Tv traducir inglés
26,801 traducción paralela
Virüse yakalandığınızı düşünüyorsanız, kordonun içindeki acil yardım merkezine gidin.
WOMAN ON TV :... Flu outbreak, please visit your local - urgent care center - [thump] located inside the cordon.
... kordonun içindeki evlerinde...
WOMAN ON TV :... located within the cordon have been...
Sadece ölümcül virüse maruz kalmıştır.
It's just... WOMAN ON TV :... infected by the deadly virus.
TV'de duyuru yapamamak, yemek görevinde başarısızlık.
No more PSAs, a failed food drop.
Seni TV'de gördüm.
Seen you on the TV.
Neden ekran karşısına geçip Suriye'yi suçladı?
Why go on TV and blame Syria?
TV ve yiyecekler olduğu yerde duruyordu.
And the TV was still there and the food.
Bunu televizyonda söylemem yasak ama suçluların ölmesi için bize Kira gibi biri lazım.
I can't say it on TV but we need a man like Kira to kill felons.
10 yıl önce Kira'yı kamuya açık şekilde destekliyordu.
She was an open supporter of Kira on TV 10 years ago.
- Televizyona çıkacak mısın?
You'll go on TV?
- Ryuzaki televizyona çıkacak mı?
- Will Ryuzaki go on TV?
Canlı yayına çıkıp niye ölümü göze alayım ki?
Why risk death by going on live TV?
Burda the NuTunes Festival'inde..... TV yıldızı Stacey North'la birlikteyiz. Stacey, bize yeni albümünden bahset.
We're here at the NuTunes Festival with TV star Stacey North.
İlk aşkımı ortaya çıkarmanın zamanı gelmişti.
TV was just a stepping stone. It's time to put my first love back out there.
Ve kederimi şekerli mısır gevrekleri ve dizilerle geçirmeyi bırakmış olsam da..
And even though I may be done with drowning my sorrows in sugary cereal and reality TV...
Eski TV şovmeni, eski mahkum... İşin aslı sen dişli biriydin.
Ex reality TV star, former prisoner, now the lowdown is you were the big dog!
Evet, bir tava kızgın yağı TV şefinin üzerine döktün.
Now you tipped a wok full of hot oil on that reality chef, * * *.
Kızlar TV'yi ve bilgisayarları kapatalım.
Girls, TVs off, laptops down.
Millet, televizyonda DDLJ oynuyor!
Girls,'DDLJ'is showing on TV. WOW!
Kafa dağıtıp televizyon falan izliyoruz.
Here we chill and watch TV.
Ödevimi yapardım bazen komşularda televizyon izlerdim.
Did my homework, sometimes watched TV at our neighbor's.
Yaşanabilir hava, yemek kablo TV ama ne var biliyor musun?
Livable weather, edible food, cable TV, but you know what it did have?
Televizyonda gördüğünüz her şeye inanmamalısınız.
Well, you shouldn't believe everything you see on TV.
Televizyon izleyemem.
I can't watch TV.
Televizyon yok, video oyunları yok iPad yok, iPhone yok, hiçbir şey yok.
No TV, no video games, no iPad, no iPhone, no nothing.
Televizyona gelince, bu Fransız cadı onu noel fuarında kazanmıştı, hatırladın mı?
As for the TV, this French witch won it at the Xmas fair. Remember?
Televizyonu açtın mı?
Have you turned on the TV?
Gerçekten yaptırmadığın halde nasıl canlı yayında kürtaj olacaksın?
How are you going to have an abortion on live TV when you're not even really having an abortion?
Canlı yayında sahte kürtaj yapmayacağız.
We're not going to fake an abortion on live TV.
Televizyonumuz yoktu.
There was no TV.
Televizyonu buraya koyuyorum.
I will set the TV here.
Bu TV röportajın hiç bir önemi yok.
That this TV interview has no imponance.
Ama reklamlar yüzünden çocuklar istediklerini sanıyorlar.
But TV commercial make my kids think they need them...
Ve şıuna göz at, tüm favorili tv programlarını kaydettim.
And if you take a look, you'll see that I uploaded all your favorite TV shows.
Tv izlemek için burada değilim, Robin.
I'm not here to watch TV, Robin.
Tüm sosyal bağlarını koparıp zamanlarını TV izleyip İnternet'te gezerek harcıyolar.
They cut off all social ties and spend their time watching TV or surfing the Internet.
Evet. Programın 15 senedir falan yayınlanmadığındandır belki?
Yeah, that's because your show hasn't been on TV in, what, like, 15 years?
Neyse ki Irina, televizyonu seviyormuş.
Luckily, Irina loves TV.
Ben pek yarışma programı sevmem...
You know, I'm actually not a reality TV fan myself, so...
O yüzden televizyon izlediği için bu kadar mutlu.
That's why she's so happy to be watching TV.
Ama Gary, o tüketici raporlarındaki gazeteci, arkadaşların evinize gelip duvarda sıradan bir televizyon olduğunu görünce de orada olacak mı?
But, Gary, is that journalist from Consumer Reports gonna be there at your house when your friends come over and see just a regular TV on your wall?
Hangi televizyondan bahsettiğimizi hatırlat bana.
Remind me again which TV we're talking about.
Tamam ben arşive gidip, o akşamın kamera kaydının... dosyasını bulacağım.
All right, I'm gonna go to the vaults, and I'm gonna pull all the closed-circuit TV footage that I filed for that night.
Televizyondaki ev programlarından birini izlediğin oldu mu?
Do you ever watch those home shows on tv?
Televizyon filmini bile.
Even the TV movie.
Televizyon şovu.
Uh, yeah, it was a TV show.
Televizyon şovuna mı çıkıyorsun?
Okay, so you're on a TV show?
Ve 23 yaşındaki dövmeli bir TV araştırmacısı ile...
And he ran off with a 23 year-old...
Git televizyon falan izle.
Maybe go watch TV.
TV sadece bir geçiş aşamasıydı.
I've been singing since I was a girl.
- Siktir.
- Shit. TV researcher with tattoos and, you know, it was his flat so I... -...