Sıtma traducir inglés
1,218 traducción paralela
Söylesen, merkezi ısıtma ile ilgili sorun yaşıyormusunuz?
Tell me, do you have any problems with the central heating?
Sıtma ve durgun bir su, sağlıklı bir insanın uzak duracağı şeyler.
Stagnant. Liver flukes, leaches, malaria.
- Bu ısıtma sistemi.
- What? - It's the heating system.
Isıtma tekrar erken kapatılmış.
The heating had gone off too early again.
Otelin merkezi ısıtma sistemi vardır umarım, Hastings.
I wait that this hotel have central heating, Hastings.
Bunu önlemek için, ısıtma cihazları entegre ettik.
So, in order to prevent this, we installed heating devices.
Jim Nabors`un ısıtma turlarıyla başlayın.
Begin the thawing ofJim Nabors.
Yansıtma tedavisine cevap vermiyor.
He's not responding to reflection therapy.
Isıtma sistemi arızalı.
The heating's malfunctioning.
Rica etsem söyler misiniz, Monsieur Lee, evinizde merkezi ısıtma var mı?
Tell to me if you please, Monsieur Lee, does your house have the central heating?
- Birinci kamera yansıtma... yapıyor, ışığı biraz ayarlayabilir misin?
- I'm getting a glare on camera one. You think you can adjust the barn door on Jack's back light? Yeah, if you can.
Politika için sıtma üreten bir bataklık.
A swamp that traded malaria for politics.
Belki de bir parça merkezi ısıtma olabilir.
Maybe even a little... central heating.
Senin ülken maymun, goril, sıtma ve misyonerlerle dolu.
Your country's full of apes and gorillas malaria missionaries.
Aslında, Poirot, sorun merkezi ısıtma.
Actually, Poirot, it's the central heating.
Ona yine şok verip hızlı ısıtma yöntemini deneriz.
We'll shock him again, then we'll try rapid rewarming.
Kardiyak Cerrahi'den perfüzyonist, baypas pompası ve ısıtma birimi iste.
Call Cardiac Surgery for a perfusionist with a bypass pump and a heating unit.
Kaloriferden anlamıyor olabiliriz ama ortamı ısıtma ve soğutma konusunda uzman sayılırız.
We may not know about radiators but we do have expertise in the heating and cooling milieu.
Merkezi ısıtma.
Central air and heat.
Sıtma salgını.
Malaria epidemic.
Sıtma gibi yakıyor kanımı kurtar beni bu dertten.
For like the hectic in my blood he rages and thou must cure me.
İyilik bile bir sıtma ateşi gibi....... yükselip kendi aşırılığıyla öldürür.
And nothing is at a like goodness still. For goodness, growing to a pleurisy, dies in his own too-much.
Bu gece ısıtma çalışmadı.
It's for the Festival of Sacrifice. The heat stopped working last night.
Kaptan, hedef bölgedeki bir yansıtma istasyonundan imdat çağrısı alıyoruz.
Captain, we're picking up a distress signal from a relay post in the target area.
Kuru önlükler ve ısıtma lambaları lazım.
We need some dry gowns, some warming lamps.
Isıtma sırası aşırı yüklendi.
The heating array overloaded.
- Eski ısıtma sisteminden. Her yerde havalandırmalar var.
There are vents all over the place.
Sıtma kötü.
Malaria bad.
Bana şöyle sırıtma.
Don't give me that smile.
Hera, bir ucu buraya boşaltılmış bir çarpıtma yaratmış olabilir.
The Hera could have created a distortion that emptied out here.
Kaç basınç kapısını patlatarak açmak zorunda kalacaklarını biliyor musun? Atık arıtma tesisinin diğer tarafındaki iki büyük kapı hariç. Kırk yedi.
I told you not to poke around in things that are too big for you.
Sırıtma!
Don't smile!
Şimdi Atlantic'e gitme biraz bira içme dağıtma ve umarım yatağa atma vakti.
Now it's time to head over to Atlantic, drink some beers, get ripped and, hopefully, get laid.
Dişlerini azıcık göstermek gibi. Yüzünde küçük bir sırıtma ifadesi oluşur.
Like the way her teeth are slightly showing, like she's got a slight sneer, you know.
Sırıtma, bunu vurgulayabilirsin.
Like the tilt of the head and the sneer, you would just make, you know - emphasize that.
Bu anahtar bir şey. - Bu sırıtma.
- That's sort of the key to the whole thing.
Kalkık kaşlar, maymunsu bir alın, gerzek bir sırıtma.
The jutting eyebrows, the simian forehead, the idiotic grin.
Sırıtma.
Don't smile.
Sırıtma.
A smirk.
Konuşarak suçluların dikkatini.. ... dağıtma numarası eski günlerde kaldı.
Let's not embarrass us both... with that hoary old stall-the-villain-with-flattery scheme.
Ana Makine Dairesi yakınlarında bir çeşit boyutsal çarpıtma oluştu, Kaptan.
There's some kind of dimensional distortion forming near Main Engineering, Captain.
Eğer bu doğru ise aynen Harry'nin ışınlama esnasında çarpıtma tarafından çekildiği gibi Ptera'nın da bu çarpıtmaya çekilmesini sağlayarak, evine dönmesini sağlayabiliriz.
If it's true that Harry was pulled through the vacuole during transport, we might be able to reproduce those circumstances, and send Ptera home.
Güverte 13 de bir çarpıtma oluşuyor.
There's a vacuole forming on Deck 13.
En iyi tahminime göre, bu bir çeşit uzaysal çarpıtma dalgası.
A best guess is it's some type of spatial distortion wave.
Çarpıtma halkasının, geminin yapısını bozma ihtimali var mı?
Is it possible that this distortion ring is somehow changing the layout of the ship?
Güzel. İçeri girip bu çarpıtma halkasını yok etme şansımızın olup, olmadığına bir bakalım.
Let's get in there and see if we had any luck dispersing this implosion ring.
Bir şey geminin içme suyunun olduğu tuzlu su arıtma tankına bulaşmış olmalı.
Something must've got into the de-salination tanks... where all the ship's portable water is stored.
Trondheim kendini arıtma odasına kilitledi.
Trondheim's locked himself in the sewage hold.
Tamam tatlım, bu kadar sırıtma yeter.
( HUMMING ) AND THE HUMMING.
Mırıldanma ve sırıtma olmazsa, sıçramak zorunda kalabilirim.
PLEASE DON'T. I CAN DO IT.
"Ya pasırma, ya da yumurta alabilirsin, suratıma bakıp pis pis sırıtma" diyor.
You can have egg or bacon. "He went," You're having a fucking laugh, cunt. "