Tuba traducir inglés
202 traducción paralela
Tuba çalan adam.
That tuba player.
Bando için başka bir tubacıyı nereden bulacaklarını düşünüyordum.
I was wondering where they're gonna get another tuba player for the band.
Kasaba bandosunda tuba çalıyor.
He plays the tuba in the town band.
- Şey... tuba çalıyorum.
- Well, I... I play the tuba.
Ne, tuba mı?
What, a tuba?
"'Düşünmeme yardımcı olması için tuba çalarım.'
"'I play the tuba to help me think.'
- Ben tuba çalıyorum.
- I play the tuba.
Tuba çalmadıkça düşünemediğini duydum.
My dears, I hear that he can't think unless he plays his tuba.
Sohbetin ortasında onun tuba çalmaya başladığını yazmış.
She tells how, in mid-conversation, he'd suddenly begin playing his tuba.
Aşırı neşelilik haline diğer örnekler tuba çaldığı ve şiir yazdığı anlar, insanlara yardım etme amacıyla itfaiye arabalarını kovalaması.
Other instances of high elations are when he plays his tuba, when he writes his poetry, when he chases fire engines in a desire to help humanity.
Tuba çalışım.
About my playing the tuba.
Biri tuba çalıyor diye deliyse, biri bunu araştırsa iyi olur çünkü etrafta tuba çalan pek çok kişi var.
If a man's crazy just because he plays the tuba, somebody'd better look into it, because there are a lot of tuba players running around.
Ben tuba çalıyorum.
Well, I play the tuba.
Evet, borazan çalınacak, ölüler çürümez olarak dirilecek ve biz de değiştirileceğiz.
"in novissima tuba surget in gloria".
İşte trombon ve tuba ve obua ve saksafon, sousafon, kanun ve ksilofon
There is the trombone Und the tuba Und the oboe
- Şu büyük nefesli çalgılardan biri mi?
- Is it one of them big bass tuba things?
Söylesene, tek bacaklı jokeyle bir adada mahsur kalan tuba çalan kız için söylenenleri biliyor musun?
Say, do you know the one about the girl tuba player who was stranded on an island with a one-legged jockey?
Bay Douglas'ın tubası ile ne yapıyorsun?
What are you doing with Mr Douglas's tuba?
Tubana veda edebilirsin.
You may turn in your tuba.
Tubalar.
Tuba.
Demek istediğim, mesela biri önünde limon yalarken Tuba çalmayı dene.
I mean it. Well, you try blowing a euphonium... while someone is sucking a lemon in front of you.
Aynı Gus'tan mı bahsediyoruz? Tuba City'den mi?
Are we talkin'about the same Gus from, Tuba City?
Sommersman, tuba.
Sommersman, tuba.
Şu an, 26 kişi nehre doğru tuba çalıyor.
At this very moment there are 26 tuba players marching right into the river.
Bu benim, Jeremy Capello, önünde tuba olan.
That's me, Jeremy Capello, sitting inside the tuba.
Yanlış bir görünüşüm varsa bu tubanın nasıl çalınacağını bilmememdendir. ... ya da başka bir müzik aleti.
If I appear disoriented, it's because I don't know how to play a tuba or any other musical instrument.
Şu iri ve şişko tubacıyı gözüme kestirdim.
I've got my eye on the big, fat tuba player.
- Tuba mı çalıyorsun?
You play the tuba.
Sor bakalım tuba çalan biri lazım mıymış?
Ask him if he needs a good tuba player.
Phil Donahue bir tubanın içine kusuyor gibi.
- Phil Donahue throwing up in a tuba.
Hey, Bob Rooney koltuk altından ne zaman ses çıkarsa herkes gülüyor.
Hey, every time Bob Rooney plays the armpit tuba, you all laugh.
- Tubaya ne dersin?
How about the tuba?
Her neyse, Kanlı Dişetleri Murphy çok iyi tuba çalardı...
Anyway, Bloody Gums Murphy was quite the sousaphone player...
Bu bir tuba!
And it's a bloody euphonium.
- Bu bir tuba.
- lt's a euphonium.
Okul bando takımı için yeni bir tuba.
Brand-new tubas for the band.
Üzerinde donun, ayağında patenlerinle buraya tuba çalarak dalman peki?
Rollerblading through here with your pants down, playing a tuba?
Tubam olmadan çıplakmış gibiyim.
I feel kinda naked without my tuba.
Bana geleceklerini biliyorum çünkü, tubamla onları bekliyorum. Burada duracaklar.
So they'll come to me because I'll be waiting for them. with my tuba, and they'll stop.
Tuba ve basso da, Freddie Loyacano!
On bass, Freddie Loyacano!
O sanki Tuba'da yürüyen bir model gibi.
It's a marching tune on the tuba.
Son zamanlarda içinizden Tuba alan var mı? Evet.
Did anyone buy a tuba from you very recently?
Ben de senin kaltak götüne korum bi tane, kaltak.
- I'll a poppa yo a bitcha assa tuba. Bitcher.
Hayır tam tersi olarak İsrafil suru... çaldığında ben de tubamı çalıyor olacağım.
On the contrary, when Gabriel blows his horn, I'd be playing the tuba.
Bazıları beni... "Azgın Benny" olarak tanır. "Schnoz Sammy", "Fudd Elmer", "Tuba Tubby" olarak da tanınırım.
I'm also known as Benny the Groin, Sammy the Schnoz EImer the Fudd, ubby the uba and once as Miss Phyllis Levine.
Yuvarlan ve yuvarlan. Ve spor ulusal Hokey Ligi...
- [Crowd screams ] - [ Tuba blares]
"Seni bir tubadan izliyoruz."
"We've got you on a tuba."
Bu bir tuba.
That would be a tuba.
İçine bir tuba, bir valiz, ölü bir köpek ve bir de giysi çantası rahatlıkla sığıyor.
It holds a tuba, a suitcase, a dead dog and a garment bag perfectly.
Bu kimin tubası?
- Whose tuba is that, anyway?
Hayır, Tuba City'den değil.
No, not Tuba City.