Talent traducir inglés
7,165 traducción paralela
- Yeni bir Wilkes yetenek gösterisi mi var?
Another Wilkes family talent show?
Ve onunla uçması çok kolay tabii eğer uçmak için biraz beceriniz varsa.
And he's easy to fly, which is good if you have a little talent.
Evet, benim de biraz yeteneğim var.
Yeah, and I have a little talent.
O zamana kadar Pablo gelir ve benim yıldızım parlar.
And by then, Pablo will be back, and my talent can really shine!
Yetenekle birlikte var olduğu sürece, küstahlığın hiçbir sakıncası yoktur.
Nothing wrong with arrogance... as long as it coexists with talent.
Neyse, Richard Balsille - Whitbrook-Balsille'deki adam- - Bendeki madeni görüp, bana iş teklif etti.
Anyway, Richard Balsille- - uh, he of Whitbrook-Balsille- - saw mine, got in contact, said he was in the business of talent acquisition, and he dragged me on board.
Hayır, tek başıma da yeterli olacağımı düşünmeni istedim.
No, I wanted you to think that I was getting by on talent alone.
Oraya çıkmaktansa hakiki yeteneğini saklayan tüm tüzel ahbapları sollayacağım.
I'll get past all the corporate cronies who keep the genuine talent from getting out there.
Yeteneğinizde birinin bu kadardır gözden uzak olmasının nasıl zor olduğuna inanamıyorum.
I can't imagine how hard it must have been for someone of your talent to stay hidden for so long.
Birinci sınıf bir yalancı olduğundan şüpheleniyorum doğal bir yetenek yoksa evren çapında bir usta olmazdın yani bu da üçüncü kuralı doğuruyor.
I suspect you're a world-class liar, a natural talent, or you wouldn't be a master of the universe, so to speak, which brings me to rule number three.
Yani, bu biraz kabaca, aman da burda çok yetenekli birileri varmış.
I mean, this is a little rough, but you have a lot of talent here.
Benim yeteneğim de insanları yönetmek.
Managing people - that's my talent.
O alanda büyük bir yetenek sergiliyor.
He's shown a real talent in that arena.
O savaş için dövüş sanatı yeteneklerine ve kapasitesine sahip.
She has an exceptional talent in martial arts and military strategy.
Senin gibilerinin doktor olmak için hakkı, yeteneği veya görüsü yoktur.
Someone like you doesn't have a right, talent or attitude to be a doctor.
Arkadaşları düşmana çevirmede oldukça büyük bir yeteneğin var.
You have a great talent for turning friends into enemies.
Yeteneğim yok, param yok.
I don't have talent. I don't have money.
Lise yetenek gösterisine gidecekmiş.
She's gonna be in her high school talent show.
Eğer yeteneği Terry'nin kanepesinin her yerinde cips kırıntıları bırakmak değilse, kesinlikle kaybedecek.
Which she's gonna lose, unless her talent is leaving Potato chip crumbs all over terry's couch.
Hayallerinin peşinden koşma vakti değil ki aşkım.
We cannot afford to live for the talent of your own.
Öyle değil işte...
This is not about the matter of my talent.
Anonim Alkolikler'in yetenek yarışmasına katılmayı kabul ettim.
Well, I agreed to participate in the Alcoholics Anonymous talent show.
Yeteneğe değer verdiğimi bil.
I want you to know I appreciate the talent.
Ama yetenek orada duruyor.
But the talent is there.
Aslında para vermeseydin bile çocuğunun yetenekli olduğunu düşünüyor.
In truth, even without the money, he thinks your boy has talent.
Bazıları yetenekli.
Got some talent.
Kendi başına bu boşlukları bulmak, zaten nadir bir yetenek.
Catching breaks of your own design is a rare talent in itself.
- Yeteneği vasat.
Medium talent.
Pekâlâ, dinleyin bakalım sizi yeteneksiz, geri zekâlı bebeler.
All right, listen up, you no-talent, idiot babies!
Burada yontulmamış yetenekler olduğundan, evet bir kaç oyuncu tuttum.
In light of the abysmal talent pool you have here, yes, I've hired a few actors.
Yetenek biziz, Joe değil.
We're the talent, not Joe.
Kaçma konusunda büyük bir yeteneği vardı ta ki...
He had a talent for runnin', until...
Orta okulun yetenek şovunda üç kez arka arkaya bu şovun açılış şarkısını sergilemiştin.
YOU PERFORMED THE THEME SONG AT THE MIDDLE SCHOOL TALENT SHOW THREE YEARS IN A ROW.
Çirkin kız yeteneği var onda.
She has the talent of a much uglier girl.
Vardiyan bitince NeedWant'a gitmek ister misin? Belki Ivali ile takılır, yeni yeteneklerini keşfedersin.
Want to hit the NeedWant when our shift's over, maybe one get a game of Ivali going, or try out some of the new talent?
Bay PHL için hala bir yetenek seçmedin mi?
Uh, have you picked a talent for Mr. PHHS yet?
Duruşun iyi ama daha çok süzülmen gerekiyor ve hala yeteneğe ihtiyacın var.
Your posture's okay, but you need more glide, and you still need a talent.
Rahatsız ettiğim için özür dilerim ama bir yetenek seçtin mi?
Sorry to bug, but have you picked a talent?
Sırada yetenek yarışması var.
Next up is our talent competition.
Kendimi sattığımı, benliğimi paraya değiştiğimi düşünüyorsun. Yeteneğimi boşa harcamış oluyorum.
And now you think I'm selling out, that I'm choosing money over substance, and that it's a waste of my talent or whatever...
Senin becerilerine ve yeteneklerine sahip bir savaşçı bu yüzyılda gelmedi.
A warrior of your talent and skill haven't come across in millennium.
Evet, bizim Mercer oldukça yetenekli biriymiş.
Yes, our Mr. Mercer is a flimper of quite extraordinary talent.
Mercedes albümünü Santana ile düet yaparak tamamladı. Blaine, onunla televizyon gösteri yapmayı çok isteyen bir sosyete hanımefendisi tarafından elde edilmeye çalışılıyor.
Mercedes is finishing her album with a duet with Santana and Blaine's getting wooed by a rich society dame who's dying to showcase his talent.
Ama benim için yeteneğin haftada 4 gün fotokopi çekmek ve kahve getirmek.
But for me, your talent here is to make photocopies and serve coffee four days a week.
Kanada'nın yeteneği de buradaymış!
Canada's got talent, eh!
saçları bölme konusunda doğal bir yeteneğiniz var.
you have a natural talent for splitting hairs.
Çok yazık, sizin gibi güzel, zeki bu kadar yetenekli bir kadının peşinde çok kişi olacağını sanırdım.
Seems a shame... woman of your beauty, intelligence, obvious talent- - I'd think you'd be quite a catch.
* Ben yeteneğin en büyük ayak sesiyim *
♪ I'm a great big clump of talent ♪
"Ama onun özünde başka bir şey daha var yetenek." Aman Tanrım.
"But she also has something else in spades... - talent." - Oh, my God.
Yetenek!
- SAM : Talent!
Yetenek! " Dağ gibi hemde.
- Talent. " And mountains of it.