Undertaking traducir inglés
310 traducción paralela
Bu büyük girişimde, ruhumuzu ve tüm yüreğimizi ortaya koymak zorundayız.
We must put our very hearts and souls into this great undertaking.
Bu işe sadece sağlayacağı prestij için girişiyoruz.
We are undertaking this deal only because of the prestige involved.
BU gizli teşebbüs hala sona erdirilmiş değil ancak bizler çabucak sonuca varıyoruz.
That undertaking is still in progress but we are rapidly drawing to a conclusion.
En iyi durumda bile altından kalkmak zor olur.
It would be a formidable undertaking under the best of circumstances.
Size öyle bir söz veremem.
I'll give you no such undertaking.
- Birinin üslenmesi gerek.
Well, that's quite an undertaking.
Garip bir şey ama onu geçen sene cenaze odasında yatarken gördüğümde bana hiç tanımadığım biri gibi gelmişti.
It's funny, I guess, but... when I saw her lying there in the undertaking parlor last year... she seemed to me like somebody I hardly knew.
Yeni banka binası inşaatı çok önemli bir proje ve bütün yetkiler de sizde, Bay Wynand.
The new building of the Security Bank is such an important undertaking and you hold the controlling interest, Mr. Wynand.
Diğer meseleye gelince, genç Henry'nin cenaze töreninde yaşadığım can sıkıntısını unutmuş ya da affetmiş değildim... Ve Aziz Lord Henry D'Ascoyne'i listemde bir sonraki sıraya taşımaya karar verdim.
As to the other undertaking, I had not forgotten or forgiven the boredom of the sermon at young Henry's funeral and I decided to promote the Reverend Lord Henry D'Ascoyne to next place on the list.
Bu girişim müşterek bir girişim.
This has been a joint undertaking.
Güven Billy, bizim işimizde en gerekli şeydir.
And confidence, Billy, is the most important necessity in an undertaking of our kind.
Epey zor bir iş.
Quite an undertaking, you know.
Muazzam bir girişim.
It's quite an enormous undertaking.
Her hangi bir ülke için Amerika'ya savaş açıp... kaybetmekten daha karlı bir girişim yoktur.
There isn't a more profitable undertaking than to declare war on the U.S. And be defeated.
Profesör, böyle bir girişimi öncelikle kabul ederim... ama kurumun kaynakları sınırlı.
Professor, I would be the first to approve of such an undertaking but the institute has limited funds.
İşinizde iyi şanslar dilerim.
May I wish all good fortune to your undertaking.
- Bu çok hırslı bir girişim, Bob.
- It's an ambitious undertaking, Bob.
Milyonluk bir girişim.
It's an undertaking of millions.
Aksine zor ve tehlikeli bir görev.
To the contrary, it is a difficult and dangerous undertaking.
Üstlendiğimiz işin zorluğunun farkındayım.
I know the difficulty of our undertaking.
Bu büyüklükteki bir iş, dikkatli plânlama gerektiriyordu.
So vast an undertaking required careful planning.
Giriştiğim en büyük peyzaj mimarisi işi olacak.
It's gonna be my biggest undertaking in landscape architecture.
Taahhütlerimiz için hazırlıklar tamamlanmıştır.
The preparations for our undertaking are completed
Bu tehlikeli bir girişim olacak.
It is a dangerous undertaking.
Dün imkânsız gibi görünen her türlü girişim, bugün artık tarih oldular.
What seemed to be a unthinkable undertaking yesterday are history today.
Şeytani bir işle para kazanıyorsun ve buna devam edersen, sonsuza kadar cehennemde yanacaksın.
You have been earning money from an evil undertaking... and if you keep it up, you will burn for all eternity in hell.
Çok riskli... bir girişim.
It's a hazardous... undertaking.
Ancak hiçbir zaman bir an bile, onu geri götürmenin hata olduğunu kabul edemem.
But never, not even for a moment, do I doubt that to take him back is a perilous undertaking.
Söz konusu işleri iyi bir müzenin itibarına uygun yapmak çok masraflıydı ve bu nedenle rahmetli Lord Greystoke'un cömert bağışları olmadan asla tamamlanamazdı.
To complete these works in a style worthy of this great museum has been a costly undertaking and one we could never have contemplated without the generous patronage of the late Lord Greystoke.
Bu çok büyük bir girişim olur.
This would be a very big undertaking.
Şunu söylemek zorundayım ki bir geri çekilme girişimi olmamıştır ve bu nedenle de, ülkemiz Almanya ile savaşa girmiştir.
I have to tell you now that no such undertaking has been received and that consequently, this country is at war with Germany.
Senin bu girişimin sadece beni kapsıyor ve...
You promise this undertaking of yours... involves only me and, uh...
- Bu büyük bir faaliyet.
- It's a major undertaking.
Evet, bu teklif ettiğiniz çok büyük bir taahhüt değil mi?
Yes, it's quite an undertaking you're proposing, isn't it?
Bu... çok muazzam bir girişim.
This is a most... stupendous undertaking.
Hoşçakalın ve girişiminizde tanrı yardımcınız olsun.
Goodbye and God help you in your undertaking.
Bundan çok daha büyük olmak zorunda.
It will be a far grander undertaking.
Bu çok yaratıcı fikirlerini bozmak istemiyorum, ama atmosferik kondansatör inşa etmek muazzam bir girişim olacaktır.
I don't mean to quash your very creative ideas, but building atmospheric condensers would be a monumental undertaking.
Yeni ve eşsiz bir girişime kalkışacaksınız. Harika değil mi?
You're about to embark on a new and unique undertaking. " Isn't that great?
Girişim kulağa hoş geliyor.
Well, the undertaking has a kind of a nice ring to it.
Londra'da büyük bir yatırım.
For a great undertaking in London.
Bu, Northgate'in maketi olmalı.
It is a maquette of the undertaking.
Yarı sermayeyi koyduğum... önemli bir atılımda senin yarı hakkın olacak bu.
They are your 50 percent stake in a great undertaking.
Sizin gibi narin bir kadın için böyle maceracı bir girişim çok iddialı.
How ambitious, and such an adventurous undertaking for a woman of your delicate sensibilities.
Ama bu iddialaşmada bazı engeller var.
Thing is, there are some inherent obstacles in this undertaking. Beside from the obvious.
Ne ulvi bir iş.
What an ambitious undertaking.
Yaptığım sayısız yolculukların hiçbirinde buradaki gibi muhteşem bir işe rastlamadığımı söyleyebilirim.
And may I say in my vast travels, I have never come across such a fabulous undertaking.
Bu küçük yolculuk girişiminden seni caydıramadığıma göre sana şans diliyorum.
Since I don't seem to be able to dissuade you from undertaking this little voyage of yours I'll wish you luck instead.
Şimdi bunun altından nasıl kalkacağımı düşünmem gerek.
I'II have to think how I can get out of this undertaking.
Böyle bir girişim için gereken tüm yetilerle bezenmiş.
He's blessed with all the gifts required for such an undertaking.
- Bu biraz pahalı olmaz mı? - İki yüz seksen pound, efendim.
Would that not be a somewhat costly undertaking?