Seek traducir inglés
6,514 traducción paralela
Sen de sürekli olarak onun peşinde olmazsın.
You're not going to actively seek him out. Are you?
- Saklambaç oynuyoruz.
- We're playing hide-and-go-seek.
Ryan, aradığın cevaplar ileride seni bekliyor.
Ryan, the answers you seek are straight ahead.
Bir şeyler bana aradığın cevapların yerin altında olduğunu söylüyor.
Something... is telling me the answers you seek... are in the ground.
Aradığım kadeh etten olsa da.
Though the grail I seek is one of flesh.
Bu kasabada terör estiren katil yakalanmazsa insanlar günah keçisi arayacak.
If the killer who stalks this town is not soon caught, the people will seek out scapegoats.
- Çözüm aramaya devam edeceğiz.
Dalton : We'll continue to seek redress.
Afgan vatandasi ve / / bizim tutsagimiz degil, bölgesel komutanindan izin almasi gerekiyormus eger kadinin bizimle ayrilmasini istiyorsak
Because she is Afghani national and not our prisoner, he must seek permission from the provincial commander before he can allow us to leave with her.
Ama benim aradığım şey burada değil gibi!
But it seems the one I seek is not here either...
Ama burada aradığımız mutluluğu bulduk
♪ But up here we found the happiness we seek ♪
İlk dirilenlerin olduğu yere gidin ve onları arayıp bulun, dedi.
He said, "Go to the place where the first rose, " and seek them out. "
'Dieppe'ye ulaşıp Bay Avebury'yi görmek için acele etmelisin.
'You must make haste to reach Dieppe, where you are to seek out a Mr Avebury.
Kardeşimizin sahip olduklarına göz dikmek doğamızda var.
It is in our nature to seek our brother's possessions.
Değer, sizin aradığınız ilk şey.
Value is the first thing you seek.
Belki de düşlediğimiz çözüm tamamen başka bir şeydir.
Or perhaps a resolution we seek with something altogether different.
"Ben gök halkında Octavia ve güvenli geçiş istiyorum."
"I'm Octavia of the sky people and I seek safe passage."
Isaac, Mercy'yi aramayi neden üstlensin ki?
Why Isaac would take it upon himself to seek out Mercy...
Arayın, bulun, yok edin!
Seek, locate, destroy!
Ara, bul, yok et.
Seek, locate, destroy.
Ara, bul...
Seek, locate...
Onlar dönüştürülüyorlar doğru ama senin istediğin gibi bir dönüşme çok farklı bir şeydir.
- True, they are being turned, But being turned the way you seek, well... That is a far different thing.
Bu ne zaman canımı yaksa ona zarar vermek isteyenlere neler yapabileceğimi düşünüp aklımı uzaklaştırıyorum.
When it pains me, I seek comfort in the idea of what I will do to those who would harm her.
Sizi yok etmek isteyenlere karşı her daim tetikte olmalısınız. Bazıları hiç beklemediğiniz yerlerden bile çıkabilir.
You will need to remain vigilant against those who would seek to destroy you, some of whom you may never see coming.
Tıpkı planladığım gibi, kendi sebep olduğu saldırı nedeniyle senden özür dilemek için seni tekrar görmek isteyecek.
She will seek you out to apologize for what she perceives as an attack she caused as I planned.
Aradiginiz ufakliklar baska bir yerde. Bu nedenle saniyorum ki benimle bas basa kaldiniz.
The little ones you seek are elsewhere, which I suppose leaves you here with me.
Marelok orkidesini arıyorsun.
You seek the Marelok orchid.
Benim strateji algıma göre bu işin baba-oğul saklambacıyla ilgisi yok.
My sense of strategy tells me it wasn't to play a father-son game of hide-and-seek.
Ruhum üzerine yemin ederim ki, aradığınız kişi...
On my soul, the one you seek...
Suikastçileri bulursan kabın şeklini alman gerekecek.
If you seek and find the assassins, you will need to become the vessel.
Moğollar şimdi casus ve hainler arayacaklar.
The Mongols will look for spies now, seek out conspirators.
Ben, senin aradığın ürünü taşımıyorum.
I do not carry the product you seek.
Baş Vekil suçlayacak kişi aramıyoruz, tavsiye istiyoruz.
Vice Regent, we do not accuse. We seek advice.
Tek yaptığımız pencereleri yıkamak ve çizik aramak.
Everything we do is wash windows and seek scratches.
- Onu aramanız hiç alışılmış değil.
- It's not like you to seek her company.
Aradığım şey skandal değil, sadece sevgi.
I don't seek scandal, only love.
Disneyland'e gidiyoruz Tom Sawyer Adası'nda saklambaç oynuyoruz sonra da atışı görmeye geliyoruz.
We go to Disneyland, play hide and seek on Tom Sawyer's Island, and then come back and see the end of the pitch.
Belki de bundandır insanın özgürlüğü ölümüne arzulaması ve arayışı.
Perhaps that is why humans succumb to desire and seek release.
Ekibi ve ekipmanları nakletmek için Saklambaç'ı kullanacağım, o yüzden gitmem lazım.
so I can use Hide and Seek to transport equipment and people.
Arayıp bulmadım. Karşıma çıktı.
I didn't seek her out.
Bana yüklenen suçları öğrenebilir miyim?
May I seek clarity as to the charges levied against me?
Yakınını yeni kaybetmiş kişilerin kayıpları ve acılarından para kazanmayı amaçlamadım.
I do not seek to profit from the pain and loss of the bereaved.
Günahlarından arınmazlarsa, hiçbir şey onları cehennem ateşinden kurtaramaz.
If they don't seek redemption, nothing will save them from the fires of hell.
Rachel ve ben bir yıl kadardır görüşüyoruz ve âdet yerini bulsun diye kızına şey teklif etmek için senin iznini de almak doğru olur diye düşündüm...
Rachel and I have been seeing each other for just shy of a year now and, as tradition dictates, I thought it right to seek your permission to ask your daughter to...
Akıl sağlığı bozuk olan insanların % 66'sı yardım istemez,... kardeşinin buraya gelmesi, çok derinlerde bu olayın gerçekten geçip gitmesini istiyor.
66 % of people with mental health issues never seek help, So the fact that your brother checked himself in Means that, deep down, he really wants to get past this.
"Eger aydinlanma ariyorsaniz, odalardan gecen ilk kisi siz olun."
"If you seek enlightenment, be the first to walk through the chambers."
Hezimete uğrayacağım şeylerin peşine düşerim.
It's like I seek out shit that I know is gonna crash and burn.
Pişmanlık duyduğuna ve affedilmek istediğine inanıyorum.
I do believe in your remorse, and that you seek forgiveness.
Sormamam gereken soruların cevaplarını aramıyorum.
I don't seek answers to questions - that needn't be asked.
Sana sesleniyorum bu evin vesveseli ruhu intikamını alman için seni çağırıyorum!
Oh, restless spirit of this house, I summon thee to seek thy revenge!
- Ne tür bir cevap arıyorlardı?
What answers did they seek?
Kimden intikam istiyorsun?
Who do you wish to seek revenge from!