Rang traducir inglés
1,942 traducción paralela
İki veya üç kere çaldı.
Well, it rang two or three times.
Ama o telefon çaldığı zaman kalbim çarpardı ve kendimi orada bulurdum.
But when that phone rang my heart leapt, and I was there. - Totally.
Az önce bebek bakıcısı.
Babysitter just rang.
Beni mi çağırdın?
- You rang?
Telefonun çaldı.
Your phone rang.
Kapı çaldı, ben de açtım.
They rang, I opened.
Aptal numarasına yatma, dedektifin ofisine gittin.
Don't play dumb, you rang at the detective's.
Bekle, biri arıyor.
Wait, somebody rang.
Emir, Claridge'den aramış ve Shaista hiç gitmemiş oraya!
The Emir rang from Claridge's and everything... and Shaista never turned up. Crumbs.
- Dr. Stone'nun ofisinden aradılar.
- Dr. Stone's office rang.
Kapı zilini hala çalmaman dışında ki, bu fikrini değiştirdiğini kanıtlıyor.
Except you haven't rang the doorbell yet. Which would prove that you have changed your mind.
Çan çalanlardan bir tanesi soygun-cinayet olayına karışmış.
One of your bell-ringers rang for wrong to the tune of robbery-homicide.
Bir kere bastım zaten.
I only rang it once.
Bence onu ararsan çok sevinir.
I think she'd be happy if you rang her.
Zili çaldım.
I rang the bell.
- Anlıyorum. Evindeki telefon 30 kere filan çaldı.
His phone in his house rang, like, 30 times.
Sonra cep telefonu 30 kez çaldı.
Then his cellphone rang 30 times. He's like, " Oh, it's her.
Onun geçerken habersiz uğrama olasılığına karşı kapı zilinin çaldığı her seferinde arkadaki yatak odasına saklanıyordum.
Every time the doorbell rang, I hid in the back bedroom, as it could have been her just dropping by unannounced.
Bir süre sonra telefon çaldi, Alex'ti, benimle geçirdigi harika vakitten dolayi tesekkür etmek için aramis ve beni tekrar görmek istiyormus.
Only then the phone rang and it was Alex, he called to... thank me and tell me that he had an amazing time with me and that he wants to see me again.
Cumartesi günüydü, telefon çaldı ben telefonu açtım arayan menajerimiz Bill Tennan tı ve hemen bir şeylerin yolunda olmadığını farkettim.
It was a Saturday, and the phone rang, and I picked it up, and it was our agent Bill Tennant who was on the phone, and I immediately realized that something was terribly wrong.
BİRİM'deki kadın gökten düşmüş gibi aradı, tam ihtiyaç duydukları kişi olduğumu söyledi, çok güvenilir bir kaynak tarafından referans verilmişim.
This woman from UNIT rang out of the blue, said I was just what they needed, that I'd come highly recommended by an impeccable source.
Zil çaldı.
The bell rang.
Zili çaldım, ama hiç kimse duymadı.
I rang the bell, but I guess no one heard.
Telefon çaldı.
The phone rang.
40'ıma böyle girdim işte.
And that's how I rang in my 40th.
Sonra gece yarısı telefon çaldı.
Then, in the middle of the night, the phone rang.
Salı gecesi burdaydım.
I was here. Tuesday night. Mike's phone rang.
Evet, telefon çaldı.
Yeah, the phone rang.
- Beni sen aradın!
- You rang me!
Arayıp çalışmam gerektiğini söyledim ya.
I rang you. I had to work.
Uyurken telefon çaldı, havayolları dönüş biletini 1. mevkiye çıkarabileceklerini söylediler.
Next day, she's taking a nap and the phone rang. It was the airline, confirming a flight back and saying that they were upgrade her business.
Zili çaldı ve haber verdi, aşağı koştum... ve orda sokakta camı kırık bir şekilde gördüm, teyp yoktu, yedek lastik, çakmak...
He rang the bell and told me, so I ran downstairs... And I saw it there in the street with the windowbroken, without the stereo, the spare tire, the lighter...
Bakalım senin için çanlar çalıyor mu!
Thought we'd see if it rang any bells for you.
Aramışsın.
You rang?
Adadaki bütün çanlar, çınlıyordu.
Every bell on the island rang out.
O kadının tarif ettiği eser kafamda bir şimşek çaktırdı, o yüzden ufak bir araştırma yaptım.
The artifact that woman described, it rang a bell, so I did a little research.
Ama numarayı aradığımızda sizin eviniz çıktı.
But when we dialed that number, it rang here in your house.
O delikanlıya olanlar çok feci. Ateş edilmeye başlandığında dehşete düştük.
We were terrified when the shots rang out.
Silah sesini duyduğumda, kapıdaydım.
Shot rang out, I'm through the door.
Telefonun çaldı. Ben de açtım.
Your phone rang.
Mesela beni çağırmak için zil çaldın.
Well, for instance, you rang a bell to summon me.
Gecenin karanlığında telefon çaldığında hostes Lucy'den seks çağrısı beklemiştim.
When the phone rang in the dead of the night, I expected a booty call from Lucy the stewardess, - not a call from lockup.
Yemek zili çaldığında, yemeğe davet ettiler.
And when the bell rang for lunch, they invited him inside to eat with them.
- Dosyasını almak için acil düğmesine mi bastın?
- You rang emergency to get her chart?
Zili çaldım, ama kimse cevap vermedi.
I rang the bell, but no one answered.
Yönetici birkaç kez kapıyı çalmış.
He rang several times.
Neden zili ısrarla çaldığını merak ediyorum.
I wonder why he rang with such insistence.
Geçen sefer randevulaşmak üzere aradığımda, öteki kız geldi.
Oh, the last time I rang you to make an appointment, I got that other girl, erm...
Kapı çaldığında hazırlıklıydım.
I was prepared when the doorbell rang.
Derken telefon çaldı.
Then the phone rang.
Boş boş oturup evin keyfini çıkarırken kapı çaldı.
So, I was just sitting around, enjoying having the house to myself, when the doorbell rang.