Reveal traducir inglés
3,682 traducción paralela
Ve bu dövmeler neyi gösteriyordu?
And these tattoos reveal what?
İkimiz de senin göründüğün gibi biri olmadığını biliyoruz ve aradığım cevapların ancak birisi senden gözünü ayırmadığında açığa çıkacağından hiç şüphem yok.
We both know that you're not what you seem and I got a pretty good feeling those answers are gonna reveal themselves as long as someone is watching.
Ve birisi tependeyken... tüm bu yanıtların er ya da geç... ortaya çıkacağına dair hiç şüphem yok.
And I got a pretty good feeling that those answers are going to reveal themselves as long as someone is watching.
Kagame, gerçeklerin kendi kendine ortaya çıkacağını söylemişti.
Kagame, he told me that the truth would reveal itself.
Çünkü içimizdekileri açığa çıkarmaya cesaret edemeyiz.
Because we don't dare to reveal our inner selves.
İlahi ışığın yolunda zamanın başlangıcını açığa çıkarır.
"which through divine light shines To reveal the beginning of time."
Sayın "First Lady", o göreve iade mektubunu geri alacaksınız. Aksi takdirde, bu küçük düşürücü sahtekarlığı açıklamaktan başka çarem kalmayacak.
Madam First Lady, you will withdraw this letter of reinstatement, or I will have no choice but to reveal it for the humiliating forgery it is.
Tepkiler karakter özelliklerini açık eder.
Reactions reveal personality traits.
- Ben anlatabilir miyim?
- May I reveal? - You may go for it.
Beklenilenden fazlasını gösterenler göründüklerinden fazlasını ortaya koyabilirler.
Any that measure beyond expectation may reveal themselves more than they appear.
Tanrılar yol gösterecektir.
The gods shall reveal path...
Diz çökmeye devam edersen sadece ölümünü gösterirler.
They reveal only your death, if you remain on bended knee!
Gördüklerini kimseye anlatmamak için zorla söz vermis.
She was made to promise never to reveal what her eyes laid upon.
Sakladığınız bir şey varsa derhal söylemenizi öneririm.
If you're concealing anything, I urge you to reveal it now.
Fikir bana aitmiş gibi gösterip biraz para alıp ardından işin ardındaki beyni açığa vurdum.
Pitch the idea with him myself... Get some capital... And then reveal the true brain behind it.
Geri kalanları okuldan sonra evimde söyleyeceğim.
I will reveal the rest of my plan after school at my house.
Hayata tutunan bir adam sanıyor, Artık suçları açığa çıkmaz.
He thinks a man who clings to life, won't reveal more crimes.
Bu çok kötü bir zaman biliyorum ama böyle zamanlarda gerçekler ortaya, biliyorsun değil mi?
I know this is hardly the time, but... In moments like these, truths reveal themselves, you know?
Ortaya çıkan şey, çoğu insan için büyük bir sürpriz. Kaplumbağalar uzak mesafelere göç ediyorlar. Kraterin derinliklerinden kenarlarına kadar gidiyorlar.
They reveal, to most people's great surprise, that the tortoises migrate over huge distances, from the depths of the crater, right up to the rim.
Ancak Blake'in araştırmaları nereye gittiklerinden daha ziyade başka şeyleri de ortaya çıkarmıştır.
But Blake's studies reveal much more about the tortoises than just where they go.
MR da gözükmeyebilir.
An M.R.I. Wouldn't reveal it.
Birinin sağlığını anlayabiliyorsun.
They can reveal things about someone's health.
Her şeyi halka açıklayacağını başından beri sahte olan bu ilişkiyi ifşa edeceğini söyledi.
Yeah, she said she was gonna go public, reveal the affair had been faked all along.
sırlarını açığa çıkart!
reveal your secrets!
Bizim analizcilerimiz bunu açığa çıkaramamıştı.
Our analysis didn't reveal that.
Sırrını ifşa etmememi söylemek için.
Tell me not to reveal your secret.
Günler süren spekülasyon sonrasında "Rapport" programı olarak, Wikileaks'in sunucularının güvenliğinden bundan sonra Pirate Bay'in sorumlu olacağını doğruluyoruz.
After days of speculation "Rapport" can now reveal that the Pirate Party takes over the responsibility for the security of WikiLeaks'servers.
Mumbai polisi için çalıştığını hiç kimseye söylememelisin.
