English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ R ] / Runs

Runs traducir inglés

9,575 traducción paralela
Ufak bir kız kapıdan geçti.
A little girl... she runs through the door.
Bitince gerek olursa bir tane daha veririm.
When it runs out, I'll give you more if need be.
Nükleer fisyon ile çalışıyor.
It runs on nuclear fission.
Sanırım hapishane modası bayağı ufaktan gidiyor.
Oh, I guess prison fashion runs really small.
Hatta kendi düzenlediği toplantısını yönetiyor.
Even runs her own meeting.
- O kaçarken Jethro Tull'dan "Locomotive Breath" i çalacağım.
I'm gonna play "Locomotive Breath" by Jethro Tull while he runs.
- Aileden geliyor.
- Runs in the family.
Burası, eski bir lağım tüneline açılıyor.
This runs to an old sewer tunnel.
Kurbanın gözleri oyulup çıkarılmış. Hademe katili görmüş ve adam camdan atlamış.
Victim's eyes were cut out, janitor runs in just as the killer jumps out the window.
Koşarken yarattığı enerjinden oluşan şimşekleri fırlatacak.
Barry's gonna hurl lightning from the energy he creates when he runs.
Gerçekten öyle çünkü bütün vücudumuzu çalıştıran büyük, delikli, yapışkan bilgisayarı düzeltiyorum.
It's very cool, actually, because I fix the big, squishy, slimy computer that runs your whole body.
Bir koşu gidip alır mısın?
Runs itself?
Ek desteğe ihtiyacı olan çocuklar için bir program yürütüyor.
He runs a program for kids who need extra support.
Bütün gün paketle koşuyor.
¶ He runs with the pack ¶ ¶ All day long ¶
Lizard'ın mekâna döndüğümde stop lambası onarılmış bir motosiklet bekliyordum.
When I go back to Lizard's I'm hoping for a bike that runs smooth, has a new taillight.
Küçük bir çocuk ve benim küçükken tren setiyle oynadığımızı hatırladım.
When I was younger, I remember playing with some kid with a toy train that runs on rail tracks.
O benden daha hızlı koşuyor.
He runs faster than I do.
Normal bir adam halka açık bir yerde çalışır.
A guy runs into you in a public place.
İsyan şu an Commodore 64 üzerinden çalışıyor değil mi?
Mutiny currently runs exclusively on commodore 64s, right?
Eğer İsyan ATT modemi üzerinden bağlanan, UNIX işletim sistemli bilgisayar sağlarsa sanırım düşük bir fiyat ayarlayabilirim.
If mutiny could port to a machine that runs unix, Say the new att box, i think i could justify a lower price.
Londra'nın güneyinde, fakirlerin hepimizin hakettiği şekilde sevgiyle bakıldığı bir hayırsever hastanesi işletiyor.
He runs a charitable hospital east of London where the poor are treated with the love and respect we all deserve.
East End'de bir tür hastane işletiyor.
He runs a hospital of some kind in the East End.
Tatlı Thames yavaşça akıyor.
Sweet Thames runs softly.
- 37 home run.
- 37 home runs.
- Yani Stone elbisenin içinde kalırsa... -... havasız kalacak, çıkartırsa da ölecek.
So, if Stone keeps the suit on much longer, he runs out of air, and if he takes it off, he's dead.
Condé'nin ordusunun yarısı kaçmış olsa da,, hala sayıca üstünler.Adamlarımız yetersiz.
Even if half his army runs, Condé still outnumbers us. Our men will balk.
Babanın işleri nasıl yönettiğini biliyorum.
I know how your daddy runs things.
Aktaion'un başındaki adam.
He runs Aktaion.
Aktaion için çalışıyor.
He runs Aktaion.
Kubbe havasız kalana kadar fazla vaktimiz yok.
We can't have much time before the dome runs out of air.
Acım çok derinde olduğundan mücadele gücümü kaybettim.
I've lost the will to fight, as the pain runs too deep.
Bir öyle bir böyle.
She runs hot and cold.
Ama havasında olduğunda çokta ateşli olur, di'mi?
But when she runs hot, she runs really hot, right?
Olunca bana haber ver.
Let me know when it runs.
Çocuk yaşlı kadının çantasını çalmaya çalışıyor, şüpheli bunu görüyor ve çocuğu öldürüyor.
Kid tries to steal an old lady's purse, unsub runs up on her, kills the kid.
Seni daha büyük bir şeyin denemesi koşusu için ilmekliyorlar.
They're sticking you in as test runs for something bigger.
"Deneme koşusu" derken?
Test runs?
- Her neyse, bu buluşmaları kim yönetiyor?
Who runs these meetings anyway?
Doğru, yani Ayer ailesi kışın evde yokken birisi onların bodrumunda tünel açma malzemelerini çalıştırdı.
Right, so someone runs tunneling equipment out of the Ayers'basement while they're away for the winter.
Tam Claire Renziger'in bodrumundan geçiyor.
Runs right past Claire Renziger's basement.
Ama Brotherhood'dan adamlar içeride.
Perhaps, but the Brotherhood runs lock up now.
Trafik bugün sorunsuz işliyor.
Traffic runs smoothly today.
Kahve istediği halde kahve içinde para.
Then he told me he wanted coffee, runs out of money there again.
Rosedale'de aile terapisti olarak çalışıyor.
Runs a family therapy practice in Rosedale.
İpler hâlâ Luciano'nun elindeydi ama Costello ve Genovese onun emirlerini uygulayarak işlerin tıkır tıkır yürüdüğünden emin oluyorlardı.
Luciano's still calling the shots... but Costello and Genovese carry out his orders, working together to make sure the business runs smoothly.
Mafyanın işinin tıkır tıkır yürüdüğünü garantiye almak için yozlaşmış politikacılar ve kanun güçleriyle bağlantılarını kullanırdı.
using his connections with corrupt politicians and law enforcement to ensure the Mob's business runs smoothly.
En son Pamela'yı 19 : 30'da aramış.
He runs Homeland now, and he was the target of the recent attack.
Onca yıl geçtikten sonra, namus söz konusu olmaya başladı.
After all these years, prudishness runs deep.
Şu uçağın büyüklüğüne bir bak, her yere baktınız mı?
Runs the length of the plane. And you looked everywhere?
Hepsi unutulup gidiyor Doktor.
It all just runs out, Doctor.
- Kaçıp giden adamsın sen.
- You're the man who runs away.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]