Ransom traducir inglés
2,639 traducción paralela
Ama sonradan pırlantadan haberi oldu. Elinde silahla Drew'un dairesine geldi. Drew fidyeyi bölüşmezse beni öldüreceğini söyledi.
But then he heard about the diamonds, and he came... he came to Drew's apartment with a gun and... said he was going to kill me if Drew didn't split the ransom.
Fidye talebi yok.
There's no ransom demand.
Sizler, firmalarınızın sizler için fidye poliçesi çıkardığı önemli ve değerli insanlarısınız.
You're important people, valuable people, which is why your companies have taken out ransom policies on you.
Kaçırılma halinde ne yapmalı.
Kidnap and Ransom : What To Do In The Event Of.
İnanların sevdiği kişileri kaçırıp rehin alıyor ve özgürlükleri karşılığında masum kurbanları öldürmeye zorluyor.
So he's kidnapping people's loved ones, holding them for ransom, and then he is, um, forcing them to kill innocent victims in order to earn their freedom.
- Fidyesiz mi? Unut gitsin.
- Without a ransom?
Yapma, kimse fidye olmadan kaçırılmayı halledemez.
You can't do this to me. No-one can handle a kidnap without a ransom.
Ve fidye vermenin yasadışı olduğunu söyledi.
And he told us that it was illegal to pay the ransom.
Bankadaki her şeyi Francesco ayarladı ve sonra, fidye vermeyi teklif etti.
Francesco arranged everything at the bank... And then he offered to deliver the ransom.
- Miletti'yi kurtarmaya odaklanmanı istiyorum ki fidyen olduğuna göre, artık daha kolaydır.
- I want you to focus on saving Miletti, which should prove a lot easier now you have the ransom.
Fidyeyi ben alabilir miyim diye sormak istemiştim.
- Sure. I wanted to ask you if I could take the ransom.
Fidye ödememi engellemek isteyenlerin kim olduklarını merak etmiyor musun?
Aren't you at all curious to know who wanted to stop me paying the ransom?
Yani, fidye ödendi mi?
So the ransom was paid?
Fidye yoktu.
There was no ransom.
Geçen yıl, Oscar Faso'yu fidye almak için kaçırmaya çalıştık.
We tried to steal Oscar Faso last year for a ransom.
Başta fidye almak istemiştik.
We wanted to ransom him first.
Artık köye dönebilir miyim yoksa benden de mi fidye alacaksın?
Can I go back to the village now, or are you going to ransom me?
Parayı ödeyecek adam yerde kanlar içinde yatıyor.
The man who'd pay her ransom is lying in a pool of his own blood.
Her an bir fidye talebi gelebilir, gör bak.
There'll be a ransom note coming any day, you watch.
Yakında fidye talebi gelecektir.
Ransom should be forthcoming.
Fidye talebi gelmedi mi hâlâ?
Any ransom notes yet?
Fidyeyi falan unut, tamam mı?
Forget about the ransom note, all right?
Kaçırılmışlar. İki saat önce aileler fidye talepleri almaya başlamış. FBI aranmış ama sağ olsun Vali olaya el koymuş.
All right, two hours ago, the parents started receiving ransom demands, the FBI was called, but the Governor... smooth...
Güzel. Tamam, şu fidyeden ne haber?
Okay, what about this ransom?
Bakın, nerede olduklarını bilmiyorsanız neden çocuklarımızı evlerine döndürebilmek için fidyeyi ödememize izin vermiyorsunuz?
Look, if you don't know where they are, why don't you just let us pay the ransom and we can bring our kids home.
Ama fidyeyi ödeyerek olumlu bir sonuç elde edilemeyeceğini anlamanız gerek, tamam mı?
But you must understand that nothing positive will be gained by paying this ransom, okay?
VIP bölümünün kadife ipinin ardında bulunan bir çocuksan yüklü bir fidyeyi ödeyebilecek bir anne ya da babaya sahip olma ihtimalin yüksek.
If you're a kid behind the velvet ropes of the VIP section, chances are, you got a mommy or daddy who can, uh, afford to pay a big fat ransom.
Yargıcının karısı fidye talebi almış.
The Judge's wife got a ransom demand.
Fidye talebini iletti mi?
Did he make his ransom demand?
Yargıcın fidye için yeterince parası olmadığından başka kimin haberi vardı? Ona her kim verdiyse.
Who else knew the Judge had enough money for the ransom?
Saat neredeyse 6 oldu fidye zamanın dolmasına üç saatimiz var.
It's almost six o'clock so we have three hours until the ransom demand runs out.
Bu yüzden yargıcı kaçırmaya ve kendi parasını fidyenin içinde geri almaya karar verir.
So he decides to kidnap the Judge and make his own money back in ransom.
Fidye zamanının bitmesine yaklaşık bir saatimiz var Harrow'un evini, spor salonundaki dolabını arabasını, bulabildiğimiz her şeyi aramamız gerek.
We have about an hour until ransom demand runs out ; we need to search Harrow's apartment, his car, the locker at his gym, everything we can.
Ransom Dergisi.
Ransom Magazine.
Şuna bakın, el işi kağından küçük harfler kesip karta yapıştırmış.
Oh, look, he made it out of construction paper. And cut out little letters and glued them on. Looks kind of like a ransom note, doesn't it?
- Fidyeyi ödemeyi reddettiniz.
You refused to pay the ransom.
Fidye için arayan filan olmadı mı?
Ask you to pay a ransom?
Fidye talep edildi mi?
Has there been a ransom demand?
ve 20 lakhs borç para ister.'
'And demands a ransom of 20 lakhs.'
Kaçıranlar onu aramış.'
'The kidnapers have called just once for the ransom.'
.. ve ondan yüklü miktarda para istendi.
.. has been asked to pay a ransom of 3 crores.
Ve şimdi de babaları çağırmamızı istiyor.
And now.. He is asking a ransom from everyone's dads.
Fidye aramasındaki ile örtüşüyor.
It matches with the ransom call.
Aztec'e söyleyeceğim, bağırsaklarını dökecektir. Çürümüş bağırsaklarını fidye olarak veririz!
- we'll send a portion of your rotting intestine... to them with a ransom note!
Onu burada 24 saat saklayıp beslemeli ve sonunda da fidyeyi almalıyız.
He will have to be guarded round the clock. We'II have to get food, collect the ransom.
Fidye için görüşmediler mi?
They didn't show up with the ransom?
Fidyenin bir kısmını arabasında bulduk.
We found part of the ransom in the boot of his car.
Bu saatte aradığım için affedin ama fidyenin büyük bir bölümünü bulduk.
Forgive me for calling this late, but we've recovered a Iarge part of the ransom.
Ayrıca 400,000 Guilder ele geçirildi.
And we've found more ransom money, 400,000 guiIders, in their apartment.
Fidyeden hisse alıyor musun?
- Are you getting a cut of the ransom?
Niye fidye notu yok?
So why no ransom note?