Trenle traducir inglés
1,240 traducción paralela
Trenle çuf çuf.
CHOO-CHOO WITH THE TRAIN.
Daha sonra, bizi trenle Almanya'ya götürecek.. yere, istasyona götürecekler.
Then they're going to take us to the station, where we'll leave on a train which will take us to Germany.
Trenin çalışmasına daha bir saat var. Saat 4 : 00'e kadar trenle işi yok.
The ride doesn't start for an hour and the rollercoaster only becomes important to him at 4 : 00.
Trenle mi geldiniz?
Did you come by train?
Trenle yarış mı yapacaksın!
Are you trying to race with the train?
Şu anda İskoçya'da. Yarın trenle geliyor.
He's in Scotland, coming down by train tomorrow.
Trenle mi gidiyorsun?
Do you go by train?
- Trenle yolculuk yapmayı sever misiniz?
You like traveling by train, too? - Sometimes.
Trenle gelecek.
Comin'on the train.
Trenle hiçbir şey gelmiyor, sadece birkaç sandık ve bir tabut.
Nothing comin'on the train except a couple of crates and a coffin.
İlk trenle geliyorum.
I'll be on the next train.
Canlı canlı haşlanıp yosunlara sarılıyor... ve trenle buraya yollanıyor.
Broiled alive, packaged in seaweed... and shipped out here by train.
Senin için en erken trenle geldim.
I came on the early train, beca use of you.
- Trenle?
- By train?
Niye trenle gitmeniz gerekiyor ki?
Why does he need a train?
Trenle gelin, ben sizi karşılarım!
Take the train, I'll pick you up!
Ve o lanet trenle eve geldim!
And I had to come back home on a bloody train!
Böylece arar ve hangi trenle döneceğimi öğrenir...
So she can call and find out what train I'll be taking back...
Billy bu sabah trenle geliyor.
Billy's coming in on a train this morning.
Stockholm'dan bütün yolu, trenle geldi.
She came all the way from Stockholm by train.
Ben trenle gelip size orda katılsam nasıl olur?
It needed all my courage to make this small trip. I will take the train and join you there.
Trenle geldim.
I took the train.
Trenle iki saat.
It's 2 hours by train.
- O trenle gidemeyiz.
- What'll we do? - I won't get on that train!
Bir gün, Aberdeen'den Liverpool'a trenle giderken asker kaçaklarına ceza olarak önereceğim bir yolculuk Berriton şöyle dedi : " Nasıl elli adamım frengi oldu?
One day, on a train call from Aberdeen to Liverpool a journey I recommend as punishment for deserters Berriton came out with, " What, fifty of my followers with the clap?
Bu öğleden sonra Paris'te olmak zorundayım. Yarın trenle döneceğim.
I have to be in Paris this afternoon, I'll come back by train tomorrow.
- Gemiyle, sonra da trenle.
- By boat, then by train.
- Yarın sabah trenle hareket ediyor.
- He arrives by train tomorrow morning.
- Washington'dan trenle ayrılacağım.
- I will be leaving DC by train.
Bir sonraki trenle de kendisi geliyor.
That conundrum came by the first post, and he is to follow by the next train.
O kasabadan, saat 11 : 00 da trenle Woking'e geri dönecekti.
He was in town, and was traveling back to Woking by the 11 : 00 o'clock train.
Percy geç saatlere kadar çalışır, sonraki trenle geleceğini biliyordum.
Percy often worked late, and I knew there was another train.
Trenle geldiniz, sanırım, bu sabah.
You have come by train, I see, this morning.
Eve trenle mi geldin?
Did you come home on the train?
Trenle gideceğim.
I'll take the train.
Bir planın mı vardı, bu yüzden mi trenle gitmek istedin?
You had a plan. That's why you wanted to take the train?
Bu sabah trenle geldi.
She's off the train this morning.
Benim yarın Ohio'daki Cleveland'a gitmem gerekiyor, trenle.
Tomorrow I must go to Cleveland in Ohio by train.
Bu trenle gidemezsin ama.
Well, you ain't gonna get there on this train.
- Bu trenle buradan çıkabilir miyiz?
- Is this train a way out of here?
- Neden herkes gibi trenle gitmiyor?
Can't she take the train like everybody else?
Postayı trenle gönderir hiç değilse müdürün dilinden kurtuluruz.
I can train the mail and avoid nasty phone calls from the postmaster.
Trenle nakliyattan biraz çakıyorsanız ne kadar iyi bir yük olduğunu anlamışsınızdır!
That's a pretty good haul, this time of year, if you know anything about railroading.
Pekâlâ postayı trenle yollayın, sekiz numarayı o alacak.
Get the mail out by train. He'll take out number eight.
Genellikle trenle seyahat etmem ama helikoperimle ufak bir kaza yaptım.
I don't usually travel by train, but I had a small accident with my helicopter.
Yarın trenle Barumba'daki Alman kampına gidiyoruz, ve orada sana söyleyecek sadece iki kelimem olacak : konuş yada öl.
Tomorrow we take the train for the German camp in Barumba, and there I will have only two words to say to you : "Talk or die".
Fildişleri benim trenle geldi.
I brought the ivory with me on the train.
Trenle ilgili en son olay ne?
What's the latest on that train?
Kralın biri trenle Almanya'yı ziyaret edecek olsa,... hususi tren olurdu bu, değil mi?
If a king visits Germany by train... - Ja. That's a special train?
Selanik'teki bir toplama kampından trenle yük geldi.
The trainloads came from an assembly camp in Saloniki.
Son trenle oraya gittik.
ABRAHAM BOM BA At the last train, we went in over there.