English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ T ] / Tarık

Tarık traducir inglés

644 traducción paralela
Biz, Tarık'ın kızları,... biz de yara bantlarıyla koşalım,... nefesi kesilene,... misk kokularıyla yardıma.
Us, girls of Tariq, We walk on the cushions, Whereas the house chokes, and the musk are everywhere,
Göreviniz, Cebeli Tarık'taki radar tesislerine sızmak olacak.
Your objective is to penetrate the radar installations of Gibraltar.
- Evet. Katilin adı Tarık Ben Rabat.
The identity of the assassin is Tarik ben Rabat.
Tarık'ı arıyorum.
Yo, I'm looking for Tariq.
Tarık'ı tanıyan var mı?
Anybody know Tariq?
Hey, Tarık.
Hey, Tariq!
Şimdi Frank'in çıkmasını istiyorum. Tutsağım Tarık Husseini'yi görmek istiyorum.
Now I want Frank Jr. out, and I want to see my prisoner Tariq Husseini.
Tarık.
Tariq.
İşkence görmemeyi talep etme hakkına sahipsiniz. Ama Tarık Husseini'nin yaşama hakkını elinden alma hakkına sahip değilsiniz.
You have the right not to be tortured, not to be murdered, rights that you took away from Tariq Husseini!
Tarık, hemşirelere bak!
Tariq, check out the nurses!
Shawnee Tarım ve Hayvancılık.
Shawnee Land and Cattle Company.
Kulak memelerinizin totaliter mastoid çıkıntısı erken dönemde paranoyak tarım ve...
Now take your ears. The totalitarian mastoid of their basic lobes prematurely extricated from the paranoiac agriculture
Öncelikle zaman içinde bir tarım ülkesi olmaktan çıkıp sanayi ülkesine dönüşüyoruz, kolonileri ele geçiriyoruz.
We change from a primarily agricultural country to an industrial one and within time, the colonies fall into our hands.
Jimmy wheat küçük kırmızı boyunlu tarımcı kuduz bir vahşi kedi gibi kim savasabilir? ...... ama gereksiz bir köpek tasıdı 2000 mil.
Jimmy Wheat, the little rednecked cropper who could fight like a wildcat with hydrophobia but carried a useless little dog 2000 miles.
Bu sıkı bir temel olacak.
That's got a coal tar base.
Beni küplere bindirdi. En sevdiğim bıçağı o yazıyı kazırken kırmıştı.
I whaled the tar out of him because he broke my good knife doing that.
Fırında rosto olmasaydı, çam reçinesi kullanırdık, senin de hoşuna giderdi.
If I didn't have a roast in the oven, you'd get the pine tar and like it.
Sanık, iki haftadır Engels Barajı'nın alanına giren ortak tarım alanlarını geziyordu.
For two weeks, the defendant toured collective farms in the area of the Engels Dam.
Tar'a ulaştığımızda sana bir kayık alıp... onu nehre salacağım.
I'll buy you a boat when we get to Tar... and take it on the river. Can you imagine, Lis?
Tar'a ulaştığımız zaman beni tedavi edeceğini söylüyorsun... ama artık sana inanmıyorum.
You say you'll cure me when we get to Tar... but I don't believe you anymore.
Sadece tarımsal ürünlerinizin bir kısmını bize ödemeniz gerekecek.
You'll just have to pay certain amounts of agricultural products.
Tarıma başlayarak topraktan geçimimizi sağladık.
We've started farming and living off the land.
Kızkardeş Pinon, Bicetre kızkardeşlerinden saçımı tarıyordu yüzümü bacaklarının arasına sakladım. " 8 Şubat : Şöyle dedi :
Sister Pinon, of the sisters of Bicêtre combed me.
Parti yetkilisi topraklarımızı tarımsal ortaklık için incelemeye geldi.
The party official came to survey our land for collectivisation
Karısı öldüğü zaman yıllık geliri 1100 pound'un biraz altındaymış, fakat, tarımsal ürünlerindeki değer kaybından dolayı şu anda 750 pound'dan fazla geliri yok.
Her annual income at the time of her death was a little short of 1100 pounds, but, due to the fall in agricultural prices, there's now no more than 750 pounds.
Baylar, burada 6 bin dolarlık bir tarım makinesi var.
Gentlemen, we have a $ 6,000 piece offarm machinery here.
Hizmetçi izinliydi, karımı yatak odasında kıstırdınız. Saçlarını tarıyordu.
On the maid's day off, you caught my wife in her bedroom.
