Recall traducir inglés
5,613 traducción paralela
Hiç getirmediği için hatırlaması zor.
It's hard to recall since she never brings him around.
Hatırlayabildiğim kadarıyla, Dedektif Peralta bana... Oyala.
As far as I can recall, Detective Peralta told me that...
Süper gizli ve ileri derecede gelişmiş programa sahip bir İSU tasarlandığına dair bazı söylentiler hatırlıyorum. VenPax adında orduyla iş yapan yerli bir şirket.
I seem to recall some chatter about a drone coming out of a super-secret advanced development program- - a branch of a local military contractor named VenPax Systems.
1993 de yaptığımız sohbetleri hatırladın mı?
Do you recall our chats from 1993?
Özel Eğitim Yerel Plan Bölgesi'nin dilekçe cevabını göremiyorum ben burada.
- I don't recall seeing selpa in this petition report.
Ben... hatırlamıyorum.
I... don't recall.
Hatırlarsan, döndüğümde yanımda başka birisi vardı.
If you recall, I returned with someone else.
Umarım şu adamı demek istemişsindir çünkü hatırladığım kadarıyla birbirimizi görmemeye karar vermiştik.
Well, I hope you mean this guy, because if I recall, we decided to stop seeing each other.
Hayır, benim hatırladığım kadarıyla buna sen karar verdin ve ben de şimdi seninle ilgili karar veriyorum.
No, as I recall, you decided and now I'm undeciding for you.
Yaşanan şeyleri herkese anlatmaktan memnun olurum. Hatırladığım kadarıyla buradan beş sokak ileride.
I'm happy to tell everyone what happened, not five streets from here, if I recall.
- Bayan Scroggs, Emmet Lawson'ı son gördüğünüzde davranışında garip bir şeyler hatırlıyor musunuz?
I am. Ms. Scroggs, do you recall anything strange about Emmet Lawson's behavior the last time that you saw him?
Hatırladığım tek şey hayatımın en önemli anında nedenini bilmediğim bir şekilde öfkeli olduğumdu.
All I can recall of that pivotal moment in my life was that I was angry, and I didn't know why.
Kimseyi asmak için emir verdiğimi hatırlamıyorum.
I don't recall giving the orders to hang anyone.
Key West'deki kıyı izninde olan her şeyi bilmek istiyorum.
Whatever you recall about that shore leave in Key West.
Evet, umursadığımdan çok fazla bunu gördüm.
Yeah, I've seen this more than I care to recall.
İtiraz ettiğini hatırlamıyorum.
I don't recall you objecting.
Tattler kızlarını almak istemiştin.
You tried to buy the Tattler sisters, as I recall.
- Hangisi hatırlıyor musunuz?
Do you recall which one?
Ya siz?
Do you recall?
- Tam olarak hatırlayamıyorum Ted.
I don't recall his exact words, Ted.
Bildiğiniz üzere kız kardeşim Orman Korucusu olarak çalışıyordu.
My sister, as you may recall, worked for the Department of Fish and Game.
Hatırladığımdan daha derin bir ilişkimiz mi vardı?
Did we have a deeper transaction than I recall? - I bought you.
Marcella'yı sık sık ziyaret ederdim fakat Meredith adında bir yeğeni olduğundan hiç söz etmedi.
You know, in all my time visiting with Marcella, I don't recall her ever mentioning a niece named Meredith.
- Bay Green'in bunu dediğini hatırlıyor musun?
Do you recall Mr Green saying that?
Hatırladığım kadarıyla onu severdi.
As I recall, she rather liked him.
Hiçbir şey hatırlamadığını, bir süre kızın yanında olduğunu söylüyordu.
A boy who was lying, saying he couldn't remember things, saying he didn't recall, said that he was with a girl for a while.
- Hatırladığım kadarıyla hayır.
Not that I recall.
Kendi kızımı kendim muayene edebilirim çok sağ ol.
Now, as I recall, you are not the town doctor, um, and I will examine my own daughter, thank you very much.
Sanki Laurie'nin senin içtiğini söylediğini hatırlıyor gibiyim.
Oh? I seem to recall Laurie telling me that you did.
Mercy'yi en son gördügün yeri hatirlayabilir misin peki?
And can you recall where it was you last laid eyes on mercy?
Benim işim oldukça önemli.
My job is pretty important. And, as I recall,
Hangi Hatırlayacağınız gibi Ben bu çocukları sahip hakkında söylediklerini tam olarak budur.
Which, as you recall, is exactly what I said about having these kids.
- Hatırladığım kadarıyla yoktu...
Not that I recall, but -
- Hatırladığım kadarıyla süt severdi.
He liked milk as I recall.
Sen bisiklet sürmeyi öğrenirken Birkaç dişçiye gidişimizi oldukça iyi hatırlıyorum.
I seem to recall quite a few trips to the dentist's office when you were learning to ride your bike.
Delmonico'da maceralı bir gece sonrasında... merhamet için yalvaran bir doktor vardı.
I seem to recall a certain physician pleading for mercy after an errant eve at Delmonico's.
Hatırladığım kadarıyla ben de.
Me too, as I recall.
Bunu yapmayı seviyorum.
From total recall.
Bunun için sana iyi para ödediğimi hatırlıyorum.
I seem to recall paying you good money for it.
Elijah, Niklaus'un babanıza düello teklif ettiği günü hatırlıyor musun?
Elijah, do you recall the day Niklaus challenged your father to a duel?
Hatırlanması gereken bir gerçek.
A fact that bears recall.
Hatırladığım çok daha dar.
It is more narrow than I recall.
Üzgünüm ama hiç iki kardeş hakkında bir hikâye duyduğumu hatırlamıyorum.
I'm sorry, but I don't recall ever hearing any stories about two brothers.
O gün David'in cinayet mahallini terkettiğini görmenizden önce başka hiçbir şey dikkatinizi çekmedi mi?
There's nothing else you recall seeing that day Before seeing david leave the scene of the murder?
Hatırladığım kadarıyla hayır.
Not that I recall.
- Bayan Bunting ona öğretirken bu kadar hevesli değildiniz.
I don't recall you being this keen when Miss Bunting was teaching her.
Hiroşima ile Nagazaki'den sonra Harry Truman'ın özür dilediğini hatırlamıyorum.
I don't recall seeing Harry Truman in irons after Hiroshima and Nagasaki.
Bizimle geçirdiğin o noelleri hatırlıyor musun?
You recall all those Christmases you spent with us?
Malûm bir itaat yemini hatırlıyor gibiyim "Mackenzie klanının topraklarına ayak bastığım müddetçe" diye.
I seem to recall a certain oath of obedience. "so long as my feet rest on the lands of Clan Mackenzie."
Tamam ama sorduğumu hatırlamıyorum, Einstein.
Okay. I don't recall asking, Einstein.
Senin bu kadar derin duygulara sahip olmanı beklemiyordum.
I don't recall such depth of feeling from you.