Sensitive traducir inglés
6,088 traducción paralela
Çok hassas.
Very sensitive.
Duyum ikiliği ile birleşince içe kapanıklık özellikleri,... ışık ve görüntü değişikliğinde hassaslaşıyor.
Traits of autism combined with synaesthesia, sensitive to a change in light and pattern.
Çok hassas bir çocuk.
He's a very sensitive kid.
Hassas kanıt olduğu için açıklamayacaklar.
They've got non-disclosure of sensitive evidence.
Hassas kanıtların arasında benim arama geçmişim de var.
Included in said sensitive evidence is my call history.
Komiser Hastings bunun son derece hassas bir şekilde ilerlemesi gerektiğini düşündü.
Superintendent Hastings felt that was the most sensitive way to proceed.
Kuru hava ve tuza karşı hassastırlar ve bazı yiyeceklerimize karşı alerjileri vardır.
They're sensitive to things like salt and dry air, and they're allergic to a lot of our foods.
Nereli olduğum konusunda aşırı hassas olduğumu biliyorum ve bu benim sorunum.
I know that I'm extra sensitive about where I'm from, and that's my own thing.
- Bu konuda çok hassasım. - Senin.
I'm very sensitive about that.
Biz de ne, Kaptan Duyarlı?
We were what, Captain Sensitive?
Ben hassas olaylarla uğraşırken yokluğum sırasında Abaddon yandaşlarıma baskı yapıp kaos yarattı.
In my extended absence, where I handled sensitive matters of state, Abaddon made inroads into my following, creating chaos.
Hassas sırları düşmanlarımıza göstermesini engellemek diyorum.
I mean keep her from exposing sensitive secrets to our enemies.
Hiç kimsede Başkan Moreno'a ait koz yok ve kendisi Durrant'ın insan hakları görüşüne karşı çok hassas.
Nobody who can trump President Moreno, and he's very sensitive to Durant's views on human rights.
Hassas olan Mark'tır.
Mark's the sensitive one.
Bu stratejiler çok hassas çünkü bir kere bile hata yaparsan, oyun senin için oldukça zor bir hal alabilir.
Those strategies are very sensitive because if you fail even once it can become a very difficult game for you.
Dinle, bu durumun ne kadar hassas olduğunu biliyorum.
Listen, uh, I know how, uh, sensitive the situation is.
Hassas bir durum olduğunu söyleyebilirim.
I'm told you have a sensitive situation.
Üzgünüm, bu konuda duyarsız davrandım.
I'm sorry. I'll be more sensitive.
Bu zamana duyarlı teklif, Harold.
It's a time-sensitive offer, Harold.
Bu hassas bilgiyi Donanma Bakanlığı, eBay'de satılmasını istemiyor.
This is sensitive intel that SECNAV doesn't want listed on eBay.
Hassas okurlar.
Sensitive readership.
- Bu çok hassas bir soruşturma.
- This is a very sensitive investigation.
Bu çok hassas bir soruşturma, Susie.
This is a very sensitive investigation, Susie.
Kızımın hassas istihbarat bilgilerini ifşa etmek üzere olduğunu iddia edenler var.
Some claim that my daughter was about to divulge sensitive intelligence information. Well, she got out in front of it.
Yoksa "duyarlı New York'lu fitnessçıyı" kaybederiz ve Orta Amerika'yı ele geçiremezsek metropolitan olamayız.
If we do that, we gotta get rid of the "Sensitive New York Fitness Guy," and then we can't go metropolitan if we're not gonna hit Middle America.
Duygusal bir adamsın Farrell.
You're a sensitive man, Farrell.
Şu anda oldukça hassasım.
I'm real sensitive right now.
O sıralarda konumunu belli edecek hiç bir bilgi paylaşmadı. FBI gelir diye korkuyordu.
He wouldn't give off any sensitive information about his whereabouts during this time, because he was so afraid that the FBI would be waiting for him.
Eğer Whitaker Pentagon'la alakalı hassas askeri konularla alakalı olarak öldürüldüyse ben bunun hakkında hiçbir şey bilmemeliyim.
And if Whitaker was murdered because of his highly sensitive military work with the Pentagon, I shouldn't know anything about that.
Whitaker son dönemlerde hassas bir proje üzerinde çalışıyor muydu?
Had Whitaker been working on anything sensitive recently?
Devam eden projeler kesinlikle çok gizlidir ama sanırım gerekli hassasiyetleri sağlamışızdır.
Ongoing projects are strictly need-to-know, but assume that everything we take on is sensitive.
Birisi onları çalıp hassas askeri bilgileri başkasına satıyormuş.
Somebody was stealing and selling sensitive military data.
Neyazıkki ruhlar dünyasına daha az hassasiyet duymaya başladım.
I've unfortunately become less sensitive to the spirit world.
- sadece çok hassas tatlım hepsi bu.
- He's Just really sensitive, honey.
- Ben çok duygusalımdır.
- I'm extra sensitive.
Hassas bilgiler.
Sensitive information.
Modern teleskoplarda daha geniş toplama alanları yüksek hassaslıkta dedektörler vardır ve bunlar aynı nesneyi tek seferde saatlerce takip ederek ondan gelecek mümkün olan en fazla ışığı biriktirirler.
Modern telescopes have larger collecting areas, highly sensitive detectors, and they track the same object for hours at a time to accumulate as much of its light as possible.
Bizim gözlerimiz bu tür ışığa duyarlı değildir..... fakat cildimizde onu ısı olarak hissederiz.
Our eyes are not sensitive to this kind of light, but our skin is- - we feel it as heat.
Yaşım konusunda hassas değilim.
I'm not sensitive about my age.
Belki de insanların aşırı hassas olmadığı bir yerler olabilir.
Well, maybe someplace where everyone isn't so sensitive.
Sen ona jöle parmaklı dedikten sonra hassas davranması oldukça garipti.
It was so weird how she was so sensitive after you called her a jelly-fingered pile of manure.
Ellerim gerçekten hassastır.
My hands are really sensitive.
Sanatçılar, ne kadar da hassaslar.
Artists. So sensitive.
- Hassas bir konu olabilir...
- Sensitive subject maybe...
Şimdi biraz bakıma ihtiyacı olsa da eski bölümde en hassas araştırmalar yapılır.
Now, while it may lack some luster, the old wing is where our most sensitive research takes place.
Hassas zamanlarda hassas davranmak önemlidir.
Well, it's important to be sensitive during sensitive times, and, so...
Bana yaptıklarına karşı bir anda hassaslaştı.
He got all sensitive and shit, the way you treat me.
Hanım arkadaşın ne kadar mühim bir görev üzerinde olduğumuzu söyledi mi bilmem ama burada zamana karşı yarışıyoruz ve zaten planımızın çok gerisinde kalmış durumdayız.
I don't know what your lady friend's told you about the special nature of the mission we're on, but this shit is time-sensitive and we're already way behind schedule.
Siz Amerikalılar çok hassassınız.
You Americans are so sensitive.
- Çok hassas.
- So sensitive.
Don Ho konusunu biliyorum, evet.
Flip flops in restaurants, their tiny alphabet, plus they're so sensitive about Don Ho. About Don Ho! I know, right?