Software traducir inglés
2,740 traducción paralela
Maeby onu risk almadığı için eleştirmişti. Ama sırf bir kadının şehvetini tetiklemek için yazılımı hakkında söylediği yalanı devam ettirmesinden daha büyük bir risk ne olabilirdi ki?
Maeby had chastised him for not taking risks, and what would be a bigger risk than perpetuating a lie about software just to ignite the passions of a woman?
Eğer bu yeni yazılım şunu silmeye hizmet edecekse buna değerdi.
And if the new software served no other person than removing this... it would be worth it.
Görünüşe göre özel hayat yazılımınız üzerinde çalışıyorsunuz, değil mi?
Sounds like you guys are working on your privacy software, huh?
- Bu özel hayat yazılımı nasıl çalışıyor?
How does your privacy software work? - Huh? It's private.
- Özel hayat yazılımın.
Your privacy software.
Patlama bir elektrik deşarjına yol açtı ve Schnoodle yazılımını çalışmaz hale getirdi.
( loud explosion, people screaming ) The explosion caused an electrical surge rendering the Schnoodle software inoperable.
O yüzden ona bu yazılımı icat ettiğimi söyledim.
I wanted to impress Maeby, so I told her that I created this privacy software.
O yazılımı ben icat ettim.
You know about Fakeblock? You know that's my software.
Herkes senin yazılım şirketinden bahsediyor.
- Everyone's talking about your software company.
- Affedersiniz ama Fakeblock'un temelinin atılmasında rol oynayan başlangıç sermayesini temin eden kişi müvekkilim miydi, değil miydi?
Huh? Uh, excuse me, uh, but was it or was it not my client who put up the initial seed money for the block software that served as the underlying architecture of Fakeblock?
Özel hayatla ilgili bir yazılımı var.
He's got this privacy software.
Yani bu bilgi hırsızlığını da önleyen bir özel hayat yazılımı, öyle mi?
So it's privacy software that's also antipiracy?
Yazılımı popüler olup bana bir daire alana kadar öyle bir şey yok.
Well, not until his software hits and he can buy me an apartment.
Senin özel hayat yazılımın.
Your privacy software. Oh.
Bu özel hayat yazılımı nasıl çalışıyor?
How does your privacy software work? - Huh?
Fakeblock geliştirmekte olduğum bir yazılımdan ibaret.
Fakeblock is just a software that I'm developing.
Yazılım dünyasına girmek üzere bu lanet işi bırakıyorum.
I'm leaving this ( bleep ) dying business to join the software game.
Ve kısa bir süre sonra George Michael'ın yazılım şirketini de pazarlamaya başladı.
- And soon, she was pimping out - Can you believe this? George Michael's software company as well.
- Üstelik yazılımım henüz hazır değil.
- And my software isn't even ready.
Senin şu kişisel gizlilik yazılımın var ya?
You know that super-duper privacy software you have?
- Parti programı mı o?
- Is that the design software?
Kullanıcıyı kısıtlayan uygulamalar iyi geri dönüş alıyor. Başkalarını kısıtlayanlar da.
I don't know, people are really responding to software that protects them from themselves, you know, or other people.
Yazılım tekrar tekrar test edildi.
The software has been tested all the time.
Birkaç saat önce Cytron yazılım şirketinde patlayan bomba...
And it was only hours ago a deadly bomb exploded at Cytron software company...
Jesse, Hollis'e oylama hilesi yazılımı sattı.
Voting machines. Jesse sold vote-rigging software to Hollis.
Jesse kullandığı yazılımla seçim sonuçlarını değiştirdiyse Jesse'nin banka hesabına girerek Hollis'in ona yaptığı ödemeyi görebilir, sonra da aynı hesaptan Becky'ye para gönderip göndermediğine bakabiliriz.
If Jesse used software to rig the election, working for Hollis... If we can get into Jesse's bank account, we can maybe see the payment Hollis made to him, and then see if he used the same account to pay Becky.
