Sakar traducir inglés
1,106 traducción paralela
- Bana bir daha sakar deme.
- Don't ever call me clumsy!
Ne kadar sakarım.
Clumsy of me.
Nasıl bu kadar sakar olabiliyorsun?
How can you be so clumsy?
Nasıl bu kadar sakar olabilirsin?
How could you be so clumsy?
Sakar.
Sloppy.
- Sakar.
- Sloppy.
Ayaklarına dikkat et. Ne kadar sakar olduğunu biliyorsun.
COME ON.
Sakar salak!
Clumsy fool!
Her zaman sakar bir kızdı.
She was always the falling'one.
Seni sakar geri zekalı!
You clumsy idiot!
Her zaman sakarın tekiydin, Dennis Cooper.
You always were a clumsy one, Dennis Cooper.
Sakar işçi sonuna razı gelmeli!
The cobbler should stick to his last!
O sakar savaşçı güç ünitelerini çıkardı.
That clumsy warrior shorted out the power cells.
- Sakar olduğunu düşündüm.
I thought you were a klutz.
Umarım yumurtalarınıza basmamışımdır, kuşçuklar! Ne kadar da sakarım.
How clumsy of me.
Merak etme, o kadar da sakar değilim!
Don't worry you're not dead yet
Ağaç kangurusu, ağaçlarda yaşayan hayvanlar arasında en sakar görünenidir.
The tree kangaroo seems just about the clumsiest climber of all tree-living creatures.
Körler genellikle sakar olurlar
The blind usually tend to stumble
Beni daha iyi tanırsa, sakarın teki olmadığımı görecektir.
If she knew me better, she'd see I'm not a stumblebum.
Beni daha iyi tanırsan, bu kadar sakar olmadığımı görürsün.
When you get to know me better, you'll see that I'm not always stumbling.
Yeni teknisyen çok sakar.
This new mechanic is so awkward.
Pekala, biraz yavaş ve biraz da sakar.
Well, he's a bit slow and a bit awkward.
Evet, yavaş ve sakar.
Yeah, slow and awkward.
bir şeyi kırma! Sakar herif!
Don't break my stuff.
Kahretsin, seni sakar şey!
Dagnabit, you clumsy bonehead!
Ne kadar sakar olduğunu bilirsin.
You know how clumsy he is.
Çok atletik olması gerekmez, sakar olabilir ki bu onu daha da çekici kılar.
Not particularly athletic, perhaps even clumsy, but charmingly so.
Sakar erkekleri severim.
- I like clumsy men.
Tanrı seni sakar yaratmış.
God gave you 1 0 thumbs.
Hay Allah, ne kadar da sakarım.
How silly. I've been clumsy.
Çok sakarım.
I'm clumsy.
Sakar... Öne ilerle.
Cobbler... step forward
Afedersin. Ben hep kaba biri oldum. Ve de sakar.
Forgive me I've always been brutal and clumsy
Sakar biri değildi. On senedir avlanıyordu.
It's odd... he was a crack shot.
Sakar kamera ışıkları gerekli aydınlığı... sağlamaları için duvara çivilenir.
Clumsy photographic lights are nailed to the wall... to provide sufficient illumination.
Ve Ole Madsen sert bir şutla sakar kaleciyi avladı.
And Ole Madsen smashes the ball past the clumsy goalkeeper!
Dinle, az sonra baş komiser gelecek ve beni böyle sakar gibi görmesini istemiyorum.
Listen, the Captain's coming in in a minute... and I don't wanna seem like I got the shakes or anything.
Seni sakar karı seni.
You clumsy woman!
Dikkat etsene, sakar budala!
Hey, look out, you big, clumsy oaf!
Birazcık sakarım da.
I'm a little accident-prone.
- Biraz sakarım da.
- I'm a little accident-prone.
O sakar çocuk.
The spazola.
Gelip çiftliğime bastı... koca sakar ayağını.
Doesn't matter. Along he came and he did put... upon my farm his clumsy foot.
O gerçekten sakarın tekiydi.
He was a real dim bulb.
Çok kayganlar. Ben aynı zamanda sakar biriyim.
And I'm clumsy by nature.
Elizabeth, seni yeni arkadaşım ile tanıştırmama izin ver, saygıdeğer ama sakar, Watson.
Elizabeth, let me introduce you to my new friend, the honourable, but clumsy, Watson.
Oops. Aşk beni sakar yaptı.
[crash] oops. love has made me a klutz.
Seni sakar, güzelim elbisemi berbat ettin.
You clumsy fool, look what you've done all over my beautiful dress.
Sakar namussuz seni!
You Clumsy Son Of A Bitch!
Sakar ve beceriksiz. Tıpkı benim gibi.
He's awkward and he's clumsy, like me.
Sakarım, Doktor! Sakarım
I'm clumsy, Doctor!