Savcılık traducir inglés
1,698 traducción paralela
Sayın Hâkim, Savcılık ile Lewis "Scooter" Libby arasındaki dava.
Your Honor, U.S. V. Lewis "scooter" Libby.
Sahibi savcılık çalışanlarına rüşvet vermekle suçlandı. Childs savcılık avukatıydı.
The owner was charged with bribing people in my office.
Herkesin şaşkın bakışları altında, Başkan Melba Walker Shannon Savcılık tarafından, Salter'daki Granton Projesi'ndeki yolsuzluk suçlamaları nedeniyle tutuklandı.
In a stunning revelation, Mayor Melba Walker Shannon has been arrested by the DA for corruption charges stemming from the Granton at Salter Development.
Savcılık ofisinde 15 yıl çalışınca, sanırım cinayetten yırtmanın bir iki yolunu öğreniyorsun.
15 years in the d.A.'s office, I guess you learn a thing or two about getting away with murder.
15 yıllık savcılık hayatınızda en sık karşılaştığınız gerekçe nedir, Bay Hansen?
What are some of the most common motives You've seen in your 15 years as d. A., mr.
Savcılık Bürosunun sana acilen ihtiyacı var.
The s.A. Needs you in as soon as possible.
Savcılık, senin için bir anlaşma yapmaya istekli.
The d.A.'s willing to cut a deal for you.
Savcılık, toplamda 3,291 yıllık mahkumiyet istedi.
The prosecution is asking for a sentence totalling 3,291 years.
Savcılık Holly Snow anlaşması için zorluk çıkarıyor.
U.S. attorney's office is dragging their feet on a Holly snow deal.
Peter seni Eyalet Savcılık Bürosu'na aldı.
Peter hired you at the State's Attorney's Office.
Paramı ödeyen adamların savcılık nezdinde davaları olduğunu söyledi.
He told me that the men who paid me had cases against them.
Savcılık, sizi referans göstererek kendine yandaş toplamaya çalıştı.
The prosecution has touted your credentials, Dr. Lightman.
Savcılık Bürosu, Leslie Stoltz cinayeti için beni görevlendirdi.
So the s.A. Put me on the schedule to work The leslie stoltz murder.
Miami Savcılık Bürosu'ndan Eric Delko.
I'm eric delko from miami state attorney's office.
Ben savcılık ofisindenim.
I'm with the U.S. Attorneys office. Go ahead.
Bak, ben o savcılık dedektifine duymak istediklerini söyledim.
Look, man! I just told that d.A. Detective what he wanted to hear,
Bayan Sharma davalı sizi Eyalet Savcılık Bürosu'ndan kovdu değil mi?
Miss Sharma, the defendant fired you from the state's attorney office, didn't he?
- Savcılık kendinden eminken bir jüri üyesi bilerek aleyhte davranmış.
The prosecution had a slam dunk going, but there was juror misconduct.
Duruşmalarda, Bay Rose'un epey güçlü düşmanları olduğunu kendisini kolaylıkla uyuşturup yaralayabileceklerini karısını öldürüp Bay Rose'un kanını üzerine sürebileceklerini iddia ettiğimde Savcılık ve medya bu teoriye başka bir taraflarıyla gülmüşlerdi.
I argue in trial that one of Mr. Rose's many powerful enemies could easily have drugged and wounded Mr. Rose, killed his wife and then planted Mr. Rose's blood on his wife, and the prosecution, the media, treat that theory like it was a joke.
En doğru kim konuşursa, savcılık dosyası ona göre değiştirecek...
And how I file against y'all with the D.A. depends on which one of you is the most truthful.
Savcılık Stuckey'i tutuklatacak kadar delil bulamamış. Böylece Lloyd 20 yıl yerken o çıkıp gitmiş.
D.A. didn't have enough evidence to prosecute Stuckey, so he walked while Lloyd did 20 years.
Leonard Maloney, Savcılık ofisi.
Leonard Maloney, Attorney General's office.
Adam Savcılık için çalışıyordu.
He worked for the Attorney General.