Yazılım, bizim dahi farkında olmadığımız girdileri yakalıyor.
The software detects patterns that we ourselves are unaware of.
Ohio'daki makinelerde kullanılan kart, David Rosen'ın elinde.
David Rosen has the voting machine software from Ohio.
HBS'ten bir arkadaşım beni bu ısı güdümlü yazılım şirketi körfez bölgesinde olan Tracer'ın yönetim kurulu başkanına yönlendirdi.
Oh, uh, a friend of mine from hbs put me in touch with the ceo of tracer, this heat-seeking software company in the bay area.
Yüzbaşı Roth'un eski fotoğrafları ile en son çektirdiği fotoğrafları karşılaştırmak için bir yüz tanıma programı kullandım.
I used facial-recognition software to compare old pictures of Lieutenant Roth with his most recent service photos.
Adamın yüzünü, yüz tanıma yazılımında arattım.
Put his face through the recognition software.
Howard programını yazdığımda bir arka kapı bıraktım.
I left a back door when I wrote the Howard software
Kendi yazılım şirketi var.
He has his own software business.
Birkhoff, adamın yazılımını hackleyelim.
Birkhoff, let's hack into this guy's software.
Yaşlandırma yazılımını kullanacağım.
I'm gonna run age progression software.
Bildiğiniz gibi, başkan yardımcısı yakınlarda Finlandiya ile tarihi bir yazılım anlaşması imzaladı.
As you know, the Vice President recently signed an historic software agreement with Finland.
Finlandiya'nın yazılımda ne kadar öncü olduğunu göstermek için size sağladığımız başarılı bir Fin ihracatı.
It is a successful Finnish export that we give to you to reflect Finland's place as a pioneer of software innovation.
Şimdi, bana bak, şu an seninle konuşuyorum ve yeni kriptolama yazılımının mimarisini tasarlıyorum.
Now, look at me, I am talking to you and I am designing the architecture for new encryption software.
Ama yüz tanıma yazılımlarından bir şey elde edebilirler diye görüntüyü FBI'a gönderdik.
But we sent the footage over to the FBI to see if they can run it through their facial recognition software.
Silinmiş ve bilinmen bir yazılımla da değil.
It's been erased, and not with commercial software.
Umuyorum ki bunu "Schmidt aktarıcısı" da dediğimiz ve Walden Schmidt Girişimcilik tarafından geliştirilmiş tescilli yazılımı kullanan beyin çipin vasıtasıyla izliyorsundur.
Hopefully you're watching this from your implanted brain chip a.k.a. The Tran Schmidter running proprietary software developed by Walden Schmidt Enterprises.
Bilgi transferini göz kamaştıran hızlarla sunarak sektörde bir devrim yaratacak kendi yazılım şirketini kurmak.
Create your own software company to revolutionize the industry standard for information transferal at blinding speeds.
Yazılım güncellemesi gerektiğini söylemem, bir eleştiri değildi.
When I said you needed a software update, it was not a criticism.
Lexcorp Erişenlerin yazılımlarını etkinsizleştirecek bir virüs geliştirdi.
Lexcorp has developed anti-Reach software,
Her biriniz benim Erişenler Karşı yazılım virüsümü barındıran bu yumurtalardan alacaksınız.
You will all be issued multiple Reach tech eggs Containing my anti-Reach virus software.
Nolan'ın yazılımı söylediği kadar iyi çalışıyorsa, öyle.
Assuming that Nolan's software works as well as he claims it does.
Oyuncuları gösteriyorum.
I'm showing you my software. No, no, no!
Sam, Dean. Size bu mesajı uzaktaki bir ana bilgisayardan eğer haftada bir sıfırlamazsan gönderilmesi için ayarlamıştım.
Sam, Dean I set up this message with some software and a remote server so it'd send itself if I didn't reset it with a command once a week.
BreakWire'da bir yüz tanımlama programı var.
Breakwire has some facial recognition software.
Yazılım mı?
- Actually, have you told her about your software? No, software?
Yazılım...
The software...