English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ R ] / Risk

Risk traducir inglés

22,043 traducción paralela
Daha fazla risk almaktan korkuyoruz.
We've all become so scared to take any risks anymore.
Risk almazsan nasıl yapacaksın ki?
How can you if you're not willing to take risks?
Rahim duvarını parçalama riskin var. İç kanamadan ölebilirsin.
You risk tearing your uterine wall, the internal bleeding could kill you.
Bazı düşük riskli, getirisi çok olan.
Some low risk, high yield.
Tekrar soruyor olabilirim ama nedir şu lanet şifre?
Now, at the risk of repeating myself, what's the goddamn login?
Ama kafana estiği gibi davul çalmaya devam edersen orkestranı kaybedersin.
But when you march to the beat of your own drum, you risk losing'the band.
Şuanki değerimizi kaybederiz.
We risk losing our current valuation.
Tabii ki de hepimiz için riskli ama yine de mümkün, değil mi?
Of course there's a risk, for all of us, but it's possible, right?
Kıçımın tekrar tekmelenmesi riskini alarak seni son iki aydır bir o tarafa bir bu tarafa sıçarken seyrediyordum.
Well, at the risk of getting my ass kicked again, I've been watching you over the last two months just flip-flop, back and forth.
Dinle, her işte bir risk vardır.
Listen, in every business deal there is risk.
Bunun bir risk olduğunu bilmen gerek.
I need you to know it's a risk.
Özel kamyonların kullanılmasının öngörülemeyen tehlikelerin... riskini azaltacağına inanıyorum.
I believe that the use of private trucks will lessen the risk of unforeseen dangers.
Risk?
Risk?
Risksiz 20.000 $ ve bir polisin müdahil olmasına inanırlar.
- They'll believe $ 20,000 no-risk dollars and a visit from a cop.
Duygularımı bir kenara bırakıp düşük riskli bir görev var mı bakacağım.
I'll put out feelers, see if there are any low risk assignments.
Beklenmedik bir durum olduğunda, senin kefil olman pek bir şey ifade etmeyecek.
At the risk of appearing unkind, I cannot stress how little your vouching for him means to me.
Hayatını bu yozlaşmış ihtiyar için mi riske ediyorsun?
You'd risk your life for this broken down old thing?
Neden riske atayım ki?
Why risk it? There is no upside.
Güvenli ve korkak olmayı mı seçer, yoksa cesur olup her şeyi riske atmayı mı?
Does he choose safety and cowardice or does he opt for courage and risk everything?
Evet, FBI'ın soruşturmasını riske atamayız.
Yeah, we can't risk derailing the FBI's case.
Pastel boyalar da bile var. Boyarken dikkatli olun.
Even in crayons, so color at your own risk.
Güvenlik riskisin.
You're a security risk.
Almaya değer bir risk olduğunu söylüyorum.
And I say it's a risk worth taking.
Polisi çağırmak, komşularımızın hayatını riske sokabilir.
Beckoning the police would put the lives of our neighbors at risk.
Başka bir şeyi göze alamazdım.
I couldn't risk another.
Söyleyeceklerim biraz katı gelebilir ama dürüst olacağım.
At the risk of sounding cold-hearted, I'll be blunt.
Öyle bile olsa şu an onlarla karşı karşıya gelme riskini göze alamayız.
And even if they are, we can't risk going toe-to-toe with them right now.
- Aldığınız riski biliyordunuz.
- You knew the risk you were taking.
İnsanların seni az çok tanıyor. Yani daha riskli değil mi?
Your profile's risen, which means more risk, you know?
Hâlâ hayatını seninle olmak için tehlikeye atacak başka bir kadın.
Yet another woman who'll risk her life to be with you.
Risksiz değil Tim. Bunu söylemem gerekir.
It's not without risk, Tim...
Bebekten risksiz bir şekilde kurtulabileceğini söylemişti.
He said he could get rid of the baby without no risk.
Klasik topun riski budur, evet.
That is the risk of a classic ball, yeah.
Onu bulundurman seni tehlikeye atıyor.
Just possessing it puts you at risk. So, make sure that...
Hiçbirşeyden ödün vermemeliyiz.
Can't risk being compromised.
Bu riske değmezdi.
It wasn't worth the risk.
- Hayır, kesinlikle olmaz, tamam mı?
- No, absolutely not, okay? We can't risk it!
Büyük bir tehlike devasa bir risk ama buna değecek.
It's a huge danger, a gigantic risk, but it's worth it.
- Risk alma, tutku...
- Risk taking, Passion...
Risk yokmuş gibi davranmak aptalca olur.
It'd be foolish to pretend there's no risk.
Özenle planlar, kârı maksimuma çıkarır, riski en aza indirirlerdi.
They planned meticulously, maximizing profit, minimizing risk.
Çocukların hayatını nasıl riske atarsın?
How could you put the children's lives at risk?
Evet. Ama baskı sizi risk almaya zorlar.
But pressure will force you to take risks.
Birileri sizi görebilir.
You can't risk being seen, sir.
Bu isim değişikliği törenini yaparak hayatını tehlikeye atıyorsun.
You're taking an awful risk, going ahead with the renaming ceremony with your life in danger.
O istasyona biz olmadan gidersen bundan çok daha fazlasını riske atıyor olacaksın.
You get on that station without us you'll risk losing a whole hell of a lot more than that.
Her şeyin yolunda olduğunu, şirketler arası bir savaş çıkma riski olmadığını söylersen, gemimize geri dönüp kendi yolumuza gideriz ve bizi bir daha görmezsin.
Tell me everything's fine... That there's no risk of a corporate war, and we'll get back on our ship, go on our merry way, and you'll never have to see us again.
Bir de, benim alabileceğim bir riski başkasının almasına izin verdiğim için kendimi suçlu hissediyorum.
I also feel guilty at allowing someone to take a risk that I myself could assume.
Bu gemideki her gün bir risk.
Every day on this ship is a risk.
Eğer birisi gemiye bomba sokmayı başardıysa yasaklı bölgeden geçirerek yakalanmayı göze almış olamaz.
If someone managed to get a bomb on board there's no way they'd risk getting caught by trying to sneak it into a restricted area.
Ama riskli bir iş.
But there's a risk.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]