertop.
Biraz baş başa vakit mi geçirsek?
What do you think? Should I put in a little face time now?
Seni uyarıyorum, bu battaniyeyi örtünce New York'u terk edeceksin ve Konfor Diyarı'na adım atacaksın.
once you put this blanket on, you will leave New York City and enter...
Sakin ol, gülümse ve Raven Live'a çıkıp paranı al.
You're gonna put on a big ole smile. And you're gonna get on Raven Live!
Şapkamı takayım!
- Yeah, I'll put on a hat!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]