Revelation traducir inglés
963 traducción paralela
Bu sıradışı bir keşifti.
It was an extraordinary revelation.
Bu uçsuz orta-okyanus sıradağ sisteminin keşfi bir devrimdi.
The discovery of this vast mid-ocean ridge system was a revelation.
Çok ender olarak gerçek inananların beklediği ve dua ettiği.. .. vahiy anını tecrübe ederim.
Once in a great while, I experience that moment of revelation for which all true believers wait and pray.
- Yoksa sen de farkedemeyecek kadar büyülenmiş miydin?
Or were you too full of revelation to notice?
- Büyüleyiciydi.
- She was a revelation.
- 24 yaşındaki bir karakterin.. .. 24 yaşında bir oyuncu tarafından oynanması büyüleyici olmalı.
- It must have been a revelation to have a 24-year-old character played by a 24-year-old actress.
Belki de daha önce anlamadığım için aptaldım. O zavallı, utanç verici açıklama.
Maybe I'd been an idiot not to have sensed it was coming... that sad, embarrassing revelation.
Ama onu sokakta dans ederken görmek kendime gelmemi sağladı.
But seeing her skip along the street was a revelation.
Bu açıklama ile şoka uğramış durumdayım.
I AM SHOCKED BY THIS REVELATION.
Dünya, siz bilim adamlarının keşfettiklerine hazır mı?
Is the world ready for the revelation you scientists make?
Demek ki malum olmuş!
It was a revelation!
Gerçekleştirilmemiş gereksinimlerimizin körelmiş bir ifşasıdırlar.
They provide a blunt... revelation of our unfulfilled needs.
St Catherine de Fierbois kilisesine bir kılıç sakladı ve yerini vahiyle öğrendiğini iddia etti.
She hid a sword in the church of St Catherine de Fierbois and claimed she knew by revelation where it was.
Söyleyin, chère Amélie, bu açıklamadan sonra fikriniz, Donovan'a karşı duygularınız değişti mi?
Tell me, chère Amélie, hasn't this revelation changed your your affections towards Donovan?
Sen lanet bir intikamcısın.
You're a bloody revelation.
Sıradaki olmayacak açıklama ne peki?
What was your next unholy revelation?
Kendinizi ifşa etmiş oldunuz.
Practically a revelation, coming from you.
Aziz Sarkis'in vahiy edildiği gecede. Aziz Peder Lazarus Eçmiadzin'de vefat etmiştir.
During this night of the revelation of Saint Sarkis, our Holy Father Lazarus has died at Etchmiadzin.
Ne fikir ama!
What a revelation!
'Sonsuz dokuların nihayi'gerçeklik şeyinin keşfi.
'Revelation of the ultimate reality of things,'of their infinite textures.
Bu bir devrim!
It's a revelation!
Ve bu kahrolası kasabada, bir oyun sergilesem bu devrim olacak, bu çarpıcı bir şey olacak!
And in this godforsaken town I shall stage a play that'II be a revelation, that'II be dynamite!
Kendi fikirlerimin bir kilisesi.
A church of my own revelation.
Bunun açıklanmasının halk tarafından hoş karşılanmayacağını da kabul ediyorum.
I agree that's a revelation the masses would not take kindly to.
Babam büyük bir armağan almıştı, ben değil.
My father had received the revelation, not I.
Birkaç saat sonra onu karşımda sapasağlam gördüm.
A few hours later, he appeared to me in a revelation.
Yine Tanrı'yla bağlantı kurdu.
He's having another revelation.
Esinlenme, Bab 2.
Revelation, Chapter 2.
Bak, benim tatlı Victoria'm kutsal sular ortaya çıktıkça son ifşa önümüze geliyor sonsuzluğun kapıları.
Observe, my sweet Victoria, that as the sacred waters drain away the final revelation is before us... the gates to eternity.
Aramızda yaşananlar bana ilham verdi.
It was a revelation for me what happened last time.
- Hikmet ne kadar güzel. - Amen.
How beautiful is thy revelation.
Gerçek bir aydınlanma.
A veritable revelation.
Şimdi Norveç'in Natüralizmi reddeden genç şair ve yazarları için Edvard Munch'un çalışmaları bir vahyi kanıtlıyor.
To the young poets and writers of Norway now rejecting Naturalism the work of Edvard Munch proves a revelation,
Bu hiç de bir yeni bulgu değil, Komiser.
Well, that's hardly a revelation, Lieutenant.
Bak, sen vahiy inmiş bir adamsın.
Look, you are a one man revelation.
Evet, vahiy gibi gelmişti.
Yes, it was a revelation.
İlahi vahyin tüm haşmetiyle, şimdi aklıma birisi geldi.
One name comes to me now with all the force of divine revelation.
Benim için esin kaynağı.
It's bean a revelation to me.
Her şeyin açığa çıktığı yer.
The ultimate revelation.
Nihaî kurtuluş elimizde.
The final revelation is at hand.
Vahiy ona çok ağır geldi.
The revelation weighs on him.
Vahiy meleği şöyle dedi :
The angel of the revelation says then :
Tıpkı Muhammed'e geldiği gibi, onlara da vahiy gelmişti.
They had a revelation, just like Mohammad.
Orası vahyin indiği yer.
It is the ground of the revelation.
Öğlen ve ikindi namazının ardından,... peygamber, ashabına Kur'an'dan şu ayetleri okudu :
After having guided the prayer of midday and the afternoon, The Prophet recited them the ultimate revelation of Coran :
Bir Freudyen vahiy, Avner oldu.
It was a Freudian revelation, Abner.
- Revelation Gazebo, bilirsin ya.
- Revelation Gazebo, you know?
Bay Kohler, Paraguay'da Naziler olduğunu öğrenmek sizi belki şaşırtmış olabilir, ama emin olun bu benim için yeni bir haber değil.
Mr Kohler, it may be a blinding revelation to you that there are Nazis in Paraguay, but I assure you, it is no news to me.
Kötülüğün güçleri zafer kazanmış gibi görünüyor. Fakat iyilik kazanacak. Kutsal Kitap'ın yazdığı gibi.
Forces of evil may seem to overwhelm us and be triumphant, but goodness will prevail, for it is written in the Book of Revelation.
Kutsal Kitap'ın açıklamasına göre on kral...
The Book of Revelation says the ten kings
Yeni Vahiy kısmı.
In the New Testament, there is a Book of Revelation.