Toaster traducir inglés
918 traducción paralela
Evlendiğimde ekmek kızartma makinesi almıştı.
I got a toaster when I got married.
Çünkü Thomas Alva Edison'dan 30 sayfa Alexander Graham Bell'den 17 sayfa bahsedilirken... Daniel S. Totten'dan, elektrikli tost makinesinin mucidinden tek satır bile bahsedilmiyordu.
Because 30 pages were devoted to Thomas Alva Edison, 17 to Alexander Graham Bell, but not one line to Daniel S. Totten, the inventor of the electric toaster.
Seni için yeni malzemelerim var : Elektrikli ekmek kızartma makinesi.
I got a great new item for you - an electric toaster that pops.
- Evet, ekmek kızartma makinesinde.
- It's on the toaster. - Yeah.
Radyo ve tost makinesi de.
The radio in with the toaster.
Otomatik tost makinesi.
Automatic toaster.
O ekmek kızartıcısını nereden bulmuş?
Where does he get that toaster?
40, 50 dolarlık ekmek kızartıcısı.
A 40, $ 50 toaster.
Ekmeğiniz ve bir tost makineniz vardır, değil mi?
You've got bread and a toaster of some kind?
Oh, ve kahrolası ekmek kızartıcıyı tamir et.
Oh, and fix the damned toaster.
Dinle, Amy... buraya geliş nedenim... ekmek kızartıcıyı ve garajı tamir etmek değil.
Listen, Amy, uh... fixing the toaster and getting the garage built... is not exactly the reason I came here in the first place.
- Ya ekmek kızartma makinesi?
- How about the toaster?
- O mu? Elbette, buyurun.
- Toaster?
- Ekmek kızartma makinesini al.
- You take the toaster.
Tost makinesi buldum.
I found a toaster.
Bana tost makinemi, televizyonumu ve kumandamı verin başka bir şey istemiyorum.
Let me have my toaster and my TV, and my steel-belted radials and I won't say anything.
Bir tost makinesi daha iyi olurdu.
We could've used a toaster.
Onlar banyoda elektrikli tost makinasını düşürmüşler, ve onu elektrik çarptırıp öldürtmüşler.
They threw the toaster in the bath, and she was electrocuted.
Seb ekmek kızartma makinasını, Dior iç çamaşırından ayırmamalısınız.
You couldn't distinguish a Seb toaster from a Dior panty.
- Kizartma makinasina ne yapiyorsun?
- What are you doing to the toaster?
Bir tost makinası aldığınızda, altında : "G17 tarafından kontrol edilmiştir", yazıyorsa bu benim.
If you buy a toaster, and it says : "Controlled by G17", then it is by me.
Tost makinesi, yayıcı ve dilimleyici, hepsi gitti.
That's the toaster, the spreader and the slicer all gone.
- Tost makinesi için girmem gerek! - Hayır!
- I'm going in for the toaster!
Bir gün seni bir tost makinesiyle düzüşürken bulmaktan korkuyorum.
I am afraid one day I will find you screwing the toaster.
Tost makinesinden çıkmış bir gelinliğe benziyor.
Imagine her wearing white with something already in the toaster.
- O sadece bir tost makinesi.
- It's just a toaster, man.
10z bin ve GE marka fırın... Litton mikro dalga, Cuisinart...
10,000 plus a GE toaster oven, a Litton microwave, a Cuisinart...
İngiltere üzerinde, uzayda bir patlama tost makinesinden gelişmiş bilgisayarlara ve savunma sistemlerimize kadar, içinde mikro çip olan her şeyi kulanılmaz hale getirir.
- Yes, Minister. One burst in outer space over the UK and everything with a microchip in it, from the modern toaster to sophisticated computers and our defence systems, would be rendered useless.
- Bedava mı aldın bunu?
Did you get a free toaster with this, too?
Kedi tost makinasına sığmayacak.
the cat won't fit in the toaster.
Ama burada eriyen şeyler peynirli sandviçler ve tostlardır.
The only melt downs around here are the cheese sandwiches in the toaster oven.
Dedim ki : "bir tost makinesi için 60 $'dan fazla.. vereceğimi sanıyorsan çıldırmış olmasın."
I said, "If you think I'm spending $ 60 for a toaster oven, you're crazy."
Çünkü eğer ulaşmadıysa, hepimiz yanmış tost makinelerine döneriz.
Let's hope so. Cause if I didn't we're all going to look like burnt-out toaster ovens.
Brian midilliye binecek, Lynn tenis dersleri alacak, İkiniz içinde akşam yemeği ve dans.
pony rides for brian, tennis lessons for lynn, dinner and dancing for you two, and best of all, for the ol'alfer, a toaster.
Kızartma makinası dedim!
a toaster!
Kızartma makinası konuşuyor mu ne?
did i mention that the toaster talks?
Tatil evlerinin satışlarını dinlemek için ücretsiz bir kızartma makinası.
a free toaster for listening to a... sales pitch about vacation homes.
Evet, kızarmış insanlardan.
yeah, the toaster people.
Bende kızartma makinemi alacaksınız diye güvenmiştim, Ama etrafta göremiyorum,
i trusted you to get my toaster, but i don't see it anywhere ;
Sadece sevdiğim insanlarla birlikte olmak istedim, Ve kızartma makinesi almayı.
i just wanted to be with the people i love, and get that toaster.
İyi olsun diye kızartma makinası bıraktık ya.
it has a toaster to keep it company.
Kızart.
[talking toaster] toast.
Kızart.
[toaster] toast.
Kızart artık.
[toaster] toast down.
Kızarıyor.
[toaster] toasting.
Kızartma makinasının kısa devre yapması ilginç, Ama nedenini öğrenicem.
i can't imagine what caused... that toaster to short circuit, but i'm going to find out.
Oh, kızartma makinesini bile kullanamadı.
oh, he can't even work the toaster.
Sen bir ailenin sahip olacağı en iyi... Kızardı!
you're the best alien that any family- - [toaster] toast up!
Selam Kate. Oh, aman tanrım! Sanırım uzaylı bu?
this toaster oven... is it a toaster, or is it an oven?
Biliyormusunuz bazı yerlerde....... yemekten sonra geyirmek saygı olarak karşılanıyor.
oh, no! hey, where are you going with my toaster oven?
Ekmek kızartma makinesi nerede yahu?
Where's the goddamn toaster?