Song traducir inglés
25,842 traducción paralela
Bu hangi şarkı?
What's this song? You know it?
Bu yazdığım yeni bir şarkı.
This is a new song that I wrote.
Yaşayan Ölüler, o şarkıyı söyleyince çakozladım.
The Deadite gave it away with that song.
O koduğumun şarkısı...
That damn song...
F Kelimesi şarkısı.
The F word song.
İsmi River Song'du.
Her name was River Song.
Şarkıların da söylediği gibi insanlar tuhaf.
People are strange, like the song says.
- İlk önce hangi şarkıyı duymak istersin?
Which song do you want to hear first? Surprise me.
Şu dinlemenin bokunu çıkardığımız şarkıya ne dersin?
How about that song that we wore out?
♪ Bu sadece yaptıklarını söylemek için basit bir şarkı
♪ This is just a simple song To say what you done
Bakın şimdi..
I just have to break into this song.
- Olur. Son şarkına bayıldım.
Love that last song.
Bu şarkıyı çiftlikte de duydum.
That song was playing in the farmhouse.
"Eğer Terkedersen" isimli bu şarkıyı çıkarmışlardı.
They did that song, "If You Leave."
Şarkıya gömülü başka bir parça daha var.
There was another track buried in the song.
Tek bir şarkı sadece.
Just one song!
Bazılarıyla ilgili bir şarkı yazdım.
I wrote a song about some of the problems in my life.
Bizimle birlikte şarkı söyler misin?
Do you want to sing a song with us?
- Bir şarkı daha söyleyelim mi?
- You want to sing another song together?
Rob'la ilgili bir şarkı uydurmaya çalışacağım.
I'm gonna try to make up a song about Rob... off the top of my head.
Rob'la ilgili şarkı.
Song about Rob.
Dinleyicilerini dolandırmak için kullanmaları gereken kelime ve cümleleri bulmuşlar ve bu kelime ve cümleleri liste haline getirip isim şehir hayvan tarzı her şarkıda kullanıyor gerçek işçi sınıfının milyonlarca dolarını söğüşlüyorlar.
to pander to their audience, and they list the same words and phrases off, sort of mad-lib style in every song, raking in millions of dollars from actual working-class people.
Ya erkek bir ünlü, bir kadın şarkısına pleybek yapıyor...
It's either a male celebrity lip-syncing to a woman's song...
Ya da zengin, genç bir oyuncu ironik bir biçimde hip-hop şarkısına pleybek yapıyor.
Or it's a rich, young white actress ironically lip-syncing to a hip-hop song.
Bu şarkının bir zamanlar Sınıf mücadelesinin merkezinde olduğuna İnanabiliyor musunuz?
Can you believe this song was once an honest articulation of class struggle?
En azından erkeklerin kadınlarla ilgili beklentileri gerçekçi dedi adam, bir komedi şarkısının ikinci dizesini okumaya hazırlanırken.
At least men have very realistic expectations for women... he said, sarcastically setting up a second verse in a comedy song.
Bunu bir şarkıyla tedavi edemem.
I'm not gonna fix that with a song.
Demek istediğim şunun gibi şarkılar dinlemeyin.
What I'm trying to say... is don't listen to a song... like this.
Yarı konuşma, yarı şarkı gibiydi.
It was kind of a rant, kind of a song.
Bu şarkı...
This song, uh...
Bana bir şarkı söylemeni istiyorum.
I want you to sing me a song.
Bana bir şarkı söyle.
Sing me a song.
Amerikan Kadın şarkısını yazdılar.
They wrote that song American Woman.
Bu şarkıyı daha önce duymamıştım.
Haven't heard that song before.
Tını... İçerken söylediği bir şarkı falan var mıydı?
Did he have a favourite drinking song or something?
2007'ye özgü pop şarkısı
♪ Generic 2007 pop song ♪
Bu bir pop şarkısı 2007 yılına ait
♪ Ah! This is a pop song It's 2007 ♪
O şarkıyı söylemem gerekirdi.
It had to be that song.
Taneisha.
[sing-song] Taneisha...
Hüzünlü bir Creed şarkısında duyulacak şeyler.
The kind of stuff you'd hear in a sad Creed song.
Veya mutlu bir Elliott Smith şarkısında.
Or a happy Elliott Smith song.
En İyi Özgün Müzik ödülünü kazanan
And the winner for Best Original Song is...
Kızmabirader Oynayan Nazi filminde
"The Silly Banana Song ( Love Theme )"
Sarah Lynn'in söylediği "The Silly Banana Song."
from The Nazi Who Played Yahtzee by Sarah Lynn.
Arkadaşlığımız hakkında bir şarkı yazdım.
I wrote a song about our friendship.
- Bu şarkıyı hatırladınız mı?
- Oh,'member this song?
Bu şarkıyı çok seviyorum.
I love this song. It was fantastic!
- Tamam, bir şarkı daha.
Sarah Lynn! [Sarah Lynn] Okay, one more song.
Sana bir şey söyleyeceğim.
[song playing in the background] I'm gonna say something.
Peki Zoey, yeni şarkının provasını yapalım.
Zoey, let's rehearse the new song.
Bir şarkı Gerald.
A song, Gerald.