Sokakta traducir inglés
6,742 traducción paralela
Ama bir saat önceydi bu, fikrimi değiştirdim. Karanlıkta oturmuş, sokakta bir yerlerde misin... -... yoksa ağaca mı tosladın telaşlandım.
But that was an hour ago and I changed my mind, sitting here in the dark, wondering if you were in an alley somewhere or wrapped around a tree.
Biri bizim sokakta yaşıyordu.
One of them lived on our street.
Bu yüzden mi sokakta buluştunuz? Bu halkla ilişkiler sorununu tartışmak için?
So, that's why you met him on the street, to talk about a public-relations problem?
Büyükanne, sokakta geçirdiğimiz onca yıldan sonra Mako ve benim öğrendiğimiz bir tek şey varsa o da nerede olduğunun önemi yoktur eğer ailen yanındaysa orası senin için daima evdir.
Grandma, there's one thing that Mako and I have learned from all our years on the street : It doesn't matter where you go. If you have your family with you, you'll always be at home.
Memur Weaver'ın sokakta sarhoş olduğunu ve veba hakkında kehanette bulunduğunu söyledi.
Officer responded to a street where Weaver was drunk and prophesizing about a plague.
Bizimle takılmayı bıraktı, aralarda sürekli telefonuyla uğraşıyordu biz dükkanın arka kısmında telefonla konuşurken o arka sokakta konuşuyordu.
She stopped hanging out, Was always on her phone during breaks, Except out in the alley instead of in the back
Eğer kurbanınız arka sokakta telefonla konuşuyorsa ya annesiyle konuşuyordu ya da kablolu televizyon şirketiyle.
If your victim was taking calls out in the alley, They were either to her mom or the cable company.
Kaya Balığının sokakta hâlâ gücü var.
Rockfish still has some clout on the streets.
Evden ayrılıyordum, ve aşağı sokakta park halinde bir araba vardı, ve koltukta birisinin olduğunu görebiliyordum, ve Hannah'ın evine bakıyorlardı.
I was leaving her house, and there was a car parked down the street, and I could see someone in the driver's seat, and they were just staring at Hannah's house.
İnsanlar sokakta kırmızı bir bulanıklık gördüklerini söylüyor.
People seen a red blur tearing through the streets.
Sokakta ne çok polis var bu gün.
So many officers are on the street today.
Özellikle de sokakta popoma ellemekten.
Especially my ass when we're in public.
Kilisenin arkasındaki sokakta.
The alley behind the church.
- Şaibeli bir sokakta, ucuza sakso çektiren bir herifim ben.
I'm just a guy on a shitty street getting cheap head.
İşte ya da sokakta fark etmez.
In business, or the street, don't matter.
Ailemle olduğu kadar, sokakta da geçerlidir.
And it's true on the street as much as it is with my family.
Arazide ve dün gece sokakta söylediklerim için üzgünüm.
I'm really sorry for what I said in the field and then last night in the street.
Sokakta değil hayatım, artık değil.
Not on the street, mama. Not anymore.
İş modeli sokakta değişecek.
The business model changes with the street.
Sen sokakta uyuşturucu satın alındı gecenin ortasında araştırma amaçlı? için
You were buying narcotics on the street in the middle of the night for "research purposes?"
Niyetim maç oldu sokakta eroin enjekte eroin cinayet kurbanı içine.
My intention was to match the heroin on the street with the heroin injected into the murder victim.
Onlar, sen sokakta dayak bulundu buraya getirdim.
They found you beaten in the street, brought you here.
O sokakta yaşayan hiç kimse Pro Nettoyage'ın ne sahibi ne de ortağı.
No-one on that street owned, or was ever affiliated with, Pro Nettoyage.
Süper saçlarım var ve sokakta çalışıyorum, o yüzden biraz ot alabiliyorum.
I have super-dry hair, and I work the streets so I can score some crack!
Sarılı bir adam vardı ve birdenbire kendimi sokakta buldum.
There was a man in yellow, then I was on the street.
Tamam, parmak bizimle arkadaki sokakta buluşmak istiyor.
Okay, fingers wants us to meet him in that alley over there.
Kilisenin otoparkına dalarsın, ara sokakta hızlıca geri dönersin. Onlar da bir yerlerde kırmızı ışıkta bekleyip ne olduğunu anlamaya çalışırlar.
You cut across a church parking lot, double back in the alley while they're sitting at a stoplight somewhere wondering what the hell happened.
Bu sokakta mı oturuyorsun?
Do you live on this street?
Ama sonra adama biber gazı sıktın ve sokakta çığlık atarak koşmaya başladı.
But then you pepper sprayed him and he ran down the street screaming...
Yapamazsam da beni sokakta ölmem için yalnız bırak.
And if I can't, just leave me there on the street to die.
Arabamı gördüğünüz sokakta temizlenmesi gereken bir yer vardı.
There was a room that needed cleaning in the street where you saw my car.
ve şimdi iyi bir polisi yok yere işinden etmiş biri hala sokakta.
And now a good cop's out of a job, while the one that put him there is still on the street.
Sokakta aşağıya doğru yürüyormuş, ve, BAMM, o şey ona çarpmış.
She was walking down the street, and, wham, it hit her out of nowhere.
Ve o sokakta belli bir ağırlığı var.
And he pulls some weight on that street.
Sokakta mı yaşayayım Torgeir?
Should I stay on the street, then? Is that what you want?
En yakın şehre girdim ve sokakta yatıp kafayı çektim.
'I walked into the nearest town and I... 'I slept on the street and I drank.'
Sokakta sana ne diye bağırıyorlardı?
What were they shouting at you in the street?
Ara sokakta ve bu yolda gördüklerime dayanarak söylüyorum serbest iki suçlun var ve muhtemelen ikisi de ölü. Ya da ölmemiş.
Based on what I saw in the alleyway and out here on this road, you got two perps on the loose, and they're very possibly dead.
O ara sokakta?
In that alley?
Sokakta kargaşa çıkartıyormuşsun.
You were causing a commotion in the street.
Bay Yardımsever, birdenbire adamlarıyla sokakta dibimde bitiverir?
Mr. Helpful, with your men who just happened to be out in the streets?
Vardiya müfettişleri Cannery Park'ta, 1100 sokakta yaşadığını söylüyor.
His shift supervisor says he's been squatting in a place near Cannery Park, somewhere around the 1100 block.
Anası kayınvalidesini evden atmış. Kadın sokakta kalmış.
Her mother threw her mother-in-law out on the street.
- Paco sokakta kullandığı isim!
- Paco's his street name. - Whose?
"Siz büyüdüğünüzde, hepimizin tepede yaşamasını istiyorum." "Ve hepimizin evi aynı sokakta olmalı"
"When you guys grow up, I want us all to live on a hill and everyone has a house on the same street."
Evet, üç çizgili güzel bir sokakta yaşardı.
Yeah, he lived on a beautiful tree-lined street.
- Sokakta.
- Out on the streets.
Acemi bir er sokakta bir hanım görmüş finosunu gezdiriyormuş.
And this real green private, he's walkin'down the street and he sees this lady walking with a poodle.
Sokakta.
On the streets.
- İki alt sokakta.
- Two streets down.
Biz de sizin gibi bu insanları sokakta görmek istemiyoruz. Başka bir şey var mı Bay Redmond?
Is there anything else, Mr. Redmond?