Timing traducir inglés
5,105 traducción paralela
- Anne, bunu yapmak istediğini biliyorum ama bizim için çok kötü bir zamanlama.
Mom, I know you want to get this done, but it's very bad timing for us.
Herkes için çok, çok kötü bir zamanlama.
It's very, very bad timing just across the board.
Zamanlaması tuhaftı.
The timing was curious.
Zaman.
Timing.
- Programımın çılgınca olduğunu biliyorum..... ve şey için doğru zamanlamayı istediğinden bütün centilmenlikleri yapıyorsun.
Look... I know my schedule is crazy and you're doing the whole gentleman thing wanting the timing to be right for us to...
Eğer ki prens eşini aldatan biriyse.
Unless princey was a two-timing nigger.
Zamanlama çok önemli, değil mi?
Timing is everything, isn't it?
- Harika zamanlama, D.
- Sweet timing, d.
- Tam zamanında.
- Oh, perfect timing.
Geçen defa zamanlama olayı vardı.
And last time was a timing thing.
Sadece... Kötü bir zamanlamaydı, hepsi bu.
Just a--just bad timing, that's all.
Senin için ne yapabilirim? Zamanlaması çok kötü ve bu yüzden çok özür dilerim.
The timing on this is terrible, and I-I apologize for that.
Ortaya çıkış zamanından bu anlaşılıyor.
The timing of his arrival is telling.
Evet, zamanlama tesadüfen ve onunla tekrar barışarak büyük bir hata yaptığını düşünüyorum, ama seni bu şekilde geri kazanmak istemem.
Yes, the timing is coincidental, and I do think you're making a big mistake going back to him, but I don't want to win you back like this.
Belki de o an zamanı değildir.
Maybe it's all about timing.
Zamanlama harika olmuş.
Great timing. You know, sometimes moms... it's okay.
- Zamanlaman iyi oldu.
- Oh, nice timing.
Muhteşem zamanlamam olduğunu derdi.
He said I had great timing.
Eminim memelerini suratına koyduğundaki zamanlamanı beğeniyordur!
I'm sure he loved the timing of your tits in his face!
Bu zamanlamada aniden ortaya sen çıktın.
So timing-wise... You're dead on.
- Belki de zamanlama tesadüf değildir.
Maybe the timing's not a coincidence.
Harika zamanlama.
Perfect timing.
Diğer yandansa zamanlama berbat.
On the other, it's terrible timing.
İyi zamanlama efendim.
Oh. Good timing, sir.
Alıcım ortadan kaybolduktan hemen sonra senin ortaya çıkman ne ilginç bir zamanlama.
It's interesting timing, you coming out of the woodwork Right when my recent buyer vanished.
Zamanlamamız kusursuz olmalı.
Our timing has to be perfect.
Mükemmel bir zamanlama, her zamanki gibi.
Impeccable timing, as always.
Shana öldürdü sanmıştım ama zamanlama tam uymuyor.
And I thought Shana did it, but the timing doesn't really work out.
Zamanlaması çok kötü oldu.
God, her timing is so annoying.
Güzel zamanlama değil mi?
Good timing, was it?
Zamanlaman daha iyi olabilirdi.
Your timing could be better.
Ne hoş zamanlama be!
What a fucking timing!
Bugünlerde iyi zamanlama filan yok.
There's no good timing these days.
Hız, mesafe ve zamanlama, mükemmellik için karar verilmelidir.
Speed, distance, and timing must be judged to perfection.
"Zamanlama gerçekten manidar", çok komik.
The timing on this is so damn obvious, it's comical.
Bu sefer zamanlama daha iyi oldu mu? - Evet.
Okay, let me just... so was the timing with the doors opening better that time?
- Aslında zamanlaman mükemmel.
Actually, your timing is perfect.
Ama zamanlama için seyirci olmaması çok kötü oldu.
Okay. But, you know, it's just too bad we don't have an audience, you know, for the timing.
Trent, kapatmalıyım, çünkü kimin ortak seçildiğini duyurmak üzereler, ve her zamanki gibi, zamanlaman olağanüstü.
Trent, I got to go,'cause they're about to announce who made partner, and as usual, your timing is impeccable, and by impeccable,
Bütün mesele zamanlamayı ayarlamakta.
It's all in the timing, though.
Kötü zamanlama Ems.
Uh, poor timing, Ems.
Ama tabii zamanlaması biraz daha iyi olabilirdi.
Although, you know, the timing could've been a little better.
Zamanlama doğru değil galiba.
Ah, I don't think the timing is right.
Zamanlama her şey demek.
Timing is everything.
- Harika zamanlama.
- Perfect timing.
Bunun zamanlaması bize iyi yansımayacak.
The timing of this won't reflect well on us.
Bilmiyorum belki bir gün ama bence zamanlamamız yanlıştı.
I don't know, maybe some day. But I just think our timing's wrong.
Kötü zamanlama.
Bad timing.
Zamanlaması mükemmeldi.
Well, his timing was impeccable.
Satın aldığı aletlerin üç zamanlaması vardı.
There were three timing devices purchased.
Zamanlama?
Timing?