Susuzluktan ölüyorum traducir inglés
72 traducción paralela
Susuzluktan ölüyorum.
I'm dying of thirst.
Lowery, susuzluktan ölüyorum.
Lowery, I am dying of thirst-aroonie.
- Susuzluktan ölüyorum.
I'm dying of thirst.
Bana yardım ettiğin için teşekkür ederim. Açlıktan ve susuzluktan ölüyorum.
Thank you for helping me, I'm dying of hunger and thirst.
Susuzluktan ölüyorum.
I'm dying because of dehydration!
Ben susuzluktan ölüyorum.
You have our gentlemen's word.
Bir bardak kahverengi sudan içip kendime gelmeliyim. Susuzluktan ölüyorum.
Just let me get one glass of brown water cos I'm dying of thirst.
Nadia... susuzluktan ölüyorum.
Nadia... I'm dying of thirst.
Susuzluktan ölüyorum.
I'm dying.
Susuzluktan ölüyorum.
I'm dying for a drink.
Susuzluktan ölüyorum. Hemen biraz çay yapacağım, ve bir de kek.
I'm parched, I'm going to make a nice cup of tea, and I have a cherry cake here,
Susuzluktan ölüyorum.
Oh, I am dying of thirst.
Susuzluktan ölüyorum.
Jesus, I'm so thirsty!
- Bir viski içebiliriz. - Ben de susuzluktan ölüyorum.
A shot of whiskey would be a good pain killer.
Açlık ve susuzluktan ölüyorum.
And dying of hunger and thirst.
Susuzluktan ölüyorum.
Tell me quickly, I'm dying of thirst.
Lowery, burada susuzluktan ölüyorum.
Lowery, I'm dyin of thirst-a-roonie here.
Tanrım sonunda geldin susuzluktan ölüyorum.
My God. Finally. I am so dehydrated.
Susuzluktan ölüyorum.
I'm thirsty.
Su getirecek olan çocuk nerede kaldı, susuzluktan ölüyorum.
Where's the guy with the water already? I'm dying here.
- Susuzluktan ölüyorum.
- What? - I'm dry as a bone here.
çünkü susuzluktan ölüyorum.
Because I'm dying of thirst.
Susuzluktan ölüyorum.
I am dying of thirst.
Susuzluktan ölüyorum.
I was so thirsty.
Ben, susuzluktan ölüyorum, ve sen... Etrafta konuşuyorsun! Kaç kere!
How many times!
Ben susuzluktan ölüyorum.
I'm dying of thirst.
Biraz mola verelim ben susadım susuzluktan ölüyorum Kim içecek ister?
LET'S TAKE A BREAK. I'M THIRSTY. I'M REALLY THIRSTY.
- Bir şişe su, susuzluktan ölüyorum.
- A bottle of water, I'm so thirsty.
Su istiyorum, susuzluktan ölüyorum.
I need water, I die of thirst.
Susuzluktan ölüyorum sanki, bu Afrika güneşine daha fazla katlanamayacğim.
I think I'm dehydrated, I can't bear this African sun.
Susadım, susuzluktan ölüyorum.
Thirsty, I'm dying with thirst.
Susuzluktan ölüyorum.
I'm so thirsty. Really.
Hey, susuzluktan ölüyorum.
Hey, I'm dying of thirst.
- Susuzluktan ölüyorum, şarap nerede?
I'm dying of thirst, where's the wine?
Evet, ben de susuzluktan ölüyorum.
Yeah, I'm parched.
A : bu imkânsız, çünkü ben Shadow Walker değilim. B : susuzluktan ölüyorum ve vatandaşlık haklarım uyarınca enerji içeceği talep ediyorum, hangisinde en çok taurin varsa.
"A," that's impossible, because I'm not shadow Walker, and, "b," I'm dying of thirst, and as part of my civil liberties,
Susuzluktan ölüyorum.
I'm so thirsty!
Bayan, yapmayın, susuzluktan ölüyorum.
Miss, come on, I'm dying of thirst here.
Susuzluktan ölüyorum arkada.
I'm a little dehydrated back here.
- Susuzluktan ölüyorum.
[clears throat] I'M SO TERRIBLY THIRSTY.
Susuzluktan ölüyorum.
I am dehydrated.
Yahni için özür dilerim ama susuzluktan ölüyorum burada.
Look, I'm sorry about the stew thing, but I'm... I'm dying of thirst.
Susuzluktan ölüyorum.
I am quite parched.
Neyse, bir baktım... tek başıma Rubülhali Çölü'nün ortasındayım... susuzluktan ölüyorum ama tek damla yok.
So, anyway, there I am, alone, in the middle of the Empty Quarter, all by myself, with no water, dying of thirst.
Susuzluktan ölüyorum.
Aah! Is there water? !
Susuzluktan ölüyorum Bayan Emberly.
Dry to the very bone, Ms. Emberly.
Tıpkı açlık ve susuzluktan ölmek gibi, sessizlikten ölüyorum.
I'm dying of silence, like others die of hunger or thirst.
Susuzluktan ölüyorum!
I'm devoured by thirst!
Susuzluktan ölüyorum.
What I could use is a nice cold brewsky.
susuzluktan ölüyorum evet, tamam oo bak kim burda iyi misin?
Come on, Terry. I'm dying of thirst. Get us a pint, mate.
Ölüyorum susuzluktan ama içemiyorum,
I am so thirsty and I can't drink