Qutb traducir inglés
50 traducción paralela
Kutub, Amerika'daki eğitim sisteminin işleyişini öğrenmek için gönderilmiş ve buradaki eyalet fakültesine gitmiştir.
Qutb had been sent to the U.S. to study its educational system and he enrolled in the local state college.
Kutub'un kaderinde okul müfettişliğinden fazlası yazılıydı.
But Qutb was destined to become much more than a school inspector.
O yaz sürecinde geçen Amerika deneyimleri dışında Kutub 11 Eylül saldırılarına da ilham verecek olan bir dizi fikirler edindi.
Out of his experiences of America that summer Qutb was going to develop a powerful set of ideas that would directly inspire those who flew the planes on the attack of September the 11th.
Tüm ülkeyi dolaştıkça Kutub, Amerika'ya olan inancını giderek yitirdi.
As he had traveled across the country Qutb had become increasingly disenchanted with America.
Kutub ülkeyi dışarıdan refah içinde ve mutlu gösteren pek çok şeyde içsel bir yozlaşma ve çürümüşlük belirtileri gördü.
The very things that, on the surface made the country look prosperous and happy Qutb saw as signs of an inner corruption and decay.
Kutub ise, bu işleyişte şeytani bir tarafın farkına vardı.
But for Qutb, he saw a sinister side in this.
Bu Kutub'a göre bencilliğin Amerikan yaşam tarzının materyalist görüşünün bir göstergesiydi.
This, for Qutb, was indicative of the selfish and materialistic aspect of American life.
İşte bu, Kutub'un Amerika tecrübesi için söylenebilecek en özlü sözdü.
And this, says Qutb quite succinctly is the taste of America.
Kutub, bayağılaşmış Amerikan yaşam tarzının görünen yüzünün altında gizli ve tehlikeli bir gerçeklik olduğuna inanıyordu.
What Qutb believed he was seeing was a hidden and dangerous reality underneath the surface of ordinary American life.
Bu dansı görebilen pek çok insana göre bu gençlikteki mutluluklarının masum bir resmiydi ama Kutub farklı bir şeyler görmüştü :
To most people watching this dance it would have been an innocent picture of youthful happiness. But Qutb saw something else :
Kutub, böyle yaratıkların, toplumu bir arada tutan bağları aşındırabileceğine inanıyordu.
Such creatures, Qutb believed could corrode the very bonds that held society together.
1950'de, Seyyid Kutub Amerika'dan Mısır'a geri döndü.
In 1950, Sayyed Qutb traveled back to Egypt from America.
Kutub, Amerikan kültürünün, çoktan Mısır'da yayılmaya başladığını ve kitleleri baştan çıkartıcı rüyasına esir ettiğini fark etti.
But Qutb realized that American culture was already spreading to Egypt trapping the masses in its seductive dream.
Döndüğünde, Kutub Mısır'da politik faaliyetlere girdi.
On his return, Qutb became politically active in Egypt.
Bunu görünce Müslüman Kardeşlik Nasser'e karşı organize olmaya başladı ve 1954'te Kutub ve diğer önde gelen üyeler güvenlik teşkilatları tarafından tutuklandı.
Faced with this the Muslim Brotherhood began to organize against Nasser and in 1954 Qutb and other leading members of the Brotherhood were arrested by the security services.
O zaman Kutub'a olanların, tüm dünyayı etkileyecek sonuçları olacaktı.
What then happened to Qutb was going to have consequences for the whole world.
Filmin bir yerinde Kutub, hayvansal yağlarla kaplanıp insanlara saldırmak üzere eğitilmiş köpeklerle bir hücreye kondu.
At one point Qutb was covered with animal fat and locked in a cell with dogs trained to attack humans.
Seyyid Kutub, kendini üstün bir insan olarak görüyordu.
Sayyed Qutb thought of himself as a superior sort of person.
Kutub kurtuldu ama işkencenin fikirlerinde güçlü radikalleştirici etkileri olmuştu.
Qutb survived, but the torture had a powerful radicalizing effect on his ideas.
Kutub'un aklında, Batıdan tüm dünyaya yayılan ölümcül bir salgın imgelemi oluşmuştu.
Qutb began to have an apocalyptic vision of a disease that was spreading from the West throughout the world.
Kutub için Cahiliye'nin bu gücü artık Müslümanların akıllarında çok derine işleyerek onları özgür kılmanın dramatik bir yolu olmuştu.
To Qutb, this force of jahilliyah had now gone so deep into the minds of Muslims that a dramatic way had to be found to free them.
Hapishanede gizlice yazılıp sonra dışarı kaçırılan bir dizi kitapta Kutub'un yükselmesi ve liderleri devirmek için Cahiliye'nin ülkelerini enfekte etmesine olanak sağlayan devrimci bir öncüden bahsedildi.
In a series of books he wrote secretly in prison which were then smuggled out Qutb called upon a revolutionary vanguard to rise up and overthrow the leaders who had allowed jahilliyah to infect their country.
Bununla karşı karşıya kalan Nasır, Kutub'u ve ideallerini yok etmeye karar verdi ve 1966'da Kutub vatana ihanetle yargılandı.
Faced with this, Nasser decided to crush Qutb and his ideas and in 1966 Qutb was put on trial for treason.
Kararı beklerken çekilen bu görüntü, Kutub'un bilinen tek görüntüsüdür.
This is the only known film of Qutb as he awaits sentence.
Karar kaçınılmaz bir sonuçtu ve 29 Ağustos 1966'da Kutub idam edildi.
The verdict was a foregone conclusion and on August 29, 1966, Qutb was executed.
