Standing traducir inglés
22,517 traducción paralela
Hiçbir California mahkemesi şimdiye kadar bu gerekçeye dayanarak...
No California court has ever conferred standing- -
Sorun hâlâ aynı, avukat bey.
The issue is standing, counsel.
Şikayetiniz noksan.
Your complaint is defective on standing.
Ölmüş birinin başında, bir erkeğin benden hoşlanmasını isteyen bir kızım.
I'm just a girl standing in front of a boy over a dead body, asking him to like her.
- Peki, gidelim. - Dur orada.
- Yes, I'm coming.-Aren't you standing still?
"Alnıma silah dayansa dahi ülkemin huzurunu koruyacağım."
"I will keep the peace of this country..." "even when I am standing at a gunpoint."
Öylece bekliyorum.
Just... standing here.
Hangisi daha şaşırtıcı bilemiyorum. Nöbet tutman mı yoksa "şaki" kelimesini bilmen mi?
I don't know what's more shocking - - you standing watch, or knowing the word "marauders."
New York'taki bürolarına ulaştım, yardıma hazırlar, ama Underhill resmi olarak bir sivil olduğundan dava bizim.
I reached out to the Bureau's New York office ; they're standing by to help, but... since Underhill was officially a civilian, it's our case.
İnandıkların uğruna mücadele ettiğin için.
Standing up for what you believe in.
Bu iğrenç Sayın Yargıç. Bay McBride'ın sırf buraya çıkarmak için bir çocuğu getirmesi...
It's repulsive, your honor, for Mr. McBride to be saddling up a child for the purpose of end-running standing, it's...
Hayır ama yasal yapıyor çünkü çocuğun dava etme hakkı var kanunlar böyle diyor.
Uh, no, but it makes it legal because the child has standing to sue, and that's the law.
Gecikme, beni ayakta tutma, gecenin garip saatlerinde ayrılma çeşitli hipotezleri düşündürüyor.
Lateness, standing me up, leaving at odd hours of the night suggest various hypotheses.
Daha geçen hafta şu kemerin altında tedavinin dağıtımını yapıyorduk.
Feels like it was last week we were standing under that arch... spreading the cure.
Bu durumda yanındaki rahatsız edici kahverengi lekeyi ortadan kaldırmaya çalış.
Well, in that case, try removing the irritating patch of brown skin standing next to you.
Kendimi savunuyorum.
It's called standing up for myself.
Tasha, başka bir seçeneğim olsa senin karşına gelip istemezdim.
Tasha, I would not be standing here in front of you pleading if I had another option.
Neden hepiniz öyle duruyorsunuz?
Why are you all just standing there?
Bizi arabasının yanında dikilirken gördüğünde şaşırmadı da.
Yeah, but he didn't seem surprised to find us standing around his car, either.
Çatıda helikopterler acil ulaşım için hazır bekliyor.
We've got helos on the roof standing by for immediate transport.
Kendimi savunmak istiyordum çünkü benim adıma bunu yapan fazla insan yoktu.
Like, I really wanted to stand up for myself, because not very many people were standing up for me.
Nasıl? Biz burada duruyorduk.
We were standing down here!
- Sen ne yapıyorsun? Neden merdivenin ortasında duruyorsun?
Why are you standing in the middle of the fucking stairwell?
- Sadece burada duruyorum.
- I'm just standing here. - Oh, my God.
- Bütün gece içkilerinin başında durmayacağım! - Hayır.
- Yeah, well, don't think I'll be standing you drinks all night!
Bir Savunma Bakanlığı helikopteri bekliyor.
There's a D.O.D. chopper standing by.
Gabriel'i gölde boğulduğu yerde dururken görmüşler.
They've seen him, standing by the lake, right where he drowned.
Orada başka biri var mı?
Who else is standing here? Oh.
Karakol kaydına polise ait eşyayı çalmanı ekleyebileceğinin farkında değilmiş.
Where is it? Are you gonna leave me standing out here...
- Neyi? Ayakta durup, güzel görünüp, kılıçla omuzlarına dokunmayı mı?
Standing still, looking pretty and putting a sword on a few people's shoulders?
Ben yokken kimin yerine görev yaptığını unutma.
Just remember who you're standing in for when I'm gone.
Geziden önce, yüce ülkemiz statüsünü etkisini ve duruşunu kaybetme tehlikesiyle karşı karşıyaydı.
And, before the tour, our great nation was in danger of losing much of its status, our influence, our standing.
Sorumlusu ben değilim deyip kenara çekilmek suçu yok etmez.
Standing aside and washing your hands does not remove culpability.
Ayaktayken gömülmüş.
He was buried standing up.
Anlamıyorum, anlamıyorum. Bana yönetici asistanı olduğunu söyledi. Yönetici asistanı mı?
I get the feeling you wouldn't be standing here in front of my cruddy house in this low-rent neighborhood offering me an obscene amount of money if you were so sure she was going to dump me when she finds out who I am.
Hemen arkanda olduğumu demek istiyor.
He means I'm standing right behind you.
Dogbite, anlaşıldı, beklemedeyiz.
Dogbite, copy all. Standing by.
Aracı korumaya çalışıyor, ama yardım çağıramaz, araçta telsiz yok.
He's standing security there, but he can't call for help. No radio in the truck.
Ve ölü babam şu an arkanda duruyor.
And my dead father's standing behind you right now.
Hayatımın en muhteşem anı Fillory'e ayağımın bastığı andı. Ve daha sonradan öğrendiğim üzre, bunun tek sebebi havanın 0.02 % opium olması değildi.
Standing in Fillory was the greatest moment of my life, and not just because, as I later found out, the air is.02 % opium, which is a pretty unfair trick to get you to love a place,
Aynı kitapta anlatıldığı güzellikte, ve burada dururken tanrıların gerçek olduğunu hissediyorsun.
It was as beautiful as it was in the books, and standing there, you could just feel that the gods were real.
Yanisi şu an bir boks salonundasın.
And you're standing in a boxing gym.
Etrafta elim sikimde beklememi mi istersin?
You want me standing around with my dick in my hand?
Ayakta kalan son ağaç sen olacaksın babacık.
You will be the last one standing, daddy.
İyi hissettirmiyor ama hala ayaktayım, Ve o serserilerin hepsi mezarda.
It may not feel good, but I'm still standing here, and every one of those fuckers is in the ground.
Kocan evde. Güzeller güzeli karımın karşısında duruyorum. Aşkımın sembolü olarak bu çiçekleri ve çikolatayı sunuyorum.
Your man is home, standing in front of his beautiful wife, offering you these flowers and these-these chocolates as a token of my love.
Cesedinin başında duruyoruz çünkü.
'Cause we're standing over his dead body.
Şarkı : Coldplay-Birds
♪ Been standing in a corner ♪
- Peki neden burada bekliyorsun?
So, why are you standing here?
- Ayakta alkışlıyoruz Mark.
- Standing ovation, Mark (!
Sayfası herkese açık değil.
His page is private, and all I know is that in his profile picture, he's standing at