Bu sebeple dosyayı, Savcılık bürosundaki Leonard Maloney'ye yolladık, ve O da hemfikir oldu.
So we sent the files to Leonard Maloney over at the Attorney General's office, and he agreed.
Bu yüzden Federal Savcılık, cezası altı aydan az olanların yeniden yargılanmasına gerek olmadığına karar verdi.
So, the U.S. Attorney decided that anybody with a sentence less than six months wasn't worth retrying.
Savcılık kararınızdan hoşnut.
- The people are content.
Sayın Hâkim, savcılık henüz kapanış konuşmaları için hazır değil.
The people are unprepared for closing arguments.
Peki, eşini öldüren Randall Simmons davasını dün kaybeden savcılık hakkındaki görüşleriniz nedir?
So, what's your take on the state's attorney loss yesterday against the wife-killer, Randall Simmons?
Cinayet işlendiğinde Askeriye suç mahallini gözden geçirmiş ama savcılık suçlamada bulununca, geri çekilmişler.
The Army canvassed the crime scene at the time of the murder, but backed off when the state's attorney brought charges.
Savcılık ofisinden memnun musun?
How you liking the prosecutor's office?
- Savcılık kovuşturma yapmıyor? - Öyle diyor.
- The state's attorney isn't prosecuting.
Savcılık onu postaladığı halde, sen bize yollamışsın.
Yet the state's attorney booted the case and you sent her right to us.
Savcılık bürosundan. Çok güzelsiniz.
Um, from the state's attorney's office.
Savcılık ile Meclis Üyesi Matthew Wade arasındaki dava için önduruşma taleplerini dinleyeceğiz, doğru mu?
And we have pre-trial motions on People v. Alderman Matthew Wade, is that correct?
Laboratuarda çalışırken de savcılık için çalışmaya devam ediyordum.
I never stopped working for the state attorney's office when I came back to the lab.
Savcılık, Emily'ye karşı bir suçlamada bulunmayacak.
The D.A. has decided not to file charges against Emily.
Savcılık ile Peter Florrick davası.
People v. Peter Florrick.
Savcılık mı?
For the district attorney?
- Peki ya savcılık ofisi?
Okay, what about the prosecutor's office?
Savcılık ofisini arayıp işi batırdığımı kabul edip önlerinde küçük düşeceğim ardından da katillerin serbest kalışını seyrederim.
I'm gonna call the prosecutor's office. I'm gonna admit that I totally screwed up, and I'm gonna look incompetent on the stand, and then I'm gonna watch as the murderer goes free.
Savcılık, bulunan bir kaç silah için ruhsatsız silah bulundurmaktan bir kaç yıl hapis için anlaşmak zorunda kaldılar. Ama tecavüz ve cinayet suçlamasından kurtuldu.
Prosecutors had to cut a deal... a few years on a weapons charge for some guns they found, but he walked on the rape and murder.
Savcılık emri olmadan bakamazsınız.
Not without an order from the prosecutor.
Bir tane mahkemeye bir tane de bölge savcılık bürosuna.
All right, one copy goes to the court, another copy goes to the d.A.'S office.
Savcılık bürosu onaya hazır.
The d.A.'S office is ready to sign off on it.
her gün burada bi polis dedektifi ve savcılık temsilcisi görmüyoruz.
It's not every day that a police detective and a representative from the DA's office ask to see me.
Savcılık zaten çok yoğun, vaktim de azalıyor.
My department is stretched thin as it is and I'm almost out of time.
Savcılık jüriye açıklamaları isteyecek birinci, ikinci ve tanık.
The people would request instructions to the jury on first, second and voluntary.
Savcılık irade dışı bilgilendirmeye itiraz ediyor.
The people object to instructing on involuntary.
Ve sanıyorum savcılık da silah bulundurma suçundan şartlı tahliyesine sıcak bakıyor.
And I guess the D.A. agrees, so your guy is looking at probably a long probation on the gun charge.
Savcılık.
Prosecution.
Savunma, O savcılar gereğinden fazla hüküm vermeye çalışan aşağılık adamlar.
the defense, that the prosecutors are overcharging scumbags.