English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ T ] / Tell

Tell traducir inglés

475,335 traducción paralela
Bana nereye gittiğini söyleye bilir misiniz
I was wondering if you could tell me where he was headed.
Benim için mi burada bilemiyorum.
And I cannot tell if it is here for me.
Eğer onu öldürmezsem, Hawthorne'a yerimizi söyleyecekti.
She said if I didn't kill him, she would tell Hawthorne where to find us.
Sana söylemem gereken bir şey var.
There's something that I have to tell you.
Tamam, ama önce sana bir şey söylemek istiyorum.
Okay, but, first, I want to tell you something.
Sana bir şey söyleyeyim :
Let me tell you something :
Bize sakinleşmemizi söyleme!
Don't tell us to calm down!
İnsanlar, içki içip araba kullanmamanı söyler.
People tell you don't drink and drive.
- Ona Adam'dan bahsettin mi?
- Did you tell him about Adam?
Adam'a ondan bahsettin mi?
Did you tell Adam about him?
Suzanne'a selam söyle.
Tell Suzanne I said hi.
Böyle olmasına rağmen, birlikte takılmamız hakkında arkadaşlarımın bana zor zamanlar yaşattığını söylemeliyim.
Although, I gotta tell you, my friends are... giving me a hard time about us hanging out.
Jill'e kaybettiğimi söylemek zorundayım ve umarım bir gün böbreğe ihtiyacı olur.
I'm just gonna have to tell Jill I lost it and hope someday she needs a kidney.
Tanrım, Adam'a nasıl söyleyeceğim?
Oh, my God, how am I gonna tell Adam?
Şu andan itibaren, seninle bir yere gideceğimi söylersem gideceğim, çünkü sana güvenebileceğimi biliyorum ve sen de aynısını hak ediyorsun.
From now on, if I tell you that I'm gonna go with you somewhere, I'm gonna go,'cause I know that I can count on you, and... you deserve the same.
O zaman söyle bana, bu adamın nesi seni etkiledi?
So tell me, what's the big attraction for this guy, huh?
Neden bana söylemedin?
Why didn't you tell me? !
Her neyse onları ayrılamam.
I can't tell them apart anyway.
Bize söylemek istediğin bir şey var mı?
So is there something you want to tell us?
Bunun ne hakkında olduğunu söylemelisin.
You got to tell me what that's about.
Cahill'i hasta olarak görmek için gittin. Ve bence bu harika, Ve ben sadece özgür hissetmeni istiyorum
That you went to go see Cahill as a patient, and I think that's great, and I just want you to feel free to tell me anything.
Sana çöpü söylemedi.
She didn't tell you squat.
Bir şey söyle, lütfen.
Tell me something, please.
Bize söyleyebileceğiniz bir şey var mı?
Is there anything you can tell us that might help us?
Söylemek zorunda değilim
I don't have to tell you.
Ama bana güvenmek zorundasın Ve ne bildiğini bana söylemelisin.
But you've got to trust me, and you've got to tell me what you know.
Sana ne olduğunu söyleyeceğim.
I'll tell you what is is.
Neden bize söylemedin
Why didn't you tell us?
Ona yolda olduğumuzu söyle.
Tell him we're on our way.
Oh, ve, um, Murtaugh'ya komşumun evinden çıkmasını söyle.
Oh, and, um, tell Murtaugh to get out of my neighbor's driveway.
Neden bana Cahill'in evine gittiğini söyle.
Tell me why you went to Cahill's.
- Söylemesi zor.
- Hard to tell.
♪ Hikayemizi söyle... ♪
♪ Tell our story... ♪
Kurbanla ilgili başka ne söyleyebilirsiniz?
What else can you tell me about this victim?
Ama Winchester 30.06 kullanan av tüfeği ile vurulmuş.
But I can tell you that he was killed with a Winchester 30.06.
Spencer yaralandığını söylememişti.
Spencer didn't tell me he'd been injured.
Lütfen ön kapıyı kilitlediğini söyle.
Please tell me you locked the front door.
Hayır de.
Tell them no.
Ondan biraz daha bahset.
Tell us more about him.
- Bana ne olduğunu anlatır mısın?
- Can you tell me what happened?
- Burada ne yaptığımızı söyleyecek misin?
Wanna tell me what we're doing here?
- Sen söyle.
You tell me.
O yüzden gerçekten dışarıda ne olduğunu bana söylemek ister misin?
So do you want to tell me what's actually out there?
Bunun seni rahatsız ettiğini biliyorum, Mud. O yüzden konuş benimle, gerçeği söyle.
I know that disturbs you, Mud, so talk to me, tell me the truth.
Sadece bana ikinizin arasında ne olduğunu anlat.
Just tell me what happened between you two.
- Lütfen S'in bunu yapmadığını söyle.
- Please tell me S didn't. - Didn't what?
Her şeyi söylediğini mi?
Tell me everything?
Adele, bunu sana söylemememin bir nedeni vardı.
- you know. - Adele, there was a reason I didn't tell you :
Sana barodan neden kovulduğumu söylemiş miydim?
Well, did I ever tell you why I was disbarred?
- Sana şöyle söyleyeyim...
- I'll tell you what...
Size söylemedi mi...
Didn't you tell me...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]