Routine traducir inglés
4,770 traducción paralela
Tüm gün yoldaydık ve şimdi bu bürokrasi berbat bir durum oluşmasını sağlıyor.
Um... We have been on the road all day and this is strictly routine dot the I, cross the T kind of thing.
- Rutin kan testi.
Routine blood sample.
- Rutin kontroller, ben istedim.
- Routine checkup, at my request.
Elinizdeki sorun gibi vakalarda tamamen normal bir prosedür bu.
It's routine if there's an abnormality like yours.
Birkaç rutin soruyu cevaplamak için eve gidebilir miyiz?
Could we go into the house, just go through a few routine questions?
Artık günlük rutinim pompalamak, sabahları ilaç içmek ve geceleri de Jeloqing yapmak.
SO, MY DAILY ROUTINE IS PUMPING AND PILLS IN THE MORNING AND JELQING AT NIGHT.
Hindi gününü dönüşümlü olarak idare ediyorduk.
This tag team turkey day became our routine.
İkinci kurban Rango, dükkânı olan diğerinin iki katı süredir neredeyse her gün aynı rutin hayatı yaşıyormuş.
Victim two, Rango, owned a convenience store for about twice as long, and he had pretty much the same routine every single day.
Rutin denetleme.
Routine inspection.
- Rutin tahkikat Bay Clark.
Just a routine inquiry, Mr. Clark.
Bir gün seni normal bir göreve göndereceğim ve elinde bir teoriyle gelmeyeceksin.
One day I'll send you out for a routine enquiry and it'll turn out to be just that.
Gary, yaralı alkolik kuş rutinine kanıyor seni kurtaracak kadar iyi bir adam ama biliyorum ki onu ele geçirmeye çalışıyorsun.
Gary is buying your wounded-bird drunk routine, and he's a good-enough man to try to save you, but I know that you're just trying to get your hooks into him.
Jandarma helikopteri olay yerinden geçerken rutin kontrol yapmış.
The gendarme's helicopter made routine contact as he drove from the scene.
Hayatımdaki tek değişmeyen şey bu.. 59 00 : 02 : 41,427 - - 00 : 02 : 43,962 ve bu rutinlik beni beynimin her köşesinde 60 00 : 02 : 43,963 - - 00 : 02 : 46,798 pusuya yatmış bekleyen acımasız karanlıktan koruyor. Ayrıca, hala cupcakeleri lokantada satıp fazladan para kazanmamız lazım.
It's the only constant in my life, and the routine distracts me from the relentless darkness that lurks in every corner of my thoughts.
Fast-food'un normal rutininiz olduğunu biliyorum.
I know fast food is the normal routine around here.
Tıpkı eski zamanlardaki gibi.
Routine feels good.
Saf, otobüsten yeni inmiş ayaklarıyla her istediğini elde ediyorsun.
You play this naive, just-off-the-bus routine to get exactly what you want.
Ama kartellerde o kadar çok yapılıyordu ki kimsenin aklına gelmedi.
It's gotten to be so routine with the cartels that no one thinks twice about it.
Düzenli bir program çocuklara güvenlik hissi verir.
A regular schedule or routine gives children a sense of security.
Bebek ölmüştü. Ona Awen ismini verdi.
She insisted on keeping the nursery and going through the whole routine... feeding, changing nappies.
Onun dışında, dokuz ay sonraki rutin muayeneye kadar seni bir daha görmek istemiyoruz.
And I'll see you again only when routine inquiry about nine months.
Bugün her sokak biraz daha karanlık, her rutin arama da hiç rutin çıkmayabilir diye düşünün.
Think of today as each alley is a little darker, and every routine call... may not be routine at all.
Wallace Rourke'a genel bir geçmiş kontrolü sırasında rastladım.
Uh, I came across Wallace Rourke after a routine background check.
Servis yapan bir kız olarak, her gün ne olduğunu biliyor musun?
As a serving girl, you know the routine?
- Akrabalık rutinini.
The kinship routine.
Güvenli bir yer, bir rutinimiz, protokolümüz olacak bir yer.
Someplace safe where we have a routine... A protocol.
Rutinini bilince Amanda için kolay olmuştur.
Once she knew his routine, it was easy.
Yada bu günlerde sık sık telefonla mı görüşeceksiniz?
Or are you just doing the heavy breathing phone routine these days?
Anlaşılan tüm gardiyanların günlük rutinini ezberlemiş. Ve tüm kameraların yerlerini. Hepsini temizlemiş.
Looks like he memorized every guard's routine, as well as the placement and the sweep of all the security cameras.
Yarın Auggie Anderson'un güvenlik kayıtları hakkında normal bir soruşturma açılacak.
Tomorrow the D.O. will begin a routine investigation into Auggie Anderson's security clearance.
Küçük Beyefendi'94'te bana kazandıran şovu öğreteceğim sana.
I'm gonna teach you my winning routine from Junior Mister'94.
O yüzden de yıkılan bir şov hazırladık... Eski usul klasla yeni usul parıltıyı bir araya getirdik.
That's why we came up with a kick-ass routine that combines old school class with new school flash.
Cory'nin günlük rutinine baktık.
We took a look at Cory's routine.
Sürekli yaptığim bir hareketim vardır ve ortalığı yıkar.
I've got a routine that I always do and it kills.
Ama bu firketeleri düzgün yerleştirmezsem hareketlerini yaparken topuzun bozulup seni engelleyebilir.
But I don't get these pins just right, your bun could fall out during your routine, and it could mess you up.
Yer hareketlerinde bol şans, canım.
Oh, and good luck on your floor routine, sweetie.
Denge kalası hareketlerinde başarılar, tatlım.
Hey, good luck on your balance beam routine, sweetie.
Rutinimi tamamlayamadım bile.
I couldn't even get through my routine.
Rutinin mi var?
- Oh... - You have a routine?
Bu video bu sabah 08 : 1 6'da Stracuse yakınlarındaki milli hava koruma üssündeki insansız hava araçları çalışmaları.
This is the video feed off a drone on a routine training run from an air national guard base near Syracuse at 8 : 16 this morning.
Eğer Facebook sayfalarını da görüntülüyorlarsa,... bu da gizlice izleme olurdu, ama bu yalnızca rutin bir izleme.
And if they were monitoring their Facebook pages, then that would be spying, but this was just routine monitoring.
Her gece içmek bizim için rutin.
To drink every night is our routine.
Parsons rutin incelemeleri yapıyor.
Parsons is simply conducting a routine investigation.
- Rutin bir test.
- Just routine.
Rutin prosedürüymüş.
He said it's a routine procedure.
Bayan Lanten'in Ross'un "zevk-i sefa" olayı konusunda ne düşünüyor, merak ediyorum.
Wonder how Mrs. Lanten feels about Ross'"beers and broads" routine.
Ve çok geçmeden, tek ortak özelliğinin sıradan işler olduğunu anlarsın.
And before long, you realize all you have in common is the routine.
Şimdi yapmanı istediğim şey onun rutinini bozman.
Now, what I need you to do is break up his routine.
Bu "Yalnız Kovboy" * ayakları her ne kadar onurlu hissettirse de bir gün ölümüne sebep olacak.
Yeah, the Lone Ranger routine, it might feel noble but it's gonna get you killed one day.
Şampanya şişeleriyle jonglörlük yapmasını ve dans eden ayıyı yapmasını mı istiyorsun?
Do you really want him juggling champagne bottles and doing his dancing bear routine?
O rutin bir şeydi.
That was routine.