Ulkede traducir inglés
327 traducción paralela
Centry deki en mükemmel yer. Ülkede böyle bir yer yok.
Nothing like it in the county.
Ülkede işler iyiye gidiyor gibi görünüyor.
Things seem to be getting better around the country.
Ülkede iţlenen her suçtan sorumlu tutuluyorlar.
They're being blamed for every crime committed in the country.
Ülkede binlerce çocuk sana tapıyor.
Thousands of hero-worshiping kids all over the country.
Ülkede, yumrukla bu haklar arasındaki farkı anlayabilecek birisi yoksa bu tip kurallar o ülkede bir işe yaramaz.
You're not gonna have a country that can make these kinds of rules work. - - If you haven't got men who can tell human rights from a punch in the nose.
Ülkede tektir benim kızım.
She's one in a nation.
Ülkede tek, bir eşi daha yok.
She's one in a nation.
Ülkede pek çok insan ne zaman öldürüleceğimi merak ediyor.
I got more people wondering when I'm gonna get killed than any man in the country.
Ülkede kanunlar var.
There are one or two laws in the country.
Ülkede Corrodi'yi takip ederken bu parayla geçinmeyi düşünüyordu.
And she proposed living on this while she followed Collodi about the country.
Ülkede en güçlü muhalefet taraftarlarının başıdır.
He is the head of the strongest party of resistance in the country.
" Ülkede giriş çıkış sistemi uygulamaya konuldu...
" The country's system of sluices had been put into operation...
Ülkede 100'den az makinalı tüfeğimiz var.
We've less than 100 heavy machine guns in the country.
Ülkede çok az sayıda Habeş var.
There are very few Ethiopians in the country.
Ülkede bir felaket oluyor.
Catastrophe threatens the nation!
Ülkede soğuğun, kuraklığın yangınların ve selin yol açtığı bir kıtlık vardı.
There was famine in the land caused by cold, drought, fire and flood
Ülkede de haklarından geliyoruz.
We're getting even back home too.
Ülkede mi yoksa ülke dışında mıydı?
In the country? Abroad?
Ülkede uluslaşmış bir entelektüel temelin olduğunu göstermek zorundaydık. Ayrıca, başkaları da bu doğrultuda ilerliyor.
We had to show that there existed in the country a nationalized intellectual substrata and that others are on this path.
Ülkede, bizimki gibi birçok fabrika işgali yaşandı.
In the country, there were many occupations like ours.
Polis, şerifler ve acil servis ambulansları, halkın imdadına yetişmede yetersiz kalıyor. Ülkede tam anlamıyla bir karmaşa yaşanıyor.
Police, sheriffs'deputies, and emergency ambulances are literally deluged with calls for help
Ülkede terör estirmeye devam eden cinayet salgınları karşısında, polis departmanı da büyük bir şaşkınlık yaşıyor. Kendilerine sürekli olarak acil vaka haberi gelen polis görevlileri, artık bu tip vakalara yetişemediklerini itiraf etti. Güney ve kuzey eyaletlerinden de yardım alan polis yetkilileri, bu soruna hemen bir çare bulunmasını istiyor.
Since then, reports of some senseless killings began snowballing in a reign of terror which has hopscotched keep track of the murder reports by the placing of markers on a map seem to indicate a general spreading from the extreme southeastern and states north and west.
Ülkede toplu cinayetler işleniyormuş ve halkın güvenli bir yerde saklanması isteniyor.
The... there's mass murder everywhere, and people are supposed to look for a safe place to hide.
Ülkede yalnızca tek bir adam böyle birkaç telgrafla uluslararası bir karteli bu şekilde idare edebilir. Charles Carson.
There's only one man in the country that could accomplish an international cartel manoeuvre like that with just a couple of cables, Charles Carson.
Ülkede en çok unvana sahip olan kimdir?
Who has the most titles in the land?
Ülkede büyük değişiklikler oluyor.
There will be great changes in this country.
Ülkede çıkmana da yardım edeceğim.
Fifty-fifty, and you leave the country.
Ülkede yaşayan iyi insanlar bilsinler... Divine ile başa çıkamayacaklarını ve ondan kaçamayacaklarını.
Let the good people of this country know... that they cannot fuck with Divine and get away with it.
Ülkede 10 milyon kadın var ve hiçbirini ayarlayamıyorum.
Ten million women in the country and I can't wind up with one.
Ülkede, taşra bir yer olurdu.
In the country, there'd be countryside.
Ülkede var olan endüstri kollarında devreye gireriz
We're involved in various industrial sectors, where they exist.
Ülkede, muhtemelen Birinci Dünya Savaşı'nın sebep olduğu bir bıkkınlık havası vardı.
It was a period of great decline, probably had to the efforts extreme during the Great War.
Ülkede bulunan herkes, Filipinliler, Amerikalılar...
To all, all the Phillipino e American in the country...
Ülkede her şehirde gösterilmesi zorunlu bir film vardı. The Eternal Jew.
One film that had of being shown in all the dutch cities it was "To give ewige Jude" ( the Perpetual Jew ).
Ülkede bulunan sivil halk ve askerler ne olup bittiğinin farkında değildi.
The civilians and welded by all the country they did not have knowledge of what it was transferred.
Ülkede ondan sadece üç adet var.
There are only three like it in the country.
Ülkede sizin duygularınızı paylaşan bir çok çiftlik sahibiyle karşılaştım.
I've dealt with a lot of ranchers who feel the same way you both do about the land.
hazin sonu. Ülkede kanun kalmadı.
LAY SCATTERED AMONGST CRUSHED SPIRITS AND BROKEN BODIES.
Ülkede benim bilgim dışında hiçbir şey vuku bulmamalı.
Nothing should happen in the country without me knowing about it.
Ülkede artık herşey yolunda.
In the country things are right now.
Ülkede bile olmamalısın.
Shouldrt even be in the country.
Ülkede yaşayan bütün genç futbolcuların dikkati bu şehir üstündedir.
This is the place that draws the attention of all the young soccer players of the country.
Ülkede taşımak için iyi bir yol.
That's real clever. Good way to ship it around the country.
Ülkede yüksek ücretli bir iş bilmiyorum. Sen biliyor musun?
I don't know of any high-paying jobs in the whole country.
- Ülkede fazladan biri olsun ister misiniz?
You want an extra guy running around?
Ülkede huzursuzluk tırmanmış durumda.
There is much unrest in the land.
- Ülkede yığınla aile var!
- The whole country's full of families!
Ülkede bulunuşunun kanuna aykırı olduğunu söylüyorlar.
They say you're in the country illegally.
Ülkede gaylerin terfi etmesiyle ilgili bir şeyler bildiğini söylüyor.
He says he has something to say about gays getting promotions at State..
Ülkede olduğunu biliyorum.
I know she's in the country, Mrs. Mancini.
Ülkede biraz huzur bul.
Found some peace in the country.