English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ R ] / Rüzgârlı

Rüzgârlı traducir inglés

163 traducción paralela
Tanrım, çok rüzgârlıydı.
Oh, and it was so windy.
Küçük olmalılar çünkü Cod Burnu çok rüzgârlıdır.
There have to be little, there is so much wind in Cape Cod.
Rüzgârlı bir nisan akşamında Washington Meydanı'nı asla göremeyebilirim.
I may never see Washington Square on a windy April night.
Bir tane bile tutamadım. Rüzgârlıydı.
Not one bite : too much wind.
Bir gün yağmurlu, bir gün rüzgârlıdır.
one day it's the rain, the next day the wind.
Gerçekten rüzgârlı ovanın ötesinde gözden kayboldu mu?
Had he really disappeared beyond the windswept plain?
"Rüzgârlı Şehirde Araştırma."
"Search in a Windy City."
Yaşamın beşiğinin üstündeki bu rüzgârlı tepebaşında bir çift korkuluk gibi.
Like a couple of scarecrows on this windy hilltop..... over the cradle of life.
- Ama biraz rüzgârlıymış.
- A bit drafty though, are they?
Rumpletweezer, Dinky Tinky dükkânını işletirmiş. Rüzgârlı çalılığın kenarındaki sihirli kavağın altında Dingly Dell'deki sihirli açıklığın gölgesinde.
Rumpletweezer ran the Dinky Tinky shop in the foot of the magic oak tree by the wobbly dumdum bush in the shade of the magic glade down in Dingly Dell.
Hiç yüksek ve rüzgârlı bir tepede durup meşe palamutlarının düşüp yuvarlanmasını dinlediniz mi?
Have you stood on a high and windy hill... and heard the acorns drop and roll?
- Rüzgârlı.
- Windy.
Rüzgârlı ovaları olan Oklahoma'dan geliyor.
Oklahoma, where the wind comes sweeping down the plains.
Rüzgârlı hava daha iyidir.
It's rather windy
"Rüzgârlı tepeleri aştığımız" "O an gelmemişken daha"
Until we pass through the windy wood Kaze no mori wo nukeru made wa
Çok rüzgârlı galiba!
So windy!
Ve unutmayın, Morrie'nin perukları rüzgârlı kasırgada test edilmiştir.
And remember, Morrie's wigs are tested against hurricane winds.
Hava rüzgârlı.
Fans in this weather.
Küçük bir botla rüzgârlı bir havada dışarıda olmaya ne dersiniz?
How about when you're out on a small boat on a windy day?
Rüzgârlı Şehir'de neler oldu, Frank?
What happened in the Windy City, Frank?
Karanlık ve rüzgârlı bir gecede tüccarın oğlu çobanın değerli enstrümanını çalmış. Ama flütü eve götürdüğünde onu çalamamış.
" The merchant's son stole his precious instrument, but when he took that flute home, he couldn't make it play.
Chicago ; rüzgârlı şehir.
Chicago, the windy city?
- Evet. Son günlerde çok rüzgârlıydı.
It's been rather windy lately.
Rüzgârlı Şehir'de adettendir yalnız seni evine alana bahşiş bırakırsın.
Of course, here in the Windy City it's customary to tip people who let you into their home.
Biraz rüzgârlı... Bir hırka alayım.
A little brisk.
Rüzgârlı şehirde saat 6 : 30 ve trafik şimdiden dolup taşıyor.
It's 6 : 30 a. m. in the Windy City, and traffic is already bumping'and grindin'.
Rockerfeller Plaza'da fotoğraf çekiyordum. Çok rüzgârlı bir günde.
I was doing a photo session in Rockefeller Plaza on a very windy day...?
Hava rüzgârlı olduğunda, dinleyebileceklerdir!
They will... when it's windy!
Rüzgârlı, güneşli ya da yağmurlu olduğunda.
When it's windy, or sunny, or rainy.
Buz gibi rüzgârlı ve karlı havayla kurumuş 3 km yüksekte likenler yükseliyor.
Two miles high lichens rise seared by icy winds and winter snows
86. kat biraz rüzgârlı özellikle helikopterler indiği zaman.
Gets a little breezy 86 floors up, especially when the helicopters are landing.
Hava çok rüzgârlı olacak gibi görünüyor.
Looks like it's gonna be really windy.
Rüzgârlı tepenin üzerinde derin sessizlik ; ağaçları eğen narin rüzgâr.
Hush'd on the hill the breeze ; Scarce by the zephyr the trees softly are pressed
Bugünlerde hava çok rüzgârlı.
There's a strong wind these days.
- Sayılmaz. - Üstünde sarı bir rüzgârlık mı vardı?
- Yellow windbreaker?
Otuzlu yaşlarının sonunda, üstünde sarı bir rüzgârlık olan beyaz bir erkek miydi?
White male, late 30s, yellow windbreaker? Yeah.
Rüzgârlı bir yere tırmanırlar, uzun bir kese oluşturur ve gizlenmek için bir paraşüt gibi kullanırlar.
They climb up to a windy side, make a long piece of sac use it like a parachute to take the disguise.
"Rüzgârlı tepelere hafifçe dokundum..." "Kuşların şarkı söylemediği, kartalların bile uçmadığı."
I've topped the windswept heights with easy grace where never lark, or even eagle flew.
Annem çok rüzgârlı dedi.
Mom says it's too windy.
" Kasım'daki rüzgârlı bir gecede,
" On a windy night in november,
Her sene Cadılar Bayramı'nda, dolunay çıktığında ve hava rüzgârlı olduğunda Eski Bayır Yolu'nda ruhları arayan George Staub'u görebilirsiniz.
Every Halloween, when the moon is full and the wind is high... you might see George Staub on Old Ridge Road...
Harika bir gün. Rüzgârlı. Aradım, gidebileceğimi söylediler.
I called ; they said I could go.
Rüzgârlı Vadi Bağları
"Windy Valley Vineyards."
- Rüzgârlı bir sonbahar akşamıydı. Morey üstteydi.
It was a brisk fall night, and Morey was on top.
Havanın nasıl olduğunu soran olursa, rüzgârlı diyip geçin.
That's great, and if anyone ask how the weather is, say'windy'.
Hem burası epey rüzgârlı.
It's draughty too.
Sence de biraz rüzgârlı değil mi?
It's a bit drafty, don't you think?
Rüzgârlı şehirde saat 6 : 30...
It's 6 : 30 in the morning in the Windy City...
- Sarı bir rüzgârlığı mı vardı? - Evet.
Yeah, you know.
Sadece hava soğuk ve rüzgârlı olduğunda.
- Only when it's cold and windy. - And you live in Chicago, huh?
* Rüzgârlık da mı bununla geliyor?
The windbreaker?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]