Sport traducir inglés
4,575 traducción paralela
- Sporu iptal edin gibi ( abort-abortion )
- Like, abort the sport.
- Spordan nefre et!
- Hate sport!
- Spordan nefret et!
- Hate sport!
Spordan nefret et!
Hate sport Hate, hate, hate sport
Spordan nefret et!
Hate sport!
- Spordan nefret et!
- Hate sport...
Spordan nefret et spordan nefret et.
Hate sport, hate sport Hate, hate, hate sport
Spordan nefret et, spordan nefret et!
Hate, hate, hate, sport Hate, hate sport!
Spordan nefret et, Spordan nefret et!
Hate sport, hate sport Hate, hate, hate sport
Spordan nefret et spordan nefret et!
Hate sport, hate sport Hate, hate, hate sport
Lanet spor şarkınızı duyduk ve biraz ekleme biraz geliştirme falan yaptık
We heard that damn sport song so we take that theme and improvise.
Spordan nefret ediyorum lanet spordan
I hate sport That damn sport
- tamam, denemek ister misiniz?
That damn sport. - Okay. Do you want to try?
Spordan nefret et!
Hate sport, hate sport
Sen çok şanslı birisin hem sarhoş hem de gülme modunda ve ben havamda olduğum için de şanslısın.
You are so lucky they're drunk and in the mood to laugh and even luckier that I'm a good sport.
Hayatta, sporda ve başka her şeyde de öyledir.
In life, in sport, and in everything else, too.
- Jimnastik ve spor yapmam gerekmiyor.
I don't have to do gym or sport.
Yalnızca özel bölgende bir hastalığın var. Çok fazla cinsel münasebetten.
Sir, you merely suffer a disease in the private parts, occasioned by too much venereal sport.
Yalnız hissettiği için bir takım sporu seçmiş.
She's chosen a team sport because she's lonely.
Sporun fiziksel bir aktiviteden daha fazlası olduğunu düşünüyor musunuz?
That I what? Do you feel that sport is about more than physical activity?
Tabii, ahbap.
Sure thing, sport.
Bu, prenslerin sporu.
It is the sport of princes.
Sky haberlerine birazdan,... finans rakamları ve spor haberleriyle devam edeceğiz.
Coming up next on sky news, the latest finance figures and all the sport. Some of us are so focused on our hair that we're blinded to the fact... - I...
Günaydın, spor severler, ve 75. Açlık Oyunları'na hoş geldiniz.
Good morning, sport fans, and welcome to the 75th annual Starving Games.
O halde, açık ve net bir şekilde anlat. Yoksa bir "beyefendi" nin zalimce vaatlerine kanıp adamın elinde oyuncak olacak.
Well, then spell it out to her before she renders herself sport to some'gent'of cruel promises.
Ama itiraf edeyim, kendisiyle hoş vakit geçirdim.
Though she does make for rather amusing sport.
- Sakin ol, şampiyon.
Simmer down, sport.
'O güzel ağzını oynatmaya devam et yeter.'bu gerçekten spora son verecek bir şeydi.
'Just keep that pretty mouth moving.'that was really what put an end to the sport.
Artık değil, sportif.
She is now, Sport.
Artık değil, sportif.
[Genovese] : She is now, Sport.
Ne yani futbol lakrosdan daha iyi bir spor mu?
So what, football's a better sport than lacrosse?
Bu bir spor.
This is a sport.
Vay be, şimdi bu sporu anlıyorum.
Wow, now I get this sport.
Hey, sporcu!
Hey, sport!
Seni seven insanlar birleşip destek olmak istiyor.
It seems rather a team sport for those who are fond of you.
Her bir elemede ona müzik, spor ve Avrupa Siyaseti konularında en az 23 soru soruldu, ki hepsi onun uzmanlık alanları.
In every heat, he was asked at least 23 questions about music, sport, or European politics, his speciality subjects.
Selam evlat.
Hey, sport.
Iraklı sivilleri eğlence olsun diye ölümüne dövüştüren askerler varmış.
There were soldiers conducting lethal fights with Iraqi civilians for sport.
Oynamayı sevdiğimiz küçük bir oyun var. Dövüş oyunu.
See, we have a little game that we like to play, a fight sport.
- Bu Amerika liselerindeki en tehlikeli spor seni kaltak.
This is the most dangerous sport in American high school, bitch.
Böylesi güzel bir spor için teşekkürler.
Aww. Thanks for being such a good sport.
Cinsel ilişki Edward için bir spor sayılır. Avlanmak ya da mızrak atma gibi.
Whoring is merely a sport to Edward, as hunting is or jousting.
Artık gerçek spora başlasak.
You might wanna get to the actual sport.
Kentucky altın dövüş paketi. Tavuk dövüşünü hakimiyetin altında almak için ihtiyacın olan her şey, kolay taşınabilir yüksek kaliteli teçhizat.
Kentucky gold deluxe fight package, everything you need to dominate the royal sport of cockfighting in an easy-to-transport premium motor rig.
Sporun tüm esrarını ortadan kaldırıyor. Antonie benim kadınımdır.
It takes all the mystique out of the sport.
Bazen seninle tartışmak, spor olmaktan çıkıyor, Jo.
At some point, Jo, arguing with you stops being a sport.
Tenisin kanlı bir spor olmadığını söyleyen kimdi?
Who says tennis isn't a blood sport?
- Bir iki üç dört
Hate sport
Kan sporudur.
This is a blood sport.
- Spor babında hayır.
Not as a sport, no.
[Öksürür] Randall : iyi bir görünüm, spor yazıldı.
Have a good look, sport.