Rüzgarlar traducir inglés
839 traducción paralela
Ve bunların sonucu olarak, rüzgarları da mı kontrol ediyor?
And as a byproduct of all that, he's controlling those winds?
"Geceleyin, dağlarda rüzgarlar uluyor."
"At night, the winds howl in the mountains."
Sert rüzgarlar, nefretimi körüklemek için!
A blast of wind to fan my hate!
Bitkiye aşinasınızdır belki, taç yapraklarını açmadan önce ılık günışığını ve hafif rüzgarları bekler.
Perhaps you know the plant, how it waits for the warm sunshine and soft winds before it unfolds its petals.
Bu rüzgarların dindiği bir gün.
Someday when this all blows over.
Bayan Mottram'ın çay partisi için içeri girdiğinde Karayiplerin tüm rüzgarları esiyor gibiydi.
When you walked into Mrs. Mottram's tea party... it was like all the winds of the Caribbean.
- Esen böyle soğuk rüzgarlar görmemiştim.
- The toughest house I've ever seen.
Uğuldayan rüzgarlar...
Whistling winds...
Ve soğuk rüzgarlar esiyor
And wintery winds are blowing
Fırtına rüzgarları esiyor, seyirciler uluyor.
Storm winds blow, the audience howls.
Ben Sibirya rüzgarlarının kökünü kazımayı, ya da yok etmeyi umuyorum.
I hope the Siberian winds don't uproot, break or freeze it.
Sibirya rüzgarlarının kökünü kazımayı umuyorum, ve onu kırmak ya da dondurmak.
I hope the Siberian winds don't uproot, break or freeze it.
Gecenin rüzgarlarını ve yağmurun tokadını yiye yiye, yüreğin yıpranmaya başlıyor.
Your heart gets frayed, lashed by the night winds and rain.
İster bırakın rüzgarların başını saldırsınlar kiliselerin üstüne, ister dalgalar şahlansın, parçalayıp yutsun tüm gemileri,
Though you untie the winds and let them fight against the churches ; Though the yesty waves confound and swallow navigation up ;
Essin ölüm rüzgarları!
Blow, wind! come, wrack!
İyi rüzgarları yakalayacağız, hızlı bir yolculuk,... sonra da bütün gün kumar oynayabileceğiz, değil mi, Hawkins?
We'll have favorable winds, a quick passage, and gold enough to play duck and drake with ever after, hey, Hawkins?
dürüstçe söylemek gerekirse rüzgarlar adil davranır ve sorun yaşamazsak... size ilk bahardan önce varacağımızı söz veririm.
With fair winds and all the canvas we can carry I think I can promise you that we'll have you home before the first robin.
Bak bana Cicero, ben çok fırtınalar gördüm. Meşeleri söktüğünü gördüm hırçın rüzgarların. Azgın okyanusları gördüm köpükler içinde gemi azıya almış bulutlara karşı.
O Cicero, I have seen tempests, when the scolding winds have rived the knotty oaks, and I have seen the ambitious ocean swell and rage and foam, to be exalted with the threatening clouds.
Adı Savaş Rüzgarları.
That's War Winds.
Eğer kızınız da uygun görürse, aygırınız Savaş Rüzgarları'nı almaya geldim.
I came to buy your stallion, War Winds, if your daughter doesn't mind too much.
Bay Benedict'e Savaş Rüzgarları'nı ben satayım.
Let me sell Mr. Benedict War Winds.
Ya Savaş Rüzgarları, ya ben.
You see, it's either War Winds or me.
Savaş Rüzgarları'na biniyormuş.
She was riding War Winds.
Melek soğuk rüzgarlar estirir.
Angel make the wind blow cold.
Şimdi kuzey rüzgarları esiyor.
And now the mistral is blowing.
Ve Fırtınalar Burnunda güçlü rüzgarlar vardır.
And it's mighty drafty round the Cape of Storms
Sonsuza kadar rüzgarlar arasında dolanmak zorunda.
Has to wander forever between the winds.
Sen rüzgarlarınla estin ve deniz onları kapladı!
Thou didst blow with Thy winds, and the sea covered them!
