Stevie traducir inglés

Çünkü Stevie ve Van Gogh, ikisi de konuşmuyor.

It was because Stevie and Van Gogh, they just- - they don't talk.

- Sağol Stevie boy.

- Thanks, Stevie boy.

Stevie boy.

Stevie boy.

Alaskaya dönmek istemiyorum. Stevie.

I so don't want to go back to Alaska.

En kötüsü bitmiş olabilir

Stevie. You know, I think the worst of this thing might be over.

Bilmiyorum Stevie boy.

I don't know, Stevie boy. I don't know.

Nasılız Stevie boy?

How we doing, Stevie boy?

Gidip kuzenin Stevie'le oyna.

You go play with Cousin Stevie.

Stevie. Merhaba.

Oh, Stevie.

Stevie ile bir şeyler yiyelim.

Get something with Stevie, huh?

Tamam tamam, Stevie, Gus ve kendi adıma komşumuz Silvio'ya kocaman teşekkürler.

Behalf Stevie, Gus and myself I thank our neighbor Sylvio.

Onca zaman var Stevie, onunla birlikte oluyorduk.

Then we always sleep together.

Biliyor musun Stevie, bunu anlamanı beklemiyorum. Ve ne düşündüğün umurumda değil.

You do not understand, and the I do not care what you think.

Ama öyle kadınlar tanımıyorum ki Stevie.

- That kind of women I do not know.

- Hemen lafa zıplama. - Stevie! - Doğaçlama yapma.

Do not go rattle, do not improvise.

Evin anahtarlarını ver Stevie!

The house keys.

Öyle birisini görmüyorum ki Stevie.

I do not see that person.

Stevie!

Stevie.

Her neyse, sana teşekkür etmek istedim Stevie.

Stevie, I want to thank you you thinking of me...

Stevie, sadece ikinci bir buluşma, bu anlaşma için her şeyimi veririm.

I will only have about the scheme.

Jonah, Jonah! Stevie nerede?

Jonah, where is Stevie?

Merhaba, Stevie'yi aradınız. Mesajınızı bırakın.

With Stevie, leave a message.

STEVIE : Odamda buluşalım. Bunu düşüneceksek eğer bazı şartlarım olacak.

If we possibly do, I conditions.

Ama senin önünde çok fırsatın var Stevie.

But you still have all the time, Stevie.

Stevie, senin bir şeyin yok, çocuk sahibi olmak için bir ömür vaktin var.

- With you will be fine. You have plenty of time.

- Bu senin planındı Stevie! - Benim planım mı?

This was your idea, Stevie.

İki saat gerideyiz, ses sistemi boku yemiş durumda ve Stevie taşınıyormuş. - Ne?

We walk back and Stevie does not.

- Stevie! - Aferdersiniz.

Sorry.

Stevie, ben yapmadım... Stevie... geçebilir miyim!

Stevie, I did not...

Hey, Stevie! - Lütfen dur! Stevie!

Stevie, please wait.

- Hoşçakal Stevie. - Hoşçakal.

Day, Stevie.

Sen anne olmaya karar verdin Stevie.

You need to be a mother, Stevie.

Stevie, yok bir şey.

Stevie, this is good.

Stevie nerede?

Where's Stevie?

- Stevie'yi bul.

Get Stevie. Okay.

Stevie, yavaşla.

Stevie, slow down.

Stevie!

Stevie!

Stevie.

It's Stevie.

Stevie?

Stevie?

Stevie'ye söylerim, vardiyanı değiştirir.

Oh, I'll get Stevie to change your shift.

Stevie nerede?

Stevie?

Stevie?

Stevie... Mm?

Stevie, sen biraz dolan etrafta.

Hey, Stevie, why don't you look around?

Adım Stevie.

I'm Stevie.

Stevie Evans.

Stevie Evans.

Annen... Stevie, annen hayatımın aşkıydı.

- Stevie, she was the love of my life, but not like that.

Stevie...

Hey, Stevie...

İki oğlum var. Danny ve Stevie.

Two, actually- - Danny and Stevie.

Selam Stevie.

Hi, Stevie.

Daha önce, senin odandayken...

Stevie?

Hayır Stevie, sen haklıydın.

Stevie, you were right.