Swimming traducir inglés
5,003 traducción paralela
Bu harikulade balığın zarif ve tüy gibi yüzüşü başka hiçbir şeyle kıyaslanamaz.
Nothing compares to the graceful and weightless swimming of this marvellous fish.
Yetişkin bir suaygırı, tehlikeden kaçınmak için nehir yatağı boyunca yüzerek ya da yürüyerek nefesini 20 dakikaya kadar tutabilir.
An adult hippopotamus can hold its breath for up to 20 minutes, swimming or walking along the riverbed in order to avoid danger.
Bana sorarsan Kaptan ve İkinci Kaptanın denizde çırpınacaklar.
You ask me, both your Captain and your XO. Are swimming in some choppy waters.
Görünen o ki, çarpık bacaklı kadınlarla yüzmeye gitmek istiyorlar.
Apparently they like to go swimming with bowlegged women.
Bür gün küçük oğlum Richard'ı havuzun dibinde, ölü olarak buldum.
One day I found Richard - he was my youngest - at the bottom of our swimming pool, dead.
# Yüzme havuzunda yapacağız. #
♪ We gonna do it in the swimming pool ♪
Okyanusta yüzmeye gitmeyeceğimiz kesin. Tabii eğer, lazımlık gibi kokan buz gibi suyu seviyorsanız ayrı.
Well, we're not swimming in the ocean, unless you like ice-cold water that smells like a porta-potty.
Bir yüzme dersinden sonra, plaj dinlenmek için kusursuz bir yerdir.
After a swimming lesson, the beach is a perfect place to relax.
Her ne kadar soğuk deniz suyunda yüzmek onları rahatsız etse de çevrelerinde hiçbir yırtıcı olmadığından, kısa bir süre sonra güneş altında uzanırlar.
And although swimming in the cold sea cools them uncomfortably, with no predators around, they can soon put that right by stretching out in the sun.
Ve bu sularda sadece balıklar bulunmaz. Aynı zamanda memeliler de bulunur.
And there are not only fish swimming in these waters, there are mammals.
Tersi durumda da araba sürerken ya da yüzerken nöbet mi geçirsin?
As opposed to him convulsing again while either driving or in a swimming pool?
Olimpik yüzme havuzumuz ya da kafeteryamızda suşi olmayabilir, ama öğretmenlerimiz çok iyidir.
We might not have an olympic swimming pool or sushi in the cafeteria, but our teachers are really good.
Ve yüzme havuzlarına ilgim olacağını hiç düşünmemiştim. Ama sonra bunları buldum.
And I never thought I was interested in swimming pools, but then I found these.
Bu, Sophia Loren'in çıplak yüzmesi gibi. Aşk budur.
This is Sophia Loren swimming naked in the Fontana di Trevi filled with prosecco.
Çocuklara yüzme öğreten adam.
That guy from baby swimming.
- En kısa sürede, yüzme havuzundan çıkacak...
As soon as yöu step out of the swimming pool..
En kısa sürede, yüzme havuzundan çıkacak...
As soon as yöu step out of the swimming pool..
Soğuk nehirde yüzüyordum da...
I've been... swimming in the cold river.
Ortalıkta dolanıp, Max adında bir köpek balığı tarafından yenmeyi bekleyen küçük karidesler!
Little shrimp swimming around, waiting to be eaten by a big shark named Max!
Brooke Shields da yüzsün içinde istersen?
Where's Brooke shields swimming in your eyeballs?
Demek kadın bu yüzden havuzda çıplak duruyor.
Oh... that's why she's squatting naked in that swimming pool.
"Bütün... Bütün küçük ördekler yüzüyorlar suda" "fol-de-rol, fal-de-ral"
all... all the little ducks are swimming in the water fol-de-rol, fal-de-ral all the little ducks... waddle
Sonra düzelip yüzerek seni geçip... dalganın ardından çıkıyorlar... İnanılmaz.
they do get flung around but then they just right themselves, keep on swimming and they're ahead of you, coming out the back of the wave and it's amazing.
Çok az kişi... kaplumbağalarla böyle yüzüp eğlenme ayrıcalığına sahip.
Very few people have the privilege, like I do, swimming with the turtles, and having that fun.
öğren bakalım senin havuzda kaç tane yüzücü var.
Find out how many koi you got swimming in your pond.
onlar kendi etraflarında yüzüyorlar.
They're swimming around in circles.
İçinde yüzüyorum ve şnorkelimden bile giriyor.
And I'm swimming in it and I'm breathing it in through my snorkel.
Eğer çöp toplamak için sürekli durmasaydın nefesimizi tutmak zorunda değildik.
We wouldn't have to if you hadn't kept swimming off to pick up trash.
- Kesin sesinizi beyler.
Swimming! - Ha!
Sadece belli başlı kampüs imkânlarından faydalanamayacaksınız... Su fıskiyeleri, havuzlar...
You're just banned from certain campus amenities, uh, water fountains, swimming pools... huh.
Hey, beraber yüzmeye gittiğimizi ve beni boğmayı denediğini hatırlıyor musun?
Hey, remember that time we went swimming, and you tried to drown me?
Senin yüzücüler yüzüyor muymuş?
So are your swimmers swimming?
"Orda yüzüyor gibi hissediyorum!"
"l feel like swimming there!"
# Ama senin suyunda yüzmek... # #... kutsal bir şey #
♪ But swimming in your water's something spirit-u-Al ♪
Kalp ilaçlarınızı yarın yüzmeye gelirken getirebilirim.
I can bring your heart pills when we go swimming tomorrow.
Ben Bayan Gould ile yüzmeye gidiyorum.
I'm going swimming with Mrs. Gould.
Yine yüzecek misiniz?
I don't know. Are you guys going back out there and do any swimming?
Köpek balıkları doğrudan üzerlerine gidiyor.
- What? - The sharks are swimming right at them.
Bir tanesi de yüzme havuzunda.
And there is now one swimming in your pool.
Havuzda köpek balığı olması imkansız.
Shark in the swimming pool is impossible.
Herkes suyun üstünde kalmaya çabalarken birden etrafımızda köpek balıklarının yüzdüğünü fark ettik.
Everyone else was kinda swimming around trying to stay up and suddenly all these sharks just started swarming and -
Yüzmeyi bıraktın mı?
You gave up swimming?
Yüzmeyi bıraktım.
I quit swimming.
Sen yüzmeye bayılırsın.
You love swimming.
- Belki sen berbat yüzüyorsundur.
- Maybe you suck at swimming.
Neden bıraktın yüzmeyi?
Why did you stop swimming?
Öte yandan sen, sürekli oksitosin içerisinde yüzüyorsun.
You, on the other hand, are always swimming in oxytocin.
Bunu yaptığında, biber tanelerinde farklı bir şey görememiş, fakat küçük hayvanların etrafta yüzdüğünü görmüş.
When he did that, he didn't see anything interesting in the peppercorns, but he found that there were little animals swimming around.
Çok derin sularda yüzmek olurdu bu.
He'd be swimming in very deep water.
Son zamanlarda yüzmeye sardı.
She took up swimming recently.
O şey kırpıntıyla dolu.
That thing is just swimming with junk.