Gemini Colossa adasına sürükleyen rüzgarlar, o kıyıda bir sürü gemiyi paramparça etti.
The winds that drove your ship to the island of Colossa have wrecked many vessels on its shores.
Şeytan adasında rüzgarlar ve deniz güçlü.
High winds and seas surround the demon island.
Bu evi onardık çiftçilikleri, rüzgarlar ve hava durumu hakkında bir şeyler öğrendik.
We fixed up this house... learned something about their agriculture, the winds, the weather.
Sadece alize rüzgarlarının yelkenlerini doldurması yeterliydi.
He only needed the feel of the trade wind and drawing of the sail.
256. gün. Olağanüstü rüzgarlar, aynen ortaya çıkışları gibi, aniden yok oldular.
256th day... the phenomenal winds vanished as abruptly as they came.
Çekirgelere, güçlü rüzgarların yaptığı gibi siz de Calvera'dan kurtulmalarına yardım ettiniz.
You helped to rid them of Calvera, the way a strong wind helps rid them of locusts.
Yapamayız, rüzgarlar bizi kanyonun dibine yapıştırır.
We can't, the winds will bash us into the bottom of the canyon.
Ama savaşçılara ve atlara ihtiyacın kalmadığı esen barış rüzgarlarının ağaç yapraklarını bile alıp götüremediği bir dönemde yiyecek bulmak bile büyük mücadele gerektiriyordu.
But in an era no longer in need of warriors or horses, so peaceful that no wind even rustled the leaves on the trees, it was a constant struggle simply to find a meal.
"Bu, rüzgarların da yardım ettiği bir rotaydı."
That was the course with favoring winds.
Ve evrende göç hayatı çok doğal,... Dünya'da rüzgarlar tarafından bitkilerin tohumları yayılıyor.
And Life immigrating in cosmos is as natural as spreading the plants seeds by the wind on Earth.
Eğer şafağın rüzgarlarına asılsam... ve denizin derinliklerinde yaşasam... yine de elinin ağırlığını üzerimde hissederdim.
If it rode the winds of the dawn and lived in the sea, it would feel the weight of your hand on me
Yok edici rüzgarlar esiyor.
The winds of destruction blow.
Ah şu çöl rüzgarları.
Oh, these desert winds.
Onun canına karşılık, bizlere açık rüzgarlar ve iyi bir yolculuk ver.
Give us fair winds and a prosperous voyage in return for her young life.
- Rüzgarlar, ondan ve sizden yana olsun madam.
May the winds be favorable to her and to you, Madame.
Ani ateş parlamaları ile basınç dalgasının... yanan ocakları körüklemesi sonucu... fırtınanın merkezinde oluşan yangınlar, ısının artmasına ve havayı emerek... saatteki hızı 185'yi aşan... rüzgarlar oluşmasına neden oluyor.
Within its centre, the rising heat from multiple fires, caused by both the heat flash and the blast wave upsetting stoves and open furnaces, is sucking in ground-level winds at speeds exceeding 100 miles an hour.
Alize rüzgarları denizi okşarken
While the trade winds caress the sea
Hangi yelken rüzgarları keşfeder ve hangi dümen yolumuzu bulur?
What sail shall discover the winds, and what rudder find our course?
"Beyaz otobüs Kırmızı yapraklar Sertçe esen rüzgarlar"
"White bus through red leaves and brisk breeze..."
- Rüzgarları kontrol ettin mi?
- Did you check prevailing winds?
Eski bir dünya, şimdi buzul kaplı çorak bir arazi ve gezegende ölüm rüzgarları esmek üzere.
Orbiting Psi 2000, an ancient world, now a frozen wasteland about to rip apart in its death throes.
Rüzgarlar traş bıçağı gibidir.
Winds like a handful of razor blades.
Her zaman güneş batsa da ve her zaman soğuk rüzgarlar çöllerde esip savursa da hala o kızılderililerin kanı vardır orada. Onu anlatan kızılderililerin. Pearl Chavez'i anlatanların.
For when the sun is low... and the cold wind blows across the desert... there are those of Indian blood... who still speak of Pearl Chavez... the half-breed girl from down along the border... and of the laughing outlaw... with whom she here kept a final rendezvous... never to be seen again.