The secret, that yöu're working for Mumbai Police.. .. yöu won't reveal it to anyone.
Hadi hemen, şimdi hemen içimizdeki niyetimizi ortaya koyalım.
"We'll, right here, right now.." ".. reveal our heart's intentions. "
Sürekli sorun çıkaran kişi kısa süre içinde kendini gösterecektir.
A troublemaker should reveal herself very shortly.
Edward'ın tahtı kaybetmesini istedi ve yakında oğlumu tahta oturtacak.
He has ruled Edward should lose the throne, and soon, he will reveal the way my son shall come upon it.
Son olarak, senden "Mesajınız Var" ı izlediğimi kimseye söylememeni ve filmin ana fikrini mektuba yazdığımı unutmamanı istiyorum.
"in closing, I would just like to ask you " never to reveal to anyone Watched you've got mail
Neden daha önce söylemedin?
Why didn't you reveal this before?
Letta Turmond, Jedi Tapınağı'nın bombalanmasının arkasındaki asıl beynin adını açığa çıkarmak için Ahsoka'yı hücresine çağırdı.
Letta Turmond called Ahsoka to her cell to reveal the name of the true mastermind behind the bombing of the Jedi Temple.
Beynin bir Jedi olduğunu söyledi ve Jedi'ın adını açığa çıkaramadan önce...
She told her the mastermind was a Jedi, and before she could reveal the Jedi's name,
Bu da, her şeyin kontrolden çıkacağı ve birini öldüreceğimiz ve sonra sırrımız açığa çıkmasın diye kanımız üzerine yemin etmek zorunda kalacağımız havalı bekarlığa veda partilerinden biri mi olacak?
Is this gonna be one of those cool bachelorette parties where things get out of control and we murder someone, and then we all have to take a blood oath to never reveal our secret?
Yüzyıllar boyunca gizli müzenin yalnızca bir anahtarı ve yerini gösteren tek bir harita vardı.
Lost for centuries, there was only one key to the Secret Museum, and one map to reveal its hidden location.
Yıldız ışığı kamerasıyla... gergedanların gerçek halini ilk kez görüyoruz.
Using the latest starlight camera, we can reveal for the first time the rhino's true character.
Siyah gergedanın gizli kişiliğine... ışık tutmayı umuyorlardı.
They hoped to reveal a very different side to the personality of the black rhinoceros.
Yine de bu şey görünmeyi reddetti.
Still, this thing refused to reveal itself to me.
Burada çekim kolay olmayacaktı... ama orman fillerinin gece yaşamını... hiç görülmemiş şekilde gösterdik.
Filming here was never going to be easy, but we were soon able to reveal the night life of forest elephants like never before.
Eğer bu konu ortaya çıkarsa, birkaç gardiyan kovulabilir. Bize ne yapacaklar, ha?
If we reveal about this, few of prison officers will be fired what will they do to us, huh?
Ben açığa... Bir arama emri mi?
I reveal... a search warrant?
Kimliğini ortaya çıkaracağımdan mı endişeleniyorsun?
Are you worried I'm gonna reveal your identity?
Sizin de gördüğünüz gibi, yoldaki fren izleri rota düzeltmesini gösteriyor.
As you can see, the skid marks on the road - reveal a course correction. - HmHmm
İkinci olasılık ortaya çıkmakta inat ediyor.
Possibility two has stubbornly refused to reveal itself.
18,5 kilo verdim artık gizlenen kıyafetleri açığa çıkarma zamanı.
Now that I've dropped those 41 pounds, it's time to switch from clothes that conceal to clothes that reveal.
Fakat Hubbard ilginç bir şey ortaya çıkarmış.
But Hubbard did reveal something interesting.
Sağlık kayıtlarına göre, Bay Winkler, uyuşturucu bağımlısı, ismi ilginç bir şekilde, Rose olan bir kadın tarafından doğurulmuş annesinin, her genç kadının cesedinin yanına sembolik olarak bıraktığı çiçekle aynı ismi varmış.
Medical records reveal Mr. Winkler was born to a drug-addicted woman whose name, curiously, was Rose, the flower he symbolically left on each young lady's corpse.
Gönderen kişi bildiklerini Cartwright'ın karısına söylemekle tehdit etti.
The sender threatened to reveal what he knew to Cartwright's wife.
- Onlara ne gibi şeyler vermiş?
What did he reveal?