Shameless traducir inglés
851 traducción paralela
Zavallı ve utanmaz görünsem de başka çarem yok.
I can't help it ever though I look shameless and pathetic.
Telefon etmesi hayatımda başıma gelen en hayasızca hakaret!
Tell him his call is the most shameless affront I've ever experienced!
Bunu, gazetelerdeki o iğrenç haberlere dayanarak soruyorum.
I refer to his shameless performance for the newspapers.
Bütçe artırımı hakkındaki tasarının utanmazca geciktirilmesi suç işlemekten başka bir şey değildir.
The shameless way in which the deficiency bill has been delayed - Is nothing short of criminal.
O kadar yüzsüzün tekiyim.
I'm just that shameless.
Arsız kız!
You're shameless.
Arsız kız!
You are shameless.
- Utanmaz, utanmaz!
- Oh, shameless, shameless!
Utanmaz yerli.
Shameless Indian.
... alenen, utanmazca, karaborsa yapılan gece kulüplerinde birlikteler.
... in wide-open, shameless, black-market nightclubs.
Evet, böyle haksızlıklar görmek beni hasta ediyor!
We don't care if they're honest with the others. I can't stand such shameless greed! They're getting rich off our backs!
Fakat bir gün arsız bir adamın kanı yüzünden bedenim henüz zevkle tanışamadan kirlenmiş oldu.
But one day... because of the blood of a shameless guy... my body became dirty without knowing any pleasure.
İçkici, doğru yoldan sapmış ve utanmaz biri oldun.
You come drunken, debauched, and shameless.
Bu utanmaz fahişeyi istemiyorum.
I don't want this shameless whore.
Carletto, utanmazın tekisin.
Carletto, you're shameless
Ben utanmazın biriyim.
Look at me, I'm shameless.
- O utanç verici şeyi yapmayacağım.
- I will do no such shameless thing.
Utanmaz, ahlaksız tutkularına alet olan aşklarına ben olsa olsa kâfirlik derim!
I say the word "love" is profaned when applied to their unhealthy shameless passion!
Beni soymaya çalışan bir avuç utanmaz serseriden başka bir şey değilsiniz.
You're just a shameless bunch of hoodlums who are trying to rob me.
Utanmazın tekidir.
He's a shameless man.
- Utanmaz!
- Shameless girl!
- Utanmaz hırsız!
- Shameless thief!
Çok utanmazsın, hepsi de şu seni saptıran arkadaşın yüzünden.
You're shameless, and it's all this perverter's fault.
Seni utanmaz, pişkin, kaltak!
You shameless, brazen hussy.
Çünkü cehalet ve çılgınlık içinde, hala arsız ve utanmaz bir oğlansın haylazlık yapmak üzere haydut çetenle birlikte çıkıp Asya'ya geldin.
For you are still an impudent and shameless boy, who in your madness and ignorance have come to Asia with your band of robbers to do mischief.
Utanmaz, terbiyesiz ve tembel de.
Shameless, impolite, and also lazy.
- Utanılacak biri sensin.
- You're the shameless one.
Onlarda utanma yok.
These men are shameless.
Seni utanmaz yosma!
You shameless hussy!
İki haftalık ihtiras uğruna.
Two weeks of shameless passion.
Neden, utanmaz Kaldeliler,... Kanunsuz bir çara Hizmet ediyorsunuz? ...
Why, shameless Chaldeans, do you serve a lawless Tsar?
Seni utanmaz kadın!
You shameless woman!
- Utanmaz olduğunuz kadar...
- You're not only shameless, you're...
Bir gün gözlerini görmese, ölebilirdi. Küçük kızcağızı Nevers'in. Nevers'in küçük yosması.
One day without his eyes and she dies, the young girl from Nevers... shameless young girl from Nevers.
(... ) Kızlara "Utanmaz Fahişeler" diyerek...
The (... ) girl's calling them shameless whores.
O, utanmaz alçak kim olabilir?
Who could be the shameless blackguard?
Caddeleriniz hastalıklı ahlaksız kadınlar, açgözlü yankesiciler, fırsat kollayan esrarkeşler tarafından güvensiz yerler haline dönüştürüldü.
- Your streets are made unsafe by shameless, diseased hussies, rapacious pickpockets, and insidious opium-smokers.
Utanmaz.
Shameless.
Böyle utanmaz olduğum için beni cezalandıracağını söyledi.
He said he'd punish me for being so shameless.
Sen bugüne kadar tanıştığım en utanmaz adamsın.
You're the most utterly shameless man I've ever met.
Umarım öyleyimdir Kitty, çünkü eğer benden daha utanmaz bir adamla tanışırsan, korkarım seni benden çalar.
I do hope so, Kitty, because if you ever meet a more shameless man I might lose you to him.
Şu an benden arsızı yok.
Now I'm the most shameless of all.
- Az kalsın oluyordu, utanmaz kadın!
- it almost did, you shameless woman!
Şimdi, sanatın zarafetine yakışmayan... ahlaksız bir resimdeki gibi... gösterişli ve abartılmış bir günahın, dışlanmış ve ahlaksız sonuçlarını görüyoruz.
Now we see the results of such shameless pictures, unworthy mystifications of art that flaunt and exalt sin, debauchery and immorality.
Sorun takip eden utanmaz taklitçilerdi.
The problem is the shameless imitators who have followed.
Ayrıca Barnum ile Bailey'den sonra en utanmaz şovmendi.
He was also the most shameless exhibitionist since Barnum and Bailey.
Utanman yok mu senin!
Your this shameless thing
Hala aynı utanmaz kız.
Still the same shameless wench.
Pislik.
It is a shameless.
Edepsiz seni, bir daha seni buralarda yakalarsam, ağzını burnunu kırarım!
You shameless woman, if I catch you around here, I'll break your face.
Bu mu kâfirlik, bu mu utanmazlık?
Is this profane and shameless?