Bir gün Kutub'un umduğu öncü olmayı umuyordu.
He hoped that it would one day become the vanguard that Qutb had hoped for.
Fakat Seyyid Kutub'un fikirlerinin ölüp gömülmüş gibi olduğu zaman Leo Strauss'un Amerika'nın dönüşümü hakkındaki fikirleri kuvvetli ve etkili olmak üzereydi çünkü liberal siyasal düzen mücadele çökmeye başladığından beri Amerika'ya hakim olmuştu.
But at the very moment when Sayyed Qutb's ideas seemed dead and buried Leo Strauss'ideas about how to transform America were about to become powerful and influential because the liberal political order that had dominated America since the war started to collapse.
Bu grubu öğrenci yıllarında Seyyid Kutub'un geliştirdiği düşüncelere göre biçimlendirdi.
The group that he had started as a schoolboy which he had modeled on the ideas of Sayyed Qutb, had grown.
Seyyid Kutub'un düşünceleri şu an Mısır'da bilhassa öğrenciler arasında hızla yayılıyor. Çünkü Batı'nın yarattığı yozlaşma hakkındaki tahminleri gerçeğe dönüşmüş gibi görünüyordu.
Sayyed Qutb's ideas were now spreading rapidly in Egypt - above all, among students - because his predictions about the corruption from the West seemed to have come true.
Zevahiri Kutub'un vizyonunu gerçekleştirmeye başlamanın tam zamanı olduğuna ikna oldu.
Zawahiri was convinced that the time was now approaching to fulfill Qutb's vision.
Kutub'un teorisine göre bu artık onun Müslüman olmadığı anlamına geliyordu ve bu yüzden de öldürülmesi caizdi.
And under the theories of Sayyed Qutb this meant that he was no longer a Muslim and so could justifiably be killed.
Bunu, yeni İslam Cumhuriyetinin posta pullarından birine Kutub'un resmini koyarak tasdik etti.
He acknowledged this by placing Qutb's face on one of the postage stamps of the new Islamic republic.
1980'nin sonunda, Eyman Zevahiri Kutub'un hücreler oluşturmuş diğer birkaç takipçisiyle bir araya geldi.
At the end of 1980, Ayman Zawahiri with a number of other followers of Qutb who had formed cells came together.
Seyyid Kutub gibilerin işkence gördüğü Ulusal Polis Merkezine tıkıldı.
He was taken to cells behind the Police National Museum where, like Sayyed Qutb, he was tortured.
İşkencesinde Kutub'un teorilerini daha esaslı bir yönden açıklamaya başladı.
And under this torture, he began to interpret Qutb's theories in a far more radical way.
Zevahiri şimdi Kutub'un davasındaki korkunç bir anlaşmazlıkla ilgili değerlendiriliyor.
Zawahiri now seized on a terrible ambiguity in Qutb's argument.
Aymen el Zevahiri, Mısır devriminde 1966 yılında idam edilen Seyyid Kutub'un takipçilerindendi.
Ayman Zawahiri was a follower of the Egyptian revolutionary Sayyed Qutb who had been executed in 1966.
Bir önceki bölümümüz Kutub'un Batı toplumlarındaki liberal fikirlerin insan doğasının en bencil yönlerini ortaya çıkardığı gerekçesiyle Müslümanların fikirlerini yozlaştırdığına inandığını gösterdi.
As last week's program showed Qutb believed that the liberal ideas of Western societies corrupted the minds of Muslims because they unleashed the most selfish aspects of human nature.
Zevahiri, Kutub'un teorilerini bu yozlaşmayı açıklamak için yorumlamıştı. ... Buna Batı demokrasi sistemi de dahildi.
Zawahiri had interpreted Qutb's theories to mean that this corruption included the Western system of democracy.
Zevahiri, 1966'da idam edilen Mısırlı devrimci Seyyid Kutub'un takipçisiydi.
Zawahiri was a follower of the Egyptian revolutionary, Sayyed Qutb who had been executed in 1966.
Kutub'un vizyonu, yeni tip bir devlet anlayışıydı.
Qutb's vision had been of a new type of modern state.
Kutub'a göre bu kültür, Müslümanların beynini etkileyerek onları bencil birer yaratığa çeviren ve toplumu bir arada tutan ortak paydaları yok edecek bir tehditti.
Qutb believed that this culture infected the minds of Muslims turning them into selfish creatures who threatened to destroy the shared values that held society together.
Seyyid Kutub gibi birini ele alalım mesela. Usama Bin Ladin'in favori filozofu olacak denli çılgın.
I mean, take someone like Sayyid Qutb, whoís as crazy as it gets, mean Osama bin Ladenís favorite philosopher.
Hayat boyu Sayyid Qutb takipçisi, Aşırı tutuculuğun modern günlerini yaratan itibarlı bir kişilik, El-Kaide'nin iki numaralı adamı, ve bir İkizler burcu.
He's a life-long follower of Sayyid Qutb, the man credited with creating modern day Islamic fundamentalism, is currently the number two of Al-Qaeda, and he's a Gemini.
- Sayyid Qutb... 1948'te Kahire'den Colarado Eyalet Üniversitesi'ne gitti.
- Sayyid Qutb... who went from Cairo to Colorado State College in 1948.
Qutb, Jahiliyyah mı diyordu?
What Qutb saw was jahiliyyah, huh?
Qutb kovulmuştu.
Qutb was repulsed.
Müfettişin adı Seyyid Kutub'dur.
His name was Sayyed Qutb.
Sonra Kutub şöyle diyecekti :
And then, Qutb says that
Kutub yalnız değildi.
But Qutb was not alone.