Uydu traducir inglés
4,180 traducción paralela
Diğer kolluk kuvvetleriyle iletişim için uydu bağlantımız olduğunu biliyor muydun?
Do you know we have a satellite phone linkup to other law enforcement agencies?
Hayır, kızlar çoktan uydu.
No, the girls are already asleep.
Uydu güncellemelerinde gayet iyi iş çıkardın Chris.
Really great work on these satellite updates, Chris. Keep doing what you're doing.
Meksika'da uydu yayını var.
There's satellites in México.
Uydu gamma ve X ışınları yakaladı.
Gamma rays and X-rays were picked up by satellite.
Uydu, Atlas Okyanusu'nun güneyinde nükleer bir patlama yakaladı.
Satellite detected a nuclear explosion in the South Atlantic.
- Uydu görüntüsü alabilir misin?
Can you pull up a satellite view?
Plazanın uydu görüntüsünü senin telefona yüklüyorum.
I'm uploading a satellite overview of the Plaza to your phone...
Bak, nasıl da hepsi uydu?
See, how it all works better?
Bu elemanı barda buldum. Kıyafetler de ona uydu. 20 dolara Elvis taklidi yapacak.
What happened is I found this guy at the bar and he fits into the costume, so for 20 bucks, he's gonna be Elvis.
Bu, Abu Dhabi hükümeti tarafından yerleştirilen uydu vericileriyle deniz ineklerinin nerede olduğunu bulmaya yönelik bir projedir.
This is a project run by the Abu Dhabi Government that aims to find out where the Gulf's dugongs are going by fitting them with satellite transmitters.
Körfez deniz ineklerini korumak için birkaçının kuyruğunun etrafına her biri yarım kilo ağırlığında olan... uydu vericilerini bağlanmalı. Bu onlara zarar vermeyecek.
Protecting the Gulf's dugongs means that a few will have to carry satellite transmitters but each one weighs just half a kilo and tied around the tail, they do no harm.
Uydu koordinatları, yer belirleme verileri, tarih ve saatler.
Satellite coordinates, tracking information, dates, times.
Uydu verileri rakam ve harflerden oluşan bir dizilim oluşturabilir. Konum, yörünge, yön, tarih ve zaman.
Satellite data can be reduced to strings of numbers and letters... position, trajectory, angle, date, time.
Bu Edgar Roy'un çiftliğinden bir uydu görüntüsü.
Um, this... this is satellite imagery from Edgar Roy's farm.
Bu bir Quansat uydu kaynağından.
This is a Quansat satellite feed.
Bir uydu verisi için istek.
Looks like a search request for satellite data.
Uydu ve hava fotoğrafçılığı ; Suriye'de, Suudi Arabistan'da ve Ürdün'de toprağa kazınmış çok sayıda gizemli taş tekerlek motiflerini ortaya çıkardı.
Satellite and aerial photography reveals high numbers of mysterious stone wheels carved into the earth in Syria, Saudi Arabia, and Jordan.
Trafik kameraları, uydu görüntüleri, ne olursa.
Traffic cams, satellite images, something.
Uydu kullanarak yaptığını bilmiyoruz bile.
We don't even know if he did it via satellite.
Seymour, uydu yeniden devreye girdi.
Seymour, the satellite just re-engaged its communications array.
Eğer uydu aracılığıyla tetikleniyorsa onu kaçırıp sinyalden koruyabiliriz.
If it's triggered by satellite, let's kidnap her, shield her from the signal.
Oturma grubun tam uydu.
Your little SNAP group really come through.
Profillerimiz birbirine uydu.
Our profiles matched us perfectly.
Görünüşe göre, dün yaklaşık 20 milyon $'lık uydu şifreleme ekipmanını havaya uçurdun.
Apparently you blew up about $ 20 million of satellite decryption equipment yesterday.
Acil durumlar için kullandığımız uydu telefonundan onunla güvenli bir hattan konuşmanı sağlayabilirim.
I can--um, I can get you a secure line with him on a sat phone we use for emergencies.
Elimde uydu telefonuyla yanına gidip hattın öteki ucunda Mike'ın olduğunu söylersem belki ona yeteri kadar yaklaşabilirim.
Look, I figure if I showed up with a satellite phone, told him Mike was on the other end, maybe I could get close enough to turn the tables.
Uydu taramasına iki tane Decepticon aktivitesi sinyali takıldı :
Satellite surveillance has picked up two signs of Decepticon activity :
Uydu sistemleri ile ilgili birtakım bilgisayarları kaybettiklerini duydum.
I hear they lost a bunch of satellite computer stuff.
Burke'ün çalmayı planladığı uydu sistemlerinden bahsetmiştin.
Those satellite uplinks you told me that Burke was stealing?
Bana söylediğin uydu bağlantıları, Burke'ün çaldıkları mı?
Those satellite uplinks you told me that Burke was stealing?
Wolverine'ın uydu görüntüsünü alabiliyor muyuz?
Do we have sat-imaging on wolverine?
Uydu görüntülerimizi de etkiliyor.
He's scrambled as well.
- Uzaylı uydu televizyonu.
- Alien satellite television.
Sanırım üçüncü ailem bana tam uydu.
I think my third foster home's a match.
İçinde ordu uydu ağına açılan şifreleme sisteminin olduğu modül bu!
This is that module that contains the encryption system that serves as the gateway to the military satellite network.
Onu kim ele geçirdiyse bahsi geçen uydu ağını tamamen devre dışı bırakabilir.
Whoever took it is capable of shutting that satellite network down completely.
Müvekkilim bu ihtara uydu.
My client complied with that order.
Oraya gidip güvenli uydu iletişim cihazlarını kurduk.
We've already gone ahead and put in secure Satcom.
Onların uydu telefonları ve gece görüş dürbünleri var.
They have satphones and night vision.
Bu güvenli uydu bağlantısı.
It's a secure sat link.
Telefon, uydu telefonu.
Phone, satphone.
Otelinin uydu görüntüsü önümde şu an.
I got a satellite over your hotel right now.
Sonya, NSA'in uydu sunucularına bağlanmamızı sağlıyor. Gökyüzünde bir gözümüz olacak.
Sonya's getting us an uplink to the NSA's sat servers, give us an eye in the sky.
Peki. Aşağı ada için bulabildiğim tüm uydu görüntülerini çek.
Fine, pull all the sat images you can find of the lower island.
Bunu düşündüm ama uydu şube olmaktansa orayı ufak bir ajansa döndürmeyi düşünüyordum.
Thought about that, but rather than just being a satellite office, I was thinking I could turn it into a little agency.
Dinle beni, 7 / 24 uydu gözetlemesine ihtiyacım var.
Listen, I need 24 / 7 satellite monitoring.
S.H.I.E.L.D.'ın uydu yayınları Goblin'i burada planörünü güncellerken yakaladı.
You see, S.H.I.E.L.D.'s satellite feeds caught the Goblin here upgrading up his glider tech.
Uydu telefonu.
Satellite phone.
Buda kardeşinin cinayetindeki silahtan çıkmış. Mermiler bir birine uydu.
The bullets match.
Bu herifler kendi özel uydu şebekelerini kurmuşlar.
Yeah, these guys bought their own...