Trippin traducir inglés
285 traducción paralela
Hiçbir hanımefendinin odasına yaydığım borulara ve aletlere takılıp sendelemelerine izin vermem.
No leading'lady's gonna go trippin'over pipes and tools what I leave lying'all over her boudoir.
Tribe girdim ben!
I'm trippin'!
- Tribe mi girdin?
- Trippin'?
Tökezleyebilir.
Punk might start trippin'.
- Hayal görüyorsun.
- Man, you trippin'now.
Kesinlikle.
- No, you trippin'. - Definitely, definitely.
- Hayal görüyor.
- He's trippin'.
Sinirli ve stresliyim ve biraz büyüttüm.
I'm trippin', I'm buggin'out, and maybe I'm goin'a little overboard.
Düsünüyordun.
I was trippin'on it.
- Niye kızıyorsun?
- Why you trippin'?
- Kızmıyorum.
- I ain't trippin'.
Hata ediyorlar.
They trippin'.
Senden hoşlandığı için kızıyor.
Girl, you know he trippin'because he like you.
- Saçmalıyor.
- She trippin'.
Niye kızdın?
Why you trippin'?
Eğer ikiniz beraber oturmayı düşünüyorsanız, aklınızı kaçırmış olmalısınız.
You must be trippin'if you two think you're gonna sit together.
Her zaman saçmalarlar.
Always be trippin'.
- Saçmalıyorsun.
- You trippin'.
- Çok saçmalıyorsun.
- You stupid trippin'.
- Kim saçmalıyor şimdi?
- Who's trippin'now?
Hiç kimse saçmalamıyor.
Ain't nobody trippin'.
- Burada durup bekliyorsun, ondan daha çok saçmalıyorsun.
- You stand here waitin', you trippin'worse than he is.
- Bu çılgınlık.
- Oh, man, you trippin', man.
- Ben böyle bir şey okumam.
I ain't reading'. You trippin'.
Geri çıkın!
- What you trippin'on?
Boşver, dostum eski defterleri unut.
Pick, you trippin', man. Damn.
- Bu aptalca bir fikir'.
- This fool is trippin'.
- Niye böyle yapıyorsun?
- Why you trippin'?
Çok ciddiyim.
I am dead serious. The po-po trippin'.
Yalpalamaya başladı.
He started trippin'.
" ".. çünkü uyuşturucu kullanan sensin. "
"'cause you're the one trippin'. "
Zor yürüyorlardı.
They was trippin'.
7 benim için, 7 senin için, kalanı da senin..... çünkü seni gördüğümden beri ayakta zor duruyorsun.
Seven for me, seven for you, and you get whatever's left...'cause you been trippin since I met you.
Hepiniz sallanıyorsunuz.
Y'all trippin'.
Niye benimle ugrasiyorsun?
Why you trippin'on me?
Bir serçe parmak uçtu ve herkes trip atıyor.
One little pinkie get blowed off and everybody trippin'.
Küçük kardeş, neden böyle kasıldığını anlamıyorum.
Little brother, I don't know why you're trippin', okay? Because I am the bomb.
Bir dolansa, ayakları yerden kesilir.
She trippin'far, she cut her leg off.
- Çok uçuyor.
£ He's trippin'.
- Siktirin gidin buradan!
Let me talk to my boy, he's trippin'- -
Oraya girip, yonca yaprağıyla kafa olmasını sağlayıp... kafası iyiyken flütü aldığımız gibi kaçmalıyız.
We gotta get in there, get him stoned off these clovers... grab the flute, and run like hell while he's still trippin'.
Tek derdim niye böyle yaptığınızı bilmek.
I just wanna know why you two - why you trippin'.
Ve dünyanın soğuk bir yere dönüştüğünü hissedersin ve kendi kendine kötü hissedersin
And you feel the world has grown cold And you're trippin'out all on your own
Dostum sen uçmuşsun.
Dude, you're trippin'!
Ne için trip yapıyorsun?
What you trippin'about?
Saçmalama, tamam mı?
Stop trippin', all right?
Bunu en son söylediğinde sinirlenmiştim, doğru mu?
When you said that last time, I was kind of trippin', right?
Jack Sprat'in ruhu adına, sen herhalde halüsinasyon görüyorsun.
On the ghost of Jack Sprat, you must be trippin'!
Ne diye kendini kaybediyorsun?
Why you trippin'?
Louise, sen uçtun mu? "Uçtun mu"?
Louise, is you trippin'?
Kız, 14 yıldır onunla beraber.
" Trippin'"?