Teyzeciğim traducir inglés
195 traducción paralela
- Ne yapacağım, teyzeciğim?
Grandmother! What am I going to do?
- Söyle teyzeciğim...
- Tell auntie...
- Bize birer viski, teyzeciğim.
- Make us a couple of highballs, auntie.
Evet Teyzeciğim, geliyorum.
Yes, Aunty, I'm coming.
Evet, kalacağım teyzeciğim.
Yes, I've come to stay, Aunty.
Teyzeciğim, George'u dolaştıracağız.
Aunty, we're taking George for a walk.
Gel teyzeciğim.
Come along, Auntie dear.
Teyzeciğim, bu kendi iyiliğimiz için.
Really, Auntie, it's for our own good, dear.
Teyzeciğim, böyle olmamayı istediğin oldu mu hiç?
Auntie, don't you ever wish that you weren't what we are?
Teyzeciğim, galiba...
Auntie, I think...
Hem biliyor musun teyzeciğim, mektup yazıp insanlara çamur atardı.
And do you know what else, Auntie? She used to write poison-pen letters.
Teyzeciğim, bir şey daha var.
Auntie, you know something else?
Teyzeciğim, korkunç bir şey!
Auntie, it's awful.
Uğraşmayın yaşlı teyzeciğim işe yaramaz.
What have you been up to, you naughty old dame.
Tam bir dikkatsizlik ama özür dilerim, sevgili teyzeciğim.
A complete oversight, but my apologies, dear auntie.
- Teyzeciğim mi? - Ben...
Auntie?
Bana hiç teyzeciğim diye hitap etmezdin.
You've never referred to me as auntie.
Gördüğün gibi, Demir Çekmece, yani teyzeciğim bu gece pek kendimde değilim.
Well, you see, Iron Drawers, I mean auntie, I'm not quite myself tonight.
Elmira teyzeciğim, seni çok seviyordum ben!
Aunt Irene... my dear auntie...
Teyzeciğim, bu çocuklarbiliyor musun?
Auntie, you know these boys?
Keşke teyzeciğim burada olsaydı.
I wish my auntie were here.
Ne haberi, teyzeciğim?
What news, Aunt?
Vay be, Teyzeciğim!
Why, Aunt!
Teyzeciğim, ben böyle kusursuz birini hiç tanımadım.
Dear, dear Aunt... I know none of such perfections.
- Teyzeciğim.
- Lucid.
- Hoşça kal teyzeciğim.
- Bye auntie.
- Hoşçakal, teyzeciğim.
- Bye-bye, auntie.
Ya, para yüzünden teyzeciğim.
Oh, just a fight over some money, ma'am.
Teyzeciğim...
Auntie...
Canım teyzeciğim benim!
my adorable aunt!
Tabii ki ağzın hariç, teyzeciğim.
Except of course your mouth, auntie.
Israrına hayranlığımı kabul etmeliyim teyzeciğim.
Well, I must admit I admire your persistence, auntie.
- Teyzeciğim.
- Oh auntie.
İşte teyzeciğim, sağ salim geçtik.
See, Mother, safe and sound.
Teyzeciğim onu Yılbaşında öptüğümde ne der?
What's my auntie going to say when I kiss her at Christmas?
Hoşça kal, teyzeciğim.
Goodbye, Auntie.
Seni beklettiğim için üzgünüm teyzeciğim.
I'm sorry to keep you waiting, Auntie.
Baksana teyzeciğim.
Do please look, Auntie.
Sadece Danimarka'dan geliyor teyzeciğim.
It only came from Denmark, Auntie.
- Vera teyzeciğim?
- Auntie Vera?
Özür dilerim teyzeciğim.
I'm sorry to interrupt, Aunt.
Onu sizin hünerli ellerinize bırakıyorum teyzeciğim.
I shall leave her in your capable hands, Aunt.
Bengal'in en eski ailelerinden birinden geliyoruz. Hatta Tagor sülalesinde bir teyzeciğim var.
We're related to some of the first families of Bengal, even through an aunty to the Tagore family.
Bunun üzerine o, buna inanabiliyor musun, "Ama benim bir adım var, teyzeciğim" dedi.
And then she said, if you can believe this, "But my name, Auntie."
Ama benim bir adım var teyzeciğim!
But my name, Auntie!
Nasılsınız, teyzeciğim?
How are you, auntie?
- Selam teyzeciğim.
- Hi auntie
Ya da "teyzeciğim, patenci olup daracık taytlar giyerek madalyalar kazanmak istiyorum" diyen bir yeğenin tersine mi?
Or a niece who skates and wears tight leotards to win a gold medal? Or one who wants to be an actress and pretend to fornicate on-screen?
- İyilik, teyzeciğim.
- Hello, auntie.
Selam teyzeciğim.
Hello, auntie.
Niye teyzeciğim.
Why auntie?