Pürüzsüz traducir inglés
794 traducción paralela
Dizlerden yukarıya hayâsızca sokulur, pürüzsüz kasıkların arası ıslanarak içine bir penisin abanmasını arzu eder. Bir kahküldür, bazen bir koltukaltı, bir elmacık kemiği yada bir çift dudak.
Behind the knees a groin, the smoothness of an inner thigh the smoothness of the phallus a curl of hair, armpits, cheekbones, lips.
tam dolgun pürüzsüz karışım tonları, çok maharetli fırça darbeleri sol elle yapılmış.
It is, uh, full mature, the smooth blended tones, very subtle and his brushwork is left-handed.
- Tenin, bebek poposu gibi pürüzsüz.
- Your skin's smooth as a baby's.
Pürüzsüz bir deri ve güzel narin, renkler ve yani ben...
Sort of smooth skin and nice delicate, coloring and well I...
"Ama kanını akıtmayacağım yine de ;..." "... yara izi bırakmayacağım, onun o kardan beyaz cildinde... " "... o ak mermerden yapılmış heykeller kadar pürüzsüz teninde. "
" Yet I'll not shed her blood nor scar that whiter skin than snow and smooth as monumental alabaster.
- Kaya kadar pürüzsüz.
- Nice trip, boys? - Smooth as a rock.
Teninin beyazlığına bak. Genç bir güvercin gibi, pürüzsüz.
See the whiteness of her skin, smooth as a young dove's.
Kadınlarsa bacakları ve dişleri sağlıklı, ciltleri pürüzsüz değilse at, köpek kadar değeri olan maldır, büyük ödüldür ancak.
Woman is at best a prize, a property valued much the same as a horse or a dog, unlike the pear and sheen of skin and soundness of teeth and limb.
Yepyeni ve pürüzsüz bir deste.
They're new, and they're smooth to touch.
Omuzlarının o pürüzsüz cildine.
The smooth skin ofher shoulders.
Peki, oradaki gibi pürüzsüz ve düz ise ne demek?
And when it's smooth and flat like that over there,
Günler sanki altın bir zincire geçirilmiş inci gibi, pürüzsüz ve parlaktı.
Days like pearls : Round and lustrous, threaded on a golden string.
Tamamen pürüzsüz görünüyor.
Seems perfectly smooth.
Dev çadırbezi onlarca işçi tarafından Pürüzsüz gergin bir deriye benzeyene kadar gerilir Ve devasa bir alanı kaplar.
The giants skin is stretched out until it lies smooth and moulded, like the bowl of a great coliseum.
.. dimdik göğüsler.. .. pürüzsüz bir ten ve incecik bir bel.
And that chest, chest lifted, smooth, and a thin waist, fine.
Yumuşak ve pürüzsüz.
- Soft and smooth.
Terra Enstitüsü'nden önce ki pürüzsüz merayı ve şimdiki tamamen iyileşmiş ekosistemin farklılıklarını not etmek çok ilginç.
It is very interesting to note the difference of what it was before the Terra Institute, smooth pastures like this and the other a fully recovered ecosystem.
Pürüzsüz.
Smooth.
Piyano tuşları gibi pürüzsüz.
Smooth as piano keys.
Zımpara kâğıdı gibi pürüzsüz.
Smooth as emery paper.
Bak, göbeği burada. Ne kadar yumuşak, pürüzsüz ve güzel.
Look it here at his belly, how soft and smooth and pretty it is.
Zengin ve pürüzsüz.
Rich and smooth.
Pürüzsüz ya da dalgalı olabilir, ama bir stili olmak zorunda.
It can be sleek or windswept, but it must be stylish.
Bir resim kadar pürüzsüz.
It's as smooth as oil.
Pürüzsüz, kaygan, parlak, biteviye duvarlar.
Smooth, sleek, varnished, unbroken walls.
Harekete geçiyorsun artık, pürüzsüz.
You're moving now, smooth.
Pürüzsüz güzel bir tenim var.
I've got a nice smooth skin.
Bembeyaz, porselen gibi pürüzsüz.
So white, smooth as porcelain.
O yüz, bir zamanlar pürüzsüz ve temizdi üstünde durduğum pençe gibi.
That face was once crisp and cleanly rendered like this paw I am standing on.
Bu battaniye kumaşını iyice pürüzsüz olana dek kazıyoruz ve ayakkabı boyasıyla boyuyoruz.
Now, this blanket material, we scrape this down until it's really smooth, and then dye it with boot polish.
Hâlâ gençsin, tenin hâlâ parlak ve pürüzsüz.
You're still young, your skin is so white and smooth.
Herşey çok pürüzsüz gidiyor.
It went too smoothly.
Öyle pürüzsüz ve serin.
It's so smooth and cool.
Bak şuna pürüzsüz.
Oh, boy, smooth.
Ne kadar da pürüzsüz!
It's so smooth.
Gördüğünüz en pürüzsüz kızlar.
Girls with the smoothest skin you ever saw.
"Sadece 50 kiloydu ama dolgun, pürüzsüz kalçaları vardı, aşka ve öpülmeye hasret bekleyen."
"She weighed only 112 pounds, but she had plump thighs of satiny flesh, eager for love and kisses."
Pürüzsüz mü?
Is it smooth?
Çok pürüzsüz ve soğuk.
Oh, it's so smooth... and cool.
Pürüzsüz cildimi seviyor musun?
Do you like my smooth skin?
Patron, pürüzsüz güzel bir cildin var.
Boss, you've got such lovely smooth skin.
Cam gibi pürüzsüz işleyecek.
It will work smooth as silk.
Cam gibi pürüzsüz.
Smooth as silk. It's maniacal.
Pürüzsüz!
Right away.
Tanrı erkeklerin yüzünün çocuk teni kadar pürüzsüz olmasını istemedi.
I don't think the Lord wanted a man's face all smooth like a baby's bottom.
Hep Tanrı'nın erkeklerin yüzünün bebek teni kadar pürüzsüz olmasını istemediğini düşünmüşümdür.
I've always felt the Lord didn't intend... for a man's face to be smooth as a baby's bottom.
Tenin nasıl bu kadar pürüzsüz?
Is your skin soft all over you?
Ve şimdi artık Remington traş makineleri, daha pürüzsüz bir traş için süper keskin bıçaklara sahip.
Now, Remington razors have super-sharp blades to shave even closer.
Uzun sarı saçlarım, mavi gözlerim ve pürüzsüz bir cildim var. Memelerim bayağı iri denilebilir.
I have long blonde hair, blue eyes, creamy skin, and I'm very busty, I guess you could say.
Ölümün gizemli yüzü pürüzsüz ve nadide yüzüne yansımıştı.
The mysterious hand of death had spared her face, which had remained as fresh and delicate as a rose.
Pürüzsüz bir cilt!
Smooth skin