Nakliye gemisi Lalo'dan bir mesaj aldık. ve tarım kolonisi Coltar IV'den de.
We received communication from the Lalo, and from a farming colony on Coltar IV.
İçinde tarımsal üretim yapılan alanlar bir hayvan çiftliği,.. ... bir krematoryum bir patoloji laboratuvarı, bir hapishane elektrik üreten bir santral yüksek rütbeli subaylara ait bir kışla ve çeşitli deneysel projelerin gerçekleştirildiği, diğer başka bölümler vardı.
Inside there were extensive facilities, there was an animal farm, a crematorium, a pathology laboratory, a jail, an electricity generating plant, the commanders quarters, other sections for various experimental projects.
Dışarıda karanlık köşeleri tarıyorlar.
They're crawling out of the dark corners around here
Birincisi, sıradaki tarım fuarının Yonville'de yapılması çok büyük olasılık. - Sahi mi?
First, we stand a fair chance... of having the Agricultural Show here.
Bekçiler de gorillerin bulunduğu yerleri ve sağlık durumlarını kontrol ederek ormanı tarıyor.
The guards search the forest checking on the gorillas'whereabouts and welfare.
Tarım programlarını yönetim altına aldık.
We have mandated agricultural programmes.
Mass Tar Wong, kız öğrencileri acemi bulur. Kızların Kung-Fu öğrenmesi zordır. Öğrenciler mi?
Mass Tar Wong, you have recruited so many female students lt's hard to teach the girls kung-fu.
Biz de Irak'a...'tarım araçları'sattık Iraklıların sonradan dönüştürdükleri.
We sold Iraq "farming equipment", which Iraq then "converted"...
Bu istenmeyen misafirler tarım, sağlık ve hatta "çalıyanların"...
"These undesirable guests disappear as fast as it appears..."
İşlenmiş tek toprak güney kıtasında. Tarımla çok az insan ilgileniyor.
The only cultivated land is on the southern continent and there are relatively few people engaged in agricultural activities.
Bu bölge, bu tip bir istila için, resmen tarımsal bir açık büfe gibi.
This area is an agricultural smorgasbord for this type of infestation.
Bu şekilde seviyorum. Ayaklarım bahar sıcağında yumuşamış katranda. Ilık rüzgar yalar bütün bedenini, kasıklarını.
I love it this way... my feet against the tar, which is soft from the spring heat, the slight breeze that runs across your entire body, especially your crotch.
Kırk santimlik bir oyuncak?
A big, 16-inch tar baby?
Aman Tanrım, Güneş patlamalarının bir gezegenin tarımı için bu kadar yıkıcı olabileceğini hiç bilmiyordum.
My goodness, I never knew solar flares could be so devastating to a planet's agriculture.
Sonra da bir baktık,... Rakantha tarım projesi için arazi ıslah araçlarını derhal geri vermek üzere emir almışız.
And the next thing we know, we get an order to return the reclamators immediately to the Rakantha Farming Project.
Tarım Bakanlığı'ndan emekli bir genel müdürün kızı.
The daughter of the retired director general of the Ministry of Agriculture
Bağımsızlık Savaşı öncesi ekonomik modeller özellikle güney sömürgelerinde kapitalizm öncesi tarım ekonomisi olarak tanımlanabilir.
My contention is that prior to the Revolutionary War, the economic modalities - especially in the southern colonies - could most aptly be characterized as...
Artık nötrino seviyelerini tarıyorum.
I'm reading residual neutrino levels.
Hayır, saçını günde iki kere yıkıyorum ve her gece 100 kere tarıyorum.
No, I wash his hair twice a day, and brush a hundred strokes a night.
Tavadaki artık, hayvan sürülerini uyuşturmak için kullanılan tarımsal bir ürün. - Kim tarafından kullanılan?
The residue on the frying pan was an agricultural product, used to anesthetize herds of animals.
Zengin toprak geniş tarım kültürünü ve kararlı medeniyeti mümkün kıldı. Hayatta kalma telaşını zihin çalışmasına döndürdü.
Rich land made possible a vast farming culture and a stable civilization able to turn from daily survival to works of the mind.
Beni bir kaşık suda boğacaklar.
I smelled tar and feathers on the way here.
Erkeklerin hepsi Tarım Fuarı'na gidiyormuş, Bay Osborne da dahil, ki kendisi şu anda evde, ve senin arkadaşlık yapmanı istemiş.
The men are all going to the Agricultural Show, Mr Osborne as well, for he's at home just now, and she wanted you to keep her company.
Mikro kırılmaları tarıyoruz.
We're scanning for microfractures.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]