English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ S ] / Stress

Stress traducir inglés

6,007 traducción paralela
- Güne daha fazla stres eklemek için değil ama...
- Not to add more stress to your day, but...
Peki, stres ve travma diğer faktörler, bilirsin, ben "Elm Street" sürece
Well, stress and trauma are other factors, you know, unless I "elm street"
Biz ona "savaş-sonrası-stres" diyoruz.
We call that "post-traumatic stress." I know.
Wanda hücresel cihazların strese neden olduğunu söylüyor.
Wanda says cellular devices transmit stress.
Stresten yapıyorum.
It's just something I do for stress.
Stresli olduğundan bahsediyor madam.
That's the kind of stress he's talking about, madam.
Burası stres yüklü bir çevre, dedektif.
This is a high-stress environment, Detective.
Bazıları, bir çocuğun uyku sorunu yaşadığında, bunun nedeninin biriken aşırı stres olduğuna endişe bebeğinin de çocuğun yerine endişeleneceğine ve çocuğun daha iyi uyuyacağına inanır.
Some people believe that when a child has trouble sleeping, it's because a large amount of stress has built up, but a worry doll worries in the child's place so the child sleeps better.
Yalnız yaşayan bir anne olmak zor, sizin nasıl bir stres altında olduğunuzu anlayabiliyorum.
It's difficult to be a single mom, and I can't imagine how much stress you must be under.
- Kulaklarındaki çınlama stresle birlikte artıyor mu?
Does the ringing in your ears increase with stress? No.
Geçmişte konuştuğumuz şeyler artık geçerli değil diyorum. Eğer seni sıkıntıya soktuysam da özür dilerim.
I'm saying whatever we've discussed in the past is no longer relevant, and if I've caused you any stress, well, then,
Bu gece, size uykusuz şekilde stres altında görevleriniz ne kadar iyi yerine getirebileceğinizi görmek için testler verilecek.
Tonight, you'll be given a series of tests to see how well you function under the stress of significant sleep deprivation.
Benim de rahatlamaya ihtiyacım vardı zaten.
I needed a stress relief, too.
Ve eminim sonunda gerçeği bulacak. Ki bu da Angela'nın zor zamanlar geçirdiği ve rekabetin stresiyle uğraştığı.
And then I'm sure he'll eventually get around to the truth, which is that Angela was having a hard time coping with the stress of the competition.
Stres olabilir.
MAYBE FROM STRESS.
Günün sonunda bizimde stresli ve endişeli olduğumuz olur.
WE'RE ALL STRESS-CASES SOMETIMES. YOU?
Stres.
Stress.
İşin stresiyle baş edebileceğini düşünmemiştim.
I didn't think she could handle the stress of the job.
Senin çok stres altında olduğunu da düşünüyorum.
Hey, I think also you've been under a lot of stress.
Sürekli stres altındayım. 90'lı yıllarda diken üstündeydim.
I'm constantly under stress. I lived in fear for my life through the'90s.
Stress yapma, benim arkadaşım.
Don't stress my friend.
Yapma.
Don't stress.
Stres altındayken nasıl tepki verdiğimizi anlamak için.
To see how we perform under stress.
Bir karım ve çocuklarım var.
I have stress. I have a wife and kids.
Hayır ama stresten beynim patlayacak artık.
No, but my brain is about to explode from stress.
- Ne yapacağız? Öncelikle, az önce söylediğim her şeyi unutun, çünkü sizin, genç hanım, fazlaca dinlenmeye ve stresten kaçınmaya ihtiyacınız var.
The first thing you do is, you forget everything that I said before because you, young lady, need a lot of rest and especially avoiding stress.
- Peki. Leslie, normalde zaten çok stresli bir insan o yüzden onun stres süngeri olmam gerekiyor.
Leslie is already the queen of stress, so I have to be like her stress shamwow.
Kendimi onun etrafına sarıp tüm stresini emeceğim çocuklar doğduktan sonra da biri beni bir kovaya sıkıverir artık.
I wrap myself around her, I soak up all of her stress, and then after the kids are born, someone can squeeze me out into a bucket. - Ron!
Leslie, seni strese sokmamak için çok uğraştım ama bütün birikimimizi Paris seyahatine harcadık.
Leslie, I have been trying so hard not to stress you out, but we just spent our entire savings account on a trip to Paris.
Senin tüm stresini emdim ama bunu benden sıkıp alacak kimse yok.
I'm shamwowing all of your stress, and there's no one here to wring me out.
Stres olmuyorum çünkü sana sahibim.
I am immune to stress because I have you.
Lise... Gerçek dünyanın stresinin çok uzak göründüğü hayatın kaygısız devri. En azından, öyleydi.
Ah, high school, that carefree time in your life when the stress of the real world seems miles away- - at least, it used to be.
Stres ile hiçbir şey yapamazsın.
Listen, our insurance doesn't cover stress-related issues.
Son zamanlarda benim ne kadar stres altında olduğumu biliyor musunuz?
Do you know how much stress I've been under lately?
Bu yüzden sadece doktorunu dinlemek zorundasın başka şeyleri kafaya takma ve sakin ol.
So, now you just have to listen to your doctors, Don't stress about anything and relax.
Neden sana gönderdiği psikiyatriste sarhoş olduğunu çok stres altında olduğunu ve çok ama çok üzgün olduğunu söylemiyorsun?
Why don't you tell that shrink she sent you to that you were drunk and that you were under a lot of stress, and you're very, very sorry?
Sadece büyük stres yaşadığın dönemlerde ortaya çıkar.
It only really flares up during periods of great stress.
Seni strese sokmak istememiştim.
Didn't mean to stress you out.
- Stres yüzünden. Ne?
It's stress.
- Stres yüzünden.
It's stress.
- Stres altında olduğunuz gözlemleniyor.
You appear to be under stress. Affirmative.
Yoganın stresinden kurtulması ve yeni erkeklerle tanışması için çok iyi bir yol.
I just thought yoga would be a great stress reliever for your mom, and a good way for her to meet guys.
Eğer yapmazsan, öleceksin.
No more stress.
Bilmiyorum. Şey, kanunlara, iş stresine.
Well, in-laws, work stress.
Bu, üst sırta sürekli baskıyı gösterir.
This would indicate a continued stress to the upper back.
Taksi yok, metro yok, stres yok. Sessiz sokaklar ve vahşi hayat var.
There's no cabs, no subways, no stress, quiet streets and actual wildlife.
İnç kare başına etkili gerilim verimi 136 ton.
Effective yielding stress, 300,000 pounds per square inch.
Adımlama bir strese karşılık.
Pacing's a stress response.
Stresle nasıl başa çıkıyorsun?
How do you handle stress?
Kalbi büyük baskı altındaydı.
His heart was under great stress.
Şu ızgaraya bakarsan sanki biri ona tökezlemiş gibi darbe izleri var.
Well, there are drag marks that go all the way from the trail all the way over to the well here. And if you look at the grate, it shows signs of stress, as if someone stomped it in.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]