Seconds traducir inglés
21,128 traducción paralela
Bak ona patladığım için üzgün değilim.
28 seconds. Look, I'm not sorry for firing her.
Mesajını iletmek için birkaç saniyen olacak.
You'll have a few seconds to get a message out.
Tüm ekipler, 15 saniye ateş etmeye devam edin, ardından geri çekileceğiz.
All teams, continuous fire for 15 seconds and then full withdrawal.
Polis araçlarının gelmesine 20 saniye kaldı.
Metro PD now 20 seconds out.
5 saniyede bir pompala.
Squeeze every five seconds.
Konuma 15 saniye uzaktayız.
We are 15 seconds from location.
15 saniye ve devam ediyor.
15 seconds and counting.
Kahramanlık taslama bebeğim. 60 saniye sonra tüyeceğiz.
Don't be a hero, baby. 60 seconds, and we're ghosts.
- 55 saniye.
- 55 seconds.
- O kadar uzun süre bekleyemez. - 40 saniye.
- She can't wait that long. - 40 seconds.
- 30 saniye.
30 seconds.
40 saniye.
40 seconds.
Altı saniye.
- ( Beeping ) - Six seconds.
30 saniyede üç aylık operasyonun içine ettiniz.
You just blew a three-month operation in 30 seconds.
Kapıyı beş saniye içinde açamazsan çeneni kıracağım.
If that door's not open in five seconds, I'm gonna break your jaw.
- Belki. 30 saniye.
30 seconds.
Patterson, gücü 30 saniye içinde kesebilir misin?
Patterson... can you cut this power in 30 seconds? - If you hack into the local grid, there should be... - On it.
2 dakika 50 saniye sonra asansörler gider.
The elevator drops in... two minutes, 50 seconds.
Heather, 30 saniye içinde piste geri dönmezsen diskalifiye olacaksın.
Heather, 30 seconds to get back on the ice or you're disqualified.
Hadi, rock and roll için 30 saniyen kaldı.
Come on, 30 seconds to rock and roll.
İki saniye.
Two seconds.
90 saniyeye dönerim.
Back in 90 seconds.
Seni saniyeler içinde öldürebilirdim.
I could've killed you in seconds.
- Ellerini kardeşimden çek dokuz saniye!
- Hands off my sister, nine seconds!
- Sekiz saniyeydi o ezik.
- It was eight seconds, loser.
- 4 saniye bekleyip atla de.
Just wait four seconds, and you can click to skip it.
- 4 saniye bekleyip atla de.
Just wait four seconds and then you can click it.
On saniyede düzelttim.
I fixed it in ten seconds.
Birkaç saniye bekle.
Okay, give it a few seconds.
Sadece birkaç saniye.
Just for a few seconds.
Vay be, Ralph iki saniyede kendini öldürürdü bununla.
Boy, Ralph would kill himself with this in two seconds.
Beyaz körlükte saniyeler içinde yönünüzü kaybedersiniz.
A whiteout will disorient you in seconds.
- Rüzgar direkleri iki saniyede elimizden alır gider.
This wind will blow the poles right out of our hands in two seconds.
Şarkı bittiğinde kurtarılmaya 3 dakika 49 saniye daha yaklaşmış olacaksınız.
By the time it's over, you'll be three minutes and 49 seconds closer to being saved.
On saniye sonra kendisine sorabilirsin.
You can ask him yourself in ten seconds.
Yerleşkenin her 20 dakikada bir yenilenen uydu görüntülerine sahibim ve kameraların kontrolü de bende.
I have sat photos of the compound refreshing every 20 seconds and I have control of the cameras.
Tüm bunları dakikalar içinde bitirebilirim.
I can put this whole thing to bed in a matter of seconds.
Bak, keşke seninle konuşacak zamanım olsaydı. 60 saniye.
Look, I wish I had more time to humor you - - 60 seconds.
Bana 60 saniye ver.
Just give me 60 seconds.
60 saniye?
60 seconds?
- 42 saniye. - Fiş
- 42 seconds.
Çok iyi. 42 saniye.
Very good. 42 seconds.
Eğlenceli mi bu?
- 29 seconds. - Thank you.
Ciddi misin?
Only 24 seconds left.
Daha bir asansörün kapısını üç saniye bile tutamıyorsun.
Yet you couldn't hold an elevator door open for three seconds.
Benden sonra kadınımla beraber olman sorun olmazdı.
Nothing wrong with my sloppy seconds.
10 saniyelik ömrün kaldı.
You have ten seconds left to live.
İlk seferki yaklaşık beş saniye sürmüştü gerçi.
Although the first round did last about five seconds, so...
- 30 saniye daha.
- Thirty more seconds.
40 saniyeniz var.
Forty seconds out.
- 55 saniye.
55 seconds!