English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ R ] / Reklam

Reklam traducir inglés

7,574 traducción paralela
Reklam taslağı son hâlini alınca sahiden de bitecek.
Once we get the final advertisement draft... -... it'll be really over. - Yes.
Bak, kitabın reklamı internette yayıldı tamam mı?
Look, your book's gone viral, all right?
Reklamı çekeceğiz por favor.
We're going to shoot the commercial, por favor.
- Reklam belli ki işe yaramıyor.
- The commercial doesn't work, obviously.
Gelmiş geçmiş en etkili siyasi reklam,
The most effective political spot ever made,
Reklam kısaca Johnson yerine Goldwater seçilirse, çatlak herifin dünyayı havaya uçuracak nükleer bir katliam yapacağını ima ediyordu.
Basically, this ad suggested that if Goldwater got in instead of Johnson, the crazy bastard would unleash a nuclear holocaust that would just blow up the world.
Asmalıkta Dedikodular diye boktan reklam şarkıları yapan üzümler mi?
The raisins from the commercial singing "I Heard it Through the Grapevine" and shit?
Bu mektup N.W.A için bedava reklam.
This is free publicity for N.W.A.
Reklamın iyisi kötüsü olmaz.
But, hey, all publicity is good publicity.
Şu anki şov bitince, üç reklam olacak ve sonra sen çıkacaksın.
Well, soon as he's done, there's gonna be three commercials, and then it's you.
Yaşlı Hank'in, Güney Alabama'dan bütün o yolu geçip New York'a lanet bir sigara reklamında şarkı söylemek için gelmediği kesin.
Ol'Hank didn't come all the way from South Alabama to New York City to sing in a damn cigarette commercial, that's for damn sure.
Açık pozisyonumuzu reklam yapmıyoruz.
We're not advertising our short position.
- Lütfen Viagra reklamı izletmeyin bana.
- Please don't go all Viagra commercial on me.
Bu çocuğu Mentos reklamında keşfettim.
I mean, I found this kid off a mentos commercial.
Dövüş reklamının fotoğrafı o.
Mm-hmm. That's a fight-promo pic.
Evet bu film Oscar adayı olacak. Aynı zamanda reklam yüzü de olacak.
Yes, this movie will be an Oscar contender, but it also has commercial appeal, as well.
Yeni reklam panon günbatımında asılıyor.
New billboard went up on Sunset.
- Hiç magnum reklamı gördün mü
- You ever buy Poppin'Fresh Dough?
Otobüs duraklarında reklamım var.
I'm plastered all over the bus stops.
Bunu kafana sok, Kaptan Çıtır! ( yine reklam yine reklam! )
So, wrap your mind around that, Cap'n Crunch.
Yüzlerimiz de reklam panolarında olacak.
Next to our faces on every billboard.
Tayland'da reklam filmi çekiminde.
They're shooting a commercial in Thailand.
Sadece 2 gün önce, yaptığımız Super Bowl reklamı En İyi Kısa Film Oscarı'ı alabilirdi.
Two days ago, we ran a Super Bowl ad that could've won the Oscar for Best Short Film.
Reklamı konuşan insanların sayısı, maçı kazananan takımı konuşanlardan fazlaydı.
There are more people who can tell you about the ad than can tell you who won the game.
Henüz ses yazılımı için reklam yapamadık.
We haven't advertised the voice software.
Yıldızlı gece ve gökyüzüne yazı yazılarak yapılan reklam ise Bruce Horn.
The starry night and skywriting was Bruce Horn.
Onlara reklamı gösterdiğimizdeki yüz ifadeleri.
The look on their faces when we showed them the spot.
Dünden önceki gün tek seferliğine yayınlanan. Adweek'in yayıncısı onun için tüm zamanların en iyi reklamıydı dedi.
Yesterday, the day after it airs once, the publisher of Adweek calls it the best commercial of all time.
Eğer birisi bundan daha iyisini yaparsa bunu ancak, yönetimin istemediği Chiat / Day reklam ajansından..... aklını kaçırmış olduğunu düşündükleri Lee Chow yapacaktır.
And if anyone does one better, it's gonna be Chiat / Day, who the board wanted to replace, and it's gonna be Lee Clow, who the board thought was out of his mind.
- Reklamımız için teröristlere para ödediğimizi.
That we paid terrorists to be in our TV commercial. John...
- John... Reklam hakkında yanılıyorlar, ama onlar iyi bir kurul.
They were wrong about the ad, but they're a good board.
Wall Street Gazetesini arayıp, bugün için tam sayfa reklam istedim ve.. .. bil bakalım satış görevlisi ne dedi.
I called the Wall Street Journal to take out a full-page ad for today, and do you know what their sales guy said?
Reklamı beğenmiştin, değil mi?
You liked the ad, right?
Reklam... "1984." Beğenmiştin.
The commercial... "1984." You liked it.
Diğer şeylerin yanında, reklam distopik bir galaksideydi.
Among other things, it was set in a dystopian galaxy.
Herkes reklamı konuşuyordu ama çoğu kişi ne sattığımızı bile bilmiyordu.
People talked about the ad but most of them didn't know what we were selling.
- Reklam kafasını siktiğimin dazlaklarıyla ilgili değildi.
The ad didn't have anything to do with fucking skinheads.
Reklamı sonlandırmadım, Steve!
I didn't kill the ad, Steve!
Reklamı onlara gösterdikten sonra, kurul parayı geri almak istedi. Ve benden de bölümleri satışa çıkarmamı.
After we screened it, the board wanted that money back and they asked me to sell off the spots.
- Reklamı istemiyordun. Çünkü Mac'i lasmanından 2 ay önce yok etmeye çalışıyordun.
- You didn't want the ad because you were trying to kill the Mac two months before it launched.
Onlar Super Bowl reklamını reddeden insanlar.
The same people who wanted to dump the Super Bowl spot.
- Cakkıdı sakızları - gülümsetir Sakız reklamı şarkısı mı?
- Tripledent gum - will make you smile the song from the gum commercial?
- Cakkıdı sakızları - gülümsetir sakız reklamı mı istedim şimdi ben?
- Tripledent gum - will make you smile did I ask for the gum commercial?
- Ped reklamı değil miydi?
- Was it not a tampon campaign?
Bira reklamı cekiyoruz.
We're shooting a beer commercial.
Bu nasıl bir bira reklamı lan?
What the hell kind of beer commercial is this?
Ben bira reklamı dediysem lanet bir bira reklamıdır.
If I say it's a beer commercial it's a bloody beer commercial.
O reklamı ben yapıyorum.
I did the marketing.
Ne zaman dairene gelsem senin Tide reklamını oynatırdım.
Every time I would come over to your apartment, I'd put on your Tide commercial.
Bir menajerle anlaştım, bana birkaç reklam ayarladı.
I got signed by an agent, booked a couple regional commercial spots.
marketten ayrılken bugun beni hangi noktaya götürüyor ve reklamınız köşede gözüme takıldı.
Which brings me to today when I was leaving the market and caught your flyer out of the corner of my eye.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]