Rage traducir inglés
3,989 traducción paralela
Çünkü korkun ve öfkenle yüzleşmek zorunda bırakıyordu seni. Sadece fiziksel olarak değil ama burada da.
Because it forces you to deal with your fear and your rage, not just physically, but also up here.
Öfkeyi, heyecanı hissettin mi?
Feel that anger, that rage?
Acılı, sonsuz hiddetimde boğulurken, intikamdan başka bir şey düşünmeyeceğim.
Bitter, choking on my bottomless rage, thinking of nothing but revenge.
Yakınlaşmak için tecavüz öfkeme oynadın.
Tapping into my rape rage to bond.
Şimdi neden bu kadar kızdığını anladım.
Your rage makes total sense now.
Sorina ritüelin son kısmına gelmişti ; öfkeliydi ve kinini orada kendini kurban eden adamdan çıkardı.
Sorina arrived at the end of the ritual, furious... and she vented her rage on a man who sacrificed himself.
O günden beri ne zaman adı anılsa babam öfkeden titriyor.
To this day, whenever his name comes up, my dad shivers in rage.
Şüphelimiz kurbanını her yerinden vurabilirdi, ama kalbini seçiyor, açıkça öfkesinin merkezinde yer alan ona yakın biri tarafından incitildiğini sanıyoruz.
Our unsub could have shot his victims anywhere, but he chose the heart, suggesting that he's been hurt by somebody close to him who's clearly the center of his rage.
Yani Wallace, Heather'ı öldürdü ; ve bu öfkesini yatıştırmaya yetmediğinde başka kadınları da öldürmeye başladı.
So Wallace killed Heather, and when that didn't alleviate his rage, he began killing other women.
İnsan doğal olarak sinirleniyor. Ani bir şekilde kapıyı açtım ve bir anda şöyle dedim, "Ne yaptın... " Ne yapıyorsunuz?
As a human being, rage comes out, and I happened to snap, and I opened the door and I was like, " What do you...
19. yüzyılda asit bazlı saldırılar her yerdeydi.
Acid attacks were all the rage in 19th century Europe.
Öfke genellikle hipertansiyon belirtisidir, biliyorsun.
Rage is a common cause of hypertension, you know.
İçimde aniden bir enerji ve nefret hissedip ani bir tepki verdim, tamam mı?
I felt this sudden... surge of energy and then rage, and... I reacted, okay?
Aşırı baskı insanlara yaramazlık yaptırır öfkeli insanlar hiddete kapılır alkolikler daha fazla içmeye yönelir.
Extreme stress makes people act out... people with anger issues go into a rage, people with drinking problems drink to excess.
Ve onlarla yalnız kaldığım zaman öfkelerinin % 10'u kalmış olacak.
And by the time they get me alone, they'll only be able to muster up like 10 % of the rage.
Bastırılmış öfke mi hissedebiliyor musun?
Can you feel my pent-up rage?
"'Alçak'dedi öfkeli, boğuk sesiyle.
"Scoundrel!" I said in a voice husky with rage.
Vincent'ın öfkesinin tıpası patladı maalesef.
I'm afraid Vincent's rage has become uncorked.
Çocuk içki gizlice, boşa almak ve sahnede bazı rasgele grup öfke dinlemek.
Kids sneak in booze, get wasted and listen to some random band rage onstage.
Bir odada Paketi yeterince öfke, bazen şansınız yaver gidiyor.
Pack enough rage in a room, sometimes you get lucky.
Yani Emily kıskançlıktan dolayı Gwen'ı öldürdü.
So Emily kills Gwen in a jealous rage.
Bu gereğinden fazla öfkeden sanki.
That could be overkill, rage.
Bir delinin gazabının hedefi sizin çocuklarınız olsa ne yapardınız?
If it were your children in the crosshairs of a mad man's rage?
Sarhoştum ve kendimde değildim ama seni ve oğullarımı kaybetme düşüncesi içimdeki öfkeyi alevlendirdi.
I was drunk and not myself, but the thought of losing you and my sons, it brought out a rage in me.
Ama bunu yapmak için, öfkesinin kaynağını tanımalıyız.
But in order to do that, we need to identify the source of his rage.
Harap olmuş çocukluk, bütün korku ve öfke.
Screwed-up childhood, all fear and rage.
Yine de kan kokusu aldığı anda öfke nöbetine girdiği için köpekbalıklarının vampiri olarak bilinir.
But he is still known as the vampire of the sharks because as soon as it gets a taste for blood it gets into a blood rage.
Böyle öfke nöbetlerinde denizdeki çöpleri bile yiyebilir.
These sharks have even been known to eat waste in the water when they are in a rage.
Bu köpekbalığı öfke nöbetine girdiğinde, tüm deniz canlılarından daha saldırgan davranır.
This shark, when it is in a rage, can be the most aggressive of all sea creatures.
Ona vurdun ve öfken yüklendi.
You hit her and then the rage took over.
Arka bahçenizdeki insanlar öfkenizin bir kurbanı.
Those people in your backyard are victims of your rage.
Öfke mi?
Rage?
Siyah bir adamın öfkesini ne bilirsiniz?
What do you know about a black man's rage?
Öfkeni geçirmişsin zaten.
You passed along your rage.
Öfkenize yenilmeyin.
Don't give in to your rage.
Öfke o ve zaten senin içinde.
That rage, it's already inside of you.
Onunla birlikte savaşmak, savaşçıyı kontrol edilemez bir öfke durumuna sokuyormuş.
Fighting with it put the warrior into a state of uncontrollable rage.
İçinde epey öfke birikti.
You've got some rage built up.
Diğerleri öfkeyle birlikte gelen gücü seviyorlardı.
Other guys loved all the power that comes with the rage.
Kalbin patlayacakmış gibi hissettiren sinendeki öfke.
The rage in your chest that makes you feel as if your heart's about to explode?
Hayat kurtaran adam olduğuna göre birazcık Hulk öfkesine göz yumabilirim.
You're a guy who saves lives. I can overlook a little Hulk rage.
Faydası olsa sürekli öfkeli olurdum ama yok.
No. If it helped, I'd rage all the time, but it doesn't.
Gama öfkesiyle doluydum ve kapıları açıp geçmek varken duvarlardan geçiyordum.
Filled with gamma rage, Walking through walls instead of opening doors.
Ritüel fanteziyi beslemiş, fantezi öfkeyi beslemiş.
The ritual fed the fantasy, the fantasy fed the rage.
Öfkeden köpürüyordu.
She was festering with rage.
Tabii bu arada içindeki ikizin benim, kontrol edilemez kıskanç öfke şeklinde uçup, Daniel Douglas'ı öldürmemi çok severdi, o öyle olmadı!
While I know your inner tween would love for me to have flown off in a fit of uncontrollable jealous rage and killed Daniel Douglas, that did not happen!
Patenci öfkesi var sende, kızıl.
- [laughs] you got some rink rage, red.
Şüphelinin öfkesinin asıl hedefi babalar olabilir.
The fathers could be the real target of the unsub's rage.
Kurbanları arasında öfkesini öldürmeye tetikleyen nesnelerle tutan davranışsal bir özellikte tanınıyor olabilir.
He could be recognizing in his victims a behavioral trait consistent with the object of his rage that triggers him to kill.
Ama Sydney'nin ilham verdiği o kızgın şarkı... Öfke ve karanlık dolu o şarkı...
But that angry jam that Sydney inspired... that's rich with rage and darkness.
"Gergin, öfke dolu çok nadir sevecen olabilen biri ki bunun sebebi de tüm gece uyumayıp Asyalı kadınların pornosunu izlemek."
"uptight. " fueled by an inner rage. " capable of the occasional moment of tenderness