Sadık traducir inglés
9,874 traducción paralela
Ülkemde bir tane bile sadık hizmetkârım yok, sadece sadık köpeklerim var.
No loyal servants exist in my court, only faithful dogs.
Ben sadık bir kuldum...
I was a loyal subject...
Ağabeyimden habersiz onu getirmek için gönderilen adamlar benim soyumdan... bana sadık.
Unbeknownst to my brother, two of the men sent to retrieve her were from my sire line, loyal to me...
Bu Anton, çok sadık ve çok tehlikeli bir arkadaş.
This is Anton, a very loyal and very dangerous friend.
Yüksek rütbeliler arasında sadık takipçilerin var.
You have a loyal following among the high-ranking officers.
Azılı bir asi olsanız da, nereye inersek inelim anlaşmaya sadık kalacaksınız.
And though you are a notorious mutineer, you remain under contract no matter where we land.
Hepinizi İngilizlere karşı korurum. Karşılığında hepiniz, Narrangansett'e karşı sadık olacaksınız.
_
Diyelim ki Lily ve benim sadıklık konusunda bakış açımız benzer.
Let's just say that Lily and I have similar views on loyalty.
Julian sanki kendi sadık çocuklarıymış gibi Lily'nin kafirlerine bakıyor.
Julian treats Lily's heretics like they're his own royal children.
Seni uzun zaman boyunca ruh ikizinden uzakta tutmak için kafa yoran bu kadına bu denli kör sadık olman karşısında bayağı irkildim.
♪ Oh ♪ And my mind is boggled by this blind devotion you have for Lily, when the woman mused up an idea to keep you away from your soulmate for what,
Benim canım, sevgili, sadık kardeşim.
My sweet, darling, loyal sister.
Tanrı cennetinden sadık kulları Uhtred ve Mildrith'merhametle baksın.
May God in his heaven look down with mercy upon his devoted servants, Uhtred and Mildrith.
Wessex'in erkeği olarak Kral'ına sadık kaldın mı?
You're a man of Wessex
Tamir, General'i plana sadık kalması için ikna edebilir.
Tamir could convince the general to stick to the plan.
Değil, ama onun adına eylem yapan sadık müritler olabilir.
No, but that doesn't rule out devout followers doing it in his name.
"Sadık liderimiz ve olgun vücudu otoriter bir el isteyen..."
" Are sparks flying between a loyal leader
- Ama sadık bir heriftir.
But he's a loyal little son of a bitch.
Alfred'e babamla ikimizden daha sadık olan başka biri yoktur!
No man has been more loyal to Alfred than my father and I!
Plana sadık kaldık. Gayret ettik ve- - - Bugün kimse ölmedi.
We stuck to our plan, we were diligent, and...
- Sadık Dost filminden bile daha acıklı.
This is sadder than Old Yeller.
Ben yazsaydım, temaya sadık kalırdım.
Well, if I was writing this, I would fall back on a theme.
Çok sadık bir asker.
She's a loyal soldier.
Merhaba, sadık takipçilerim.
Hello, loyal followers.
Ve tüm bunlar sadece bir kişinin sayesinden oldu. Güçlü, cesur ve sadık.
And it is all because of one person whose strength and courage and loyalty
Bana sadık mısın değil misin?
Are you loyal to me or not?
FBI'a sadık olmaya çalıştım ve sonuç olarak babam hastanede.
I tried to be loyal to the FBI, and now my dad's in the hospital.
Ve işte size çılgınca bir ironi,... onun birçok çalışanı wesen idi, ve ona sadık kaldılar. çünkü o, onlara iyi davranırdı.
And here's the crazy irony, though. A lot of his workers were Wesen, and they were loyal to him because he, you know, treated them well.
- Plana sadık kalıyoruz, değil mi?
We're sticking to the plan, right?
Sadık bir vatansever gibi davranıp..... kraldan, kocamın ölümünden faydalanmak!
Posing as a loyal patriot, while taking advantage of the king, my husband's death!
Benim eski sadık dostum...
Good old reliable old...
Bu kutlu vazife için sözünü tutacak mısın? Sözüne sadık kalacak mısın?
Will you be faithful and keep the promises made to you in holy baptism?
Ne sadık bir evlatsın.
Such a devoted son.
Sadık?
Loyal?
Her şeyi görmek istiyorsak programa sadık kalmalıyız.
If we want to see everything, we are gonna have to stick to schedule.
James hem dini anlamda sabırlı ve ayrıca bana da sadık.
James is both religiously tolerant and loyal to me.
Arkadaşlarının ve ailenin önünde sana sadık olacağına söz vermişti.
He's the one who promised in front of friends and family to be faithful.
O zamandan beri hep sadık oldu.
He's been faithful ever since.
Sadık kardeşler.
That's a loyal brother.
Kanadalı olduğumu ve ülkeye sadık olduğumu anlamaları için onlarla buluşmam lazım.
I really need to meet them, for them to understand I am a Canadian, a loyal one.
Langley'deki 12 Aralık sadırısında öldü'uygun olarak'.
Conveniently killed in the 12 / 12 bombing at Langley.
Eve gidip üzgün kardeşimi görüp ona yeni tanıştığı bir kızla ayrılmasını atlatması için yardım etmeye yanıp tutuşuyordum.
I felt a burning desire to get home to my sad sack of a brother so I could help him get over a girl he just met.
Her şeyin oyun. Mildrith'in iyiliği için umarım bu dünyadaki vaktin kısadır.
I hope for Mildrith's sake your time on this earth is short.
Ne yazık ki korkunç kalabalık bir liste.
Commit violent crimes. I'm sad to tell you It is an appallingly populated genre.
Üzücü, çirkin bir durum ama fazla karmaşık bir olay değil.
You know, it's sad, it's ugly, but it's not rocket science.
- Üzgün pandacık.
Aw, sad wittle panda!
Hadi ama, barda telefonuna bakan üzgün kız olma.
Come on, don't be the sad girl at the bar looking at her phone.
Anladık, sevgilin seni ekince üzüldün.
Because we get it. You're sad your little girlfriend flaked out on you.
Üzgün ve kızgınsın bu iyi bir şey çünkü hala insan olduğunu gösteriyor.
You're upset and sad, and that's good'cause it means you're still a person. But right now is not the time to think too hard.
Bundan böyle azıcık bile kederli ya da yalnız hissetmedi.
She was no longer even a little bit lonely or sad.
Eun Bi, artık beni göremeyeceğin için fazla üzülme.
Eun Bi, don't be sad to not be able to see me anymore.
İnsanlar kırıcı konuşuyor diye mi üzgünsünüz?
You're sad that people are mean?