The times traducir inglés
19,055 traducción paralela
Deliliğin D harfi birlikte geçirdiğimiz zamanlar için.
"K" is for krazy, the times we had together.
Yayın yapıIdığını söylediğin tüm o zamanlarda...
All the times you said there were transmissions...
Önce Times'ı ara o zaman.
Well, you should call "The Times" first.
Times ilanında ne yazdığı pek de umurumda değil, tamam mı?
I really don't care what the announcement in "The Times" says. Okay?
Yatağınızı paylaştığınız onca yıl her soruşunda hayır dedi.
All the years you share a bed, all the times you asked, she said no.
Günümüzde Amerika'da ona dedikodu diyoruz.
It's the times. In America, we call it gossip.
Bay X geçtiğimiz altı ay içinde üç kere karşımıza çıktı aynı suç, aynı yöntemlerle işlendi ve hep yapacaklarından birkaç saat önce aynı notu gönderdi "Oynamaya hazır mısın?"
Mr. X has hit us three times in the last nine months, the same crime done in the same way and always within a few hours of sending us the same note... "Are you ready to play?"
Birden çok şampiyonluğu olan, 3 dünya şampiyonluğu bulunan Brody James ve yenilgisiz doğa gücü, "Psikopat" Ceaser Braga.
The many times decorated, three-time world champion, Brody James, and the undefeated force of nature, "Psycho" Caesar Braga.
A.L.I.E. ve ben, taslağı bin kere denedik. Ciddi ciddi bin kere.
A.L.I.E. and I ran the trajectories a thousand times, literally a thousand times.
Gerçekten ama bunlar, kuralların çerçevesi dışında bakabilmemiz gereken zamanlar. Gelecek değil, geçmişteki bir dünya için yazılan kurallar olduğunu anlamak için.
I really do... but these are times when we have to look beyond the rules... to realize they were established to serve a world of the past,
Howie ve Russell'dan sizi iyice pataklamasını isteyecektim ama eski zamanların hatırına, tek parça kalmana izin vereceğim.
I was gonna have Howie and Russell here beat the crap out of you, but for old times'sake, I'll let you leave in one piece.
Daha kaç kez merdivenden düştüğünü...
How many times can I hear that you fell down the stairs,
Zavallı Fitz birçok kez ölüm tehlikesi atlattı. Bu en kötüsü bile değil.
Poor Fitz nearly got himself killed a number of times, and that's not even the worst of it.
Güvenlik ekibimin başındasın. Bütün bir zaman boyunca yanımda olup beni koruman gerekirdi.
You're the head of my security, and you should be by my side at all times, protecting me.
Güvenlik ekibimin başındasın. Bütün bir zaman boyunca yanımda olman gerekirdi.
You're the head of my security, and you should be by my side at all times.
Senden 10 kat fazla adamdı o.
You're a coward. He was 10 times the man you are.
Balenin en sevdiğim kısmıdır ama birçok defa izledim.
My favorite part of the ballet, but I've seen it so many times.
Hikayeni anlattıkça, daha da kolaylaşacak, söz veriyorum.
Well, the more times you tell your story, the easier it'll get, I promise.
Lermontov 100 milyon değerinde altın satın aldı, en büyük yatırımıydı. Yıl sonuna kadar 8 kat fazla değer kazandı.
Lermontov bought 100 million pounds worth of gold, his biggest ever investment, things worth 8 times as much by the end of the year.
Kişi içeriye giriyor, bir maske takıyor ; resepsiyonistin yanından geçiyor göğsünden üç defa vuruyor.
Shooter walks in, wearing a mask, slipped past the receptionist, shoots him three times in the chest.
Suikastçılar Birliği'ndeyken hedefi elden kaçırmak affedilemezdi. Ölümden bin kat kötü bir şeydi cezası.
When I was in the League of Assassins, failure to follow through on a hit was unforgivable, a thousand times worse than death.
Bu yüzden... günde birkaç kere tuvalete gitmemi mazur görün.
So, excuse me if I have to go to the restroom a few times a day.
Duvarın dışına kaç kez çıktın?
How many times have you been outside the walls?
Zor zamanlar geçirdiğimizi biliyorum ama devlet, onlar gidene kadar işe başlayamayacağımızı söyledi. Bu da tam mesai için çalışan alma tarihlerinin ertelendiği demek oluyor.
I know these are difficult times, but the state has told us that until they're gone, we can't begin work, meaning the start date for hiring full-time positions
Yeraltı mezarlığında olduğundan beri dünyada bir ay geçti zaman burada on kat daha hızlıdır.
A month has passed in the world, yet here in the Catacombs, time has flown ten times as fast.
Bobbie ve Hunterın kafam karışık numarasını ne kadar fazla yaptığını biliyor musun?
You know how many times Bobbi and Hunter pulled the "my comms are broken" trick?
Canavar'ın görüldüğünü söylediğin tüm o zamanlarda...
All those times you said the Beast showed up?
Üç kere sana her şeyi söyleyebilme şansı kazandım ve üçünde de mahvettim.
Three times I had the chance to tell you everything I want to tell you, and three times I ruined it.
Çünkü birinin hayatında çok uzun süre boyunca bir kurbandım.
Because I have been the victim in someone else's story one too many times.
Lütfen, çiviyi çakmaktan çok kendi parmagima vurmusumdur.
Please, I've banged my thumb more times than I've hit the nails.
Melissa bunu o kadar çok yaptı ki, büyük ihtimalle hava yolları şirketlerinden özel fiyat falan alıyordur.
Melissa's done this so many times before she probably has some special fugitive rate from the airlines.
Mona o kadar değişti ki aynada bakınca kendini tanıyor mu merak ediyorum.
Mona's changed so many times I doubt she even knows herself when she looks in the mirror.
Felicity, babanın hayatına geri gelişinin altında başka bir şeyler olmamasını çok isterim ama defalarca senin şu an bulunduğun durumda bulundum ve sonu hep aynı oluyor.
Felicity, I would love to think that your father didn't show up with some ulterior motive in your life right now, but I've been where you are more times than I care to admit, and it always ends the same way.
Son altı seferki gibi mi diyorsun?
Like she did the last 6 times we trailed her, you mean?
İsmi yıllar boyunca birçok kez değiştirilen bir ülkenin.
a country whose named has changed a dozen times over the years.
Şifreni art arda yanlış girdiğinde cihaz kendini kilitliyor değil mi?
If you don't enter your passcode after enough times, then the device bricks itself, right?
Filmim üç seferdir aksıyor ve tekrar çekiyoruz.
The film was already shelved 3 times.
- Times'den gelen siz misiniz?
You're the guys from the "times"?
Büyük prix kazanırlar, targa florio'yu kazanırlar, 1931-1934 yılları arasında le 4'ü kazanırlar.
They win grand prix, they win the targa florio, and from 1931 to 1934 they win le mans 4 times.
İlk birkaç kez bittikten sonra iyiyiz.
Well, we did all right the first couple of times out.
Davalı ile evinde kaç kere yalnız kaldınız?
How many times were you alone with the defendant in her home?
Güzel, fazlasıyla zengin ve normalde etrafı her zaman güvenlik görevlileriyle çevrili. Ta ki 2 gün önce koruması Qasim Halabi ortadan kaybolana dek. Zara'yı, bana yaptığı gibi, baştan çıkarıp soyacak bir adama karşı korumasız bıraktı.
She's beautiful, obscenely rich, and normally surrounded by security at all times... until two days ago, when her guardian, Qasim Halabi, disappeared... leaving Zara vulnerable to the attentions of a man who will seduce and rob her, same way that he did me.
Alt tarafı öpüyorum seni daha önceden bin kez öptüğüm gibi çünkü seni seviyorum.
I'm just kissing you, the way I've kissed you 1,000 times before, because I love you.
Evet ama kıyamet gelmiş gibi hazırlıklılar.
Yeah, they're prepared like it's the end times.
O kelimeleri bin kez söylemiş olmalıyım... oylama yeniden açılana dek. Mantra gibi. O değil, ben ; o değil, ben.
I must have chanted those words a thousand times before they opened the voting again, like a mantra : not him, me, not him, me, not him, me, not him, me.
Berbat bir Papa olacaksın. Modern zamanların en kötü ve en tehlikeli Papası. Ömrümün kalan birkaç yılını kindar bir çocuğa... suç ortaklığı ederek geçirmek niyetinde değilim.
You'll be a terrible Pope, the worst and the most dangerous in modern times, and I don't intend to waste the few years I have remaining being an accomplice to a vindictive little boy.
Bunca yıldır sadece iki kez çıktım dışarı. İkisi de hastaneye gitmek içindi.
In all these years, I've left here only twice, both times to go to the hospital.
Bizim zamanımızda çılgın çiftler gibi geziyorduk!
We used be quite the'wild couple'in our times!
Mermilerimin o kalın kafana nihayet nüfuz etmeleri çok uzun sürdü. Damla damla akan kanla birlikte, tüm mantığın da akıyor.
There are only so many times before my bullets finally penetrate that thick skull of yours, and as the blood trickles out, so goes any sense of reason,
Aslında, karşılaşacağımız vampirlere karşı yük çoğu bende, senin yedi katın yaşındalar mıydı?
Actually, I'll be doing most of the heavy lifting since the vampires we're facing are, what, seven times your age?
Birçok kez ilk biz birlikte koştu. Önümüzdeki 100 yıl içinde, Size kadar bütün dokuz yüzyıllardır Entombed beni terk etti.
The first of many times we ran together over the next 100 years, till you all left me entombed for nine centuries.