English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → inglés / [ U ] / Ulaşamadım

Ulaşamadım traducir inglés

939 traducción paralela
Seni aradım ama ulaşamadım.
I called you, but I couldn't reach you.
Henüz oraya ulaşamadım.
I haven't got there yet.
Cumartesi öğleden sonra olunca telefonla kimseye ulaşamadım ve biraz ne yapacağımı bilemez haldeydim...
This being Saturday afternoon, I failed to reach anyone by phone... and was somewhat at a loss as to...
Edecektim ama ulaşamadım.
I didn't get around to it.
Kuralları bir daha bozmayacağımı garanti ederim ama tavsiyeye ihtiyacım var ve bay Devlin'e ulaşamadım.
I promise not to break the rules again... but I need some advice and I couldn't find Mr. DevIin.
Ama mezarlığa ulaşamadım.
However, I never got there.
İşim çıktı, eve ulaşamadım.
I got tied up and couldn't get home.
Joy'a ulaşamadım.
I couldn't reach Joy.
Yalvardım, tehdit ettim. Ona ulaşamadım.
I pleaded, I threatened, I just couldn't reach him.
Hayır ulaşamadım!
Exactly nowhere!
Hayır, Ben de ulaşamadım.
No, I can't be reached either.
Telefon etmeye çalıştım ama ulaşamadım.
I tried to telephone, but I couldn't get through.
Ona henüz ulaşamadım...
I haven't got to him yet...
- Telefonla aradım ama ulaşamadım.
I tried to phone you.
"nedenini," bilmiyorum Ulaşamadım ona.
I don't know "why," I couldn't reach him.
Size telefonla ulaşamadım.
I can't get you on the phone.
Ona ulaşamadım!
I couldn't contact him.
Ben bile Norman'a ulaşamadım ve beni tanıyor.
Even I couldn't get to Norman and he knows me.
Sabahtan beri bir türlü ulaşamadım.
I've been trying to get through.
- Yanıt verme servisine bile ulaşamadım.
Not even his answering service.
Yeni bir randevu için seni aradım, ama ulaşamadım.
I know it's last-minute, but he had to reschedule. I tried to call you.
Aa, şans yok efendim, ben ulaşamadım.
Er, no luck sir, I drew a blank.
Sana ulaşamadım.
I couldn't reach you.
On yıl boyunca kılıç üzerinde çalıştım durdum, ama doğru sonuca ulaşamadım.
For ten years I worked and worked on it, but I just couldn't get it right.
Aklıma gelmişken, gaddar ev sahibimize bütün gün ulaşamadım.
By the way, I haven't been able to get in touch with our slumlord all day.
- Henüz bir sonuca ulaşamadım.
We're running checks on it. I've reached no conclusions yet.
Ona ulaşamadım ama mektupları değiştirdik.
- We exchanged letters. - Yes and the Anneulment?
Aradım diyorum ama ulaşamadım bir türlü.
It made no sense. I called, but there was no answer.
Onu telefonla bir çok kez aradım, ama ulaşamadım.
as i phoned so often and it never was, I came out.
Ertelemek için onu aradım ama ulaşamadım. Ofisten çıkmış ve dönmeyecekmiş.
I tried phoning him to call it off, but he wasn't in all day
Ulaşamadıklarım hariç tabii ki. Bazıları sırtımın tam ortasında.
Except some of them, I can't really reach'cause they're in the middle of my back.
Janet ve çocuklara ulaşamadın mı henüz?
You got something on Janet and the kids yet?
Fakat, sen benim ulaşamadığım sonuçlar elde ettin.
But, still, you did achieve results that I have missed. Now, think.
Şu adam daha oraya ulaşamadı mı?
Ain't that guy got there yet?
Sana telefonla ulaşamadığım için üzgünüm ama iyi olduğunu biliyordum.
Sorry I couldn't reach you by phone, but I knew you'd be all right.
Mareşale ulaşamadınız mı henüz?
Have you found the field marshal yet?
Onun bu zekası karşısında, küçük dilimi yutmuştum, ve doğanın ulaşamadığı bu yerdeki hükümdarlığını kıskanmıştım.
I could only marvel at his ingenuity and envy him his rule over this forgotten reach of nature.
- Elbette. Ben de Bayan Scott'a kendisine bir türlü ulaşamadığımı söylüyordum.
I was telling Mrs. Scott I couldn't figure out where she was over the weekend.
Ulaşamadığımız tek kişi Bettini'ydi.
Bettini's was the only warrant we failed to serve.
Ulaşamadığım şeyleri düşlediğim zamanları düşünüyordum.
I was thinking that there were nights in my life... when I dreamed of the unobtainable.
Ogunquit'te kızıl ceketlileri durdurmaya yardım etti de buraya ulaşamadılar.
And he helped stop the redcoats at Ogunquit so they couldn't get here.
Asla ulaşamadı mı...?
He never reached...?
- Ulaşamadınız mı?
- Can't get through yet?
- Gemiye ulaşamadınız mı?
- Haven't you reached the freighter?
Bizi düğüne götürdü ve yakalandık çünkü silahlarımıza ulaşamadık!
She takes us to the wedding and we're caught because we can't get to our guns!
Merhaba, Tess. Bana ulaşamadığına üzüldüm.
I'm sorry you had so much trouble reaching me.
Santral, Knightsbridge 2149'dan arıyorum. Ulaşamadığım bir numara var. Kontrol edebilir misiniz?
Operator, I'm getting unobtainable on Knightsbridge 2149, could you check it for me, please?
Yoldaş Kaptan, size ulaşamadılar mı?
Comrade Captain, didn't they reach you?
Ulaşamadığımız bir kişi kaldı.
There's only one lead left :
Ulaşamadığım mutluluğun görüntüsü sürekli önümde geziniyor bu da beni sıkıyor.
The prospect of quiet happiness stretching indefinitely before me depresses me.
- Albay Peckem'a daha ulaşamadınız mı?
- Have you got Colonel Peckem